Skip Navigation Links

Bir Yılbaşı Anısı(geç kalmış bir yazı)

Kusura bakmayın.Yılbaşı geçeli iki ay oldu.Ama konusu eğlendirici olduğundan, hikayemizi, izninizle ve de hoşgörünüze sığınarak beğeninize sunuyorum..

Fevzi MAMİOĞLU

Gazete Köşesi   A+a-

İyi ve kötü yanlarıyla bir yılı daha devirdik. Yaş aldık. 2014’’ü geride bırakalım.2015’e güven ve heyecanla bakalım..Bu gün sizi keyiflendirecek bir yazıyı kaleme alacağım. Ne bu? Hep sıkıntı hep stres! Dünyanın yükünü hep bizler mi taşıyacağız? Biraz da olayları akışına mı bıraksak diyorum.. Önce sen bırak Mamioğlu!!!

Neyse efendim. Biz yılbaşı partilerine, daha doğrusu parti öncesi ve sonrasına bakalım. Amma bakın. Peşin söyleyeyim. İsimler hep takmadır. Olaylar hayalidir. Kimse, acaba bu ben miyim diye düşünmesin.

Haydi, dönelim hikâyemize,

Bekârlık günlerimden birindeyim. Yeni yıla günler kala arkadaşlar teklif ettiler. —Fevzi bu yıl Capacana barındayız. —Oğlum bu dediğin yere para mı dayanır? Kusura bakmayın. Müsait değilim. —Sen zaten hep öylesindir. —Eee ne demiş atalarımız. Ayağını yorganına göre uzat. —Tamam uzatma. Herkes yediğini içtiğini öder. —Ona da gelemem. Masrafımı çekerseniz varım..Arkadaşlardan Cebra (Domates ağalarından birinin damadı.) —Vlek Favz seni mi kıracağız. Kaynatam sağ olsun. Harçlığıma zam yaptı. Seninkini de ben öderim.Yeter ki gel..Teklifi kabul ettim. Yılbaşı gecesi tam onda Capacana’da buluşmak üzere sözleştik. Arkadaşlardan birisi de, liseden sonra komşu ülkelerden birine davul tozu ihracatına girişmiş Rıfkı Almazverir’di. Siz bu Capacana barını pek bilmezsiniz. O zamanlar yani 40 yıl önce, Minbyice’nin en gözde eğlence yerlerinden biriydi. Neptün Sabah’tan tutun Marsik Nahu’ya kadar, o zamanın tanınmış tüm dansöz ve aktrisleri kadrosundaydı..Barın hoşuma giden bir de dizaynı vardı. Tam ortada sahneyi gören bir sekisi ve üzerinde masası vardı. Yılbaşında o masada bulunmayı düşlemiştim açıkçası..

Ben dakik adamım. Saatinde randevuya gitmeyi severim. Yılbaşı tam saat onda bardaydım.. Şansıma, bizimkiler o  beğendiğim masayı tutmamışlar mı?! Adamlar eğlenmeyi seviyor caaanııım! Yani hovardalığı sevmem. Yapamam da. Ama yapanları da severim. Beni bekliyorlarmış. Gözleri kapıda. —Hah işte geldi bizimki. Hoş geldin yakışlıklı. —Hoş bulduk. İyi akşamlar. Güzel seneler.-Sana da Fevziciğim. Gel otur..Garsona işaret etti Cebra. — Bakar mısın lütfen. Şu masayı bir donat. -Tamamdır beyim..Allah için mezeleri de çok güzel. İlla da çerezleri. Ben pek içmem.Ama yılbaşı oldu mu?.

Bu gibi yerlerde gece yarısına kadar olan zaman zor geçer. Herkes keyfini gece yarısından sonrasına bırakır. Eğlence o saatten sonra başlar malumunuz... Bir iki kadehten sonra üzerimdeki ağır havayı attım. Daha güleç oldum.Şakalaştım..Cebra, -Sonunda seni getirttik ya! Masrafı sana ödetiriz artık!! Kızdım. —Aha ben gidiyorum. Dedim. Ceketin eteğinden tuttular. _Ülen şakadan da mı anlamıyorsun? Otur işte. Limon sıkma keyfimize! Oturduk! -Ben para işinden pek anlamam..Bitişiğimizdeki masada  bizi izleyenlere dönerek -Değil mi efendim ama!..Dedik ya, bunlar güzel eğlenmesini biliyorlar. İki de kız peylemişler. Birlikte yiyip içiyoruz..

Vakit geçti. Gece yarısı yaklaşırken hep çakır keyiftik. Oyunlar mı oynamadık. Külahlar mı giymedik. Hatta Cebra, -Fevziciğim, kafan büyük. Bu külahlar sana küçük

 gelir. İyisi mi biz sana büyük, kocaman bir külah ısmarlayalım dedilerdi. İstemedim.. Hep 12’yi bekliyoruz. Malum, tam 12’de elektrikler söner. Herkes birbirini öper,  İyi dileklerde bulunur..Ben de açıkçası, yanımdaki sarışını kestirdim.Onu öpecektim..Saat 24’te ışıklar söndü. Yanımdaki sarışına yanaştım öpeceğim. De, ağzıma pürtüklü bir surat geldi. Minel garaip! Kızın yüzü öyle mi acep! ..Işıklar yandı. Bizimkiler gülmekten yere yıkılıyor!.Suratım kıpkırmızı.Gözler şaşkın! Yanı başımızdaki garson mahcup. O da gülüyor. Eliyle arkadaşları işaret ediyor. —Vallahi suçum yok ağabey. Onlar beni itti. Özür dilerim..Yan masadakiler de olayı anlamış, bana gülüyorlardı..Oyunbozanlık olmaz bre Fevzi..Ben de hemen yanımdaki sarışına bir yumuldum. Öptüm. Kopan alkışlar kaçan keyfimi yerine getirdi.

Gece yarısından sonra iki kadeh şampanya içtim. Kafam dönmeye başladı. İçmeye stop.Yemeye devam..Onlar içtikçe içtiler.İçsinler.Nasılsa onlar ödeyecek hesabı! Saat 02 miydi üç müydü? Vallahi unuttum. Bu ikisi bankaya gittiler. Yani tuvalete. Aniden uzun boylu, uzunca etekli palto giymiş biri masamıza yanaştı. —Fevzi Bey siz misiniz? -Evet. Hayırdır? —Ben muhtar Dreyfe’nin komşusuyum. Masanızdaki arkadaşlarınızı acil istiyor. —Neden? —Kaynı Nami, galiba kaçırdığı kızı bunların evinde saklamış. Babası şikâyetçi. Gelince bir zahmet muhtara kadar gelsinler... Gece berbat olmuştu. Hayır yani. Adım gibi biliyorum. Suçsuzlar. Olaya vakıftım. Kaçan kızın yaşı tutmadığı için, iki ay beklemesi lazımdı. Ondan sonra nikâhı kıyacaklardı. Şimdi kalk sen bunlara olayı anlat. Keyifleri kaçacak. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık! İyisi mi söyleyeyim. Gidip durumu açıklığa kavuştursunlar. Neme lazım. Üzerimde yük kalmasın..Döndüklerinde, üzerimdeki durgunluğu fark ettiler.-Hayırdır Mami?..-Yok bi şey. —Saklama. Bak kafanı bozan varsa söyle. Sünnet ederiz! —Yok, oğlum yok. Ama şunu da bilin. Muhtar adam göndermiş. Sizi istiyor. Kız mı kaçırılmış kaçmış mı bilmiyorum. Bir sorun soruşturun. Başınız belaya girmesin. Cebra atıldı. -Tuh Allah kahretmesin.Kaynım Nami sevgilisini kaçırmış.Biz de Rıfkılarda sakladıydık.Galiba bulmuşlar.Gel Rıfkı gel.Şu işi b ir çözelim..-Siz gidin. Ben başımın çaresine bakarım.-Yok yok, fazla geç kalkmayız. İki saate kalmaz döneriz..Gittiler..Saat 03, bunlar yok.Bar da tenhalaşmaya başladı.Program bitti.Kızlar sızlandı. Haklılar da. Onlar da işçi. Evlerine gidecekler. Belki de aileleriyle daha oturup yeni yılı kutlayacaklar. Hesabı istedim. Geldi. Gelen hesap değil. Cebimdeki parayı silip süpüren tahiş!(Silindir.) Tamı tamamına 310TL. 1 Ocak’ın tüm soğukluğuna rağmen ter, paçalarımdan aktı!! Sağa bak sola bak.Ödemezsem n’olacak!! Biri çıksa da -Ülen anası soğan babası sarımsak. Ayranın yok içmeye! Ne halt edersin Capacana’da! Mıhtuk!! Dese, vallahi haklı.

Allah’tan, rahmetli annem -Oğlum babanın üç aylığını yeni aldım. Ne olur ne olmaz. Al sende kalsın. Lazım olur. Demiş ve zorla da olsa, 400TL.yi cebime sıkıştırmıştı.. İçim elim yanarak, cebimdeki parayı çıkardım verdim. % 10 bahşişle birlikte, babamın üç aylığını erittim! Kızlarla çıktık. Haaa, onların taksi paraları de benden! Eve sıkıntılı döndüm. Annem daha yatmamıştı. Elini öptüm.Yeni yılını kutladım.Suratımdan bir şeyler sezinledi amma, o zamanki flörtüm Menhuda’nın yokluğuna vermişti..Sabah 10’da kapı vuruldu. Bir genç.-Fevzi Mamioğlu’yla görüşecektim. —Buyurun benim.-Size bir mektup ve bir paket getirdim.-Hayırdır? -Valla bilmiyorum.Burada adınızla adresiniz var..Teşekkür ettim.Gence annemin yaptığı sarı burmadan ikram ettik.Gönderdik..Zarfı açtım.Kısa bir not:

“FEVZİCİĞİM,

            Sayende güzel bir gece geçirdik.Muhtarın komşusu olarak kendini takdim eden, ablamın oğlu.Kız kaçırma falan da yok.Sana bir oyun oynadık.Biliyoruz ki yolsuzsun.Ödediğin parayı mektubu getiren gençle gönderdik.Sanırım masrafını karşılamıştır.Annenin ellerinden senin de gözlerinden öperin Mamiciğim.Yeni yılınız kutlu olsun.Arkadaşların Cebra-Rıfkı...Ne diyeyim.Allah sevdiği insanın önce eşeğini kaybeder, sonra da bulmasına yardım edermiş...EFENDİM HEPİMİZİN, TÜM ALEMİN YENİ YILINI KUTLAR,2015’İN GÜZELLİKLER VE MUTLULUKLAR GETİRMESİNİ, DİLERİM

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet