Skip Navigation Links

BAYRAM HAZIRLIKLARI

Bayramlar, küskünlerin barıştığı, aile bireylerinin bir araya geldiği güzel ve kutsal günlerdir.

Gazete Köşesi   A+a-

 

    Çocuklar içinse, yeni elbiselerin, ayakkabıların alınacağı, ceplerin harçlıklarla dolacağı günler demektir.

    İzninizle değerli okurlar, sizi yarım asır geriye götürmek istiyorum. Anımsadığım ilk bayram, 1956’daki Şeker bayramıydı. Rahmetli babam, beni Mithat Paşa caddesindeki bir eve götürdüydü. Şimdiki Akyel marketin köşesi. Halen o yılların evi, olduğu gibi duruyor. YusufıtTabbik adlı bir ayakkabı ustası. O yıllarda Samandağ’dan gelmiş, evde el işi ayakkabı yapıp geçimini sağlıyordu.Rahmetli Yusuf amcanın torunları, daha sonra Kayıkçı soyadıyla Ulu Cami caddesinde, aynı mesleği icra ediyorlar şimdi..

     Usta ayağımın ölçüsünü aldı. Bir hafta sonra da, beyaz sandaleti ayağıma giydim. Tabi bayram sabahında. Heeeeey, ilk defa ayakkabı giyiyorum. Kaldırımda raaaap raaaap diye ses çıkararak koştuğumu dün gibi anımsarım. Çocuklardaki bu ortak sevinci, daha sonraki yıllarda çocuklarım ve torunlarımda görecektim. Canlarım benim.

    Elbise faslına gelince. Aile kalabalık. Maaş az. Kime yettirecek Mahmut Dreyfe?! Devreye hemen ve her zaman anneler, o elleri öpülesi analar girerdi. Hele annem Afife Hanım! Hesap kitap yok. Ekonomik güç hiç yok. Her şey babamın cebine bakıyor. Ulu Cami caddesindeki Süleyman Demirci’nin manifatura dükkânı, bizimkilerin uğrak yeriydi. O yıllar bayram ilkbahara denk gelmişti. Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler temalı, renkli basmadan pantolon gömlek(Mintan) dikilmişti. Benle abim Zeki’ye. Aman ya rabbim, bu ne sevinç! Ayakkabı yeni. Elbiseler de. Yürüdükçe bir ayakkabıya bir giysilere bakıp bakıp şişiniyordum!!

     Daha sonraki yıllarda, uzun zaman terziliğimizi, rahmetli Corç Gülenay yapacaktı. İnsan Hakları Başkanı Sadullah Çağlar abimizle aralarında iki dükkân vardı. Sadullah ağabey de terziydi. Dahası artist gibiydi mübarek. Lakabı zeki Müren’di. Laf aramızda, halen yakışıklı ha. Bu ikisinin dükkânı Ziya Gökalp caddesindeydi. Gazeteciler Cemiyeti’nden sahile doğru gidin. Sağda, şimdi mobilya mağazalarının olduğu yerdeydi.

    Tabi terzi deyince, İskenderun’un o yıllarındaki meşhur makastarlarını da anmamak olmaz. Mesela bir Abdo Medeni vardı. Doktorlar caddesindeydi. Neredeydi ya Fevziii! Yanılmıyorsam Sarıgül ayakkabıcılığın ya da Mercanların yerinde olacaktı. Biraz geri gelin. Bizler sokağa girin. Bizler sokak neresi mi? Haklısınız efendim. Sizle r yeni yetmeler, numarataj kuşağındansınız. Eski mobilyacılar sokağı desem! Yeni Bahar Kebap salonunu bilirsiniz. Rahmetli Süleyman Bekfelavi’nin çalıştırdığı, o eski Bahar Kebap salonu. Oradan güneye gelin. Solda, işlevi kalmayan Havra’nı n(Sinagog) altında Corç Turtuk’un terzi dükkânı vardı. Çok eleman yetiştirdiydi. Şimdiki usta Mehmet de onlardan biri. Almanya’da vefat etti. Karşı komşumuzdu da, ondan biliyorum. İlyas Ayaz’ı da tanıyanınız yok galiba. O da ötekiler gibi tüccar terziydi. Ve İskenderun’un elit, krem de la krem tabakasına hitap ederlerdi. Fener Caddesinde de, rahmetli İsmail Ölçücüyü de anmadan geçemezdik.

     Gelelim berberlere. Nereden başlayalım acaba! İlk ustam rahmetli Mehmet Nazlı. Hem berber u hem de hekimdi! Gülmeyin, Hatta hayret de etmeyin. Vallahi, cilt ve diş konusunda uzmandı. Saç kıran, ekzema ve bilumum deri hastalıklarında, biiznilleh, verdiği ilaçlar, katğıt ıtissikkindi. Yani bıçak gibi! Hemen keserdi Dişiniz mi ağrıyor. Gidiniz Mehmet Nazlı’ya. —Aç ağzını bakim. Aç aç yavrum. Hangisiydi? Hııı, seni beni bilmez seni. Hah, çekip kopardım. Ye velet hat kıtın. Çırağına, -Pamuk ver... Pamuğu çekilen dişin oyuğuna koyar. Yallah meğesseleme. Rahmetli tüm süt dişlerimi çektiydi. Laf aramızda, erken çekildikleri için, daha sonra çıkan ana dişler çarpık ve üst üsteydiler. Yıllarca gülmeyi unuttuydum.27 yaşımda da alt üst protez taktım..Bakın, berberlerden başladık dişten çıktık. Hep böyle olur zaten..Mahmut Mazman’ın berber dükkanı, Armağan Dövizin solundan döndüğünüzde, hemen yanı başınızdaydı. Yapı Kredi’nin karşısında. Hemen sunu hatırlatayım. 1950, 60ve hatta 70’lere kadar, İskenderun’un ekonomik merkezi, bu anlattığım yerlerdeydi. Belediye oradaydı mesela. Balıkhane oradaydı. HANGİ AKILLA O GÜZELİM BİNA YIKILDI BİLMİYORUM. ANLAYAMIYORUM! Lokantaların çoğu..Ekspres lokantası, muhtar abimiz Abdürrezak Yüncü’nün lokantası, humusçu ve paçacılar, manavlar, bakliyatçılar. Hep o Sebzeciler sokağındaydılar. Daldık yine ha!

    Elbiseler alındı. Kağkeler yapıldı. Bizimkilerin, evde baklava dökme adetleri yoktu. Tatlılarımızı, Şeğğeriler’in Cumhuriyet Meydanı’ndaki Yeşil Köşe pastanesinden alırdık. Şimdi, ayakkabı boyacılarının yerinde. Gelelim Bayram sabahına. Yer yatağından erkenden kalkardık. Tek odada tüm aile bir aradayız. Somya, kanepe bize yabancıydı. Sandalye mi? Masa mı? Aşk olsun size. Kim kaybetmiş de biz bulacağız! Zeytini bile iki lokmada yemek zorundaydık!

    Edebiyat yapmıyorum. Bunlar hayatın gerçekleri. Ablam Bedia sağ olsun.Aileyi çekip çeviren annemin sağ koluydu. Kıtlık var vle kıtlık. Yani bizde. Çalışıp eve ekmek getiren yok ki. Rahmetli babam kalsaydı, belki 10 kardeş olacaktık. Giyindik değil mi? Harçlık! Neğaaaaam? Efendiiim? Harçlık mı dediniz! Teeddüp et Fevzi. Elbise yeni, ayakkabı da. Başka ne istiyorsun? Dribe bi kalbek. Yüreğine ine! 10 kuruş neyine yetmez! Yetmez ama imdada neneler koşardı. Üvey dedem, çöpçü Mahmut yetişirdi. Mısırlı “Uhti Şıkrıyya” yetişirdi. Şükriye abla rahmetli Mısırlıydı. Ama Türkçeyi de şakır şakır konuşur yazardı. Eşi Hasan ıl Gediğ(Aslan)amca limanda vinç operatörüydü. Rahmetli nenem Emna’ya da komşuydu. Gazetenin sahibi sevgili Gökhan’ın doğduğu eve yakındı. Selin Gıda’nın yeri. Neneme,-Uhti(Kardeş) inte guvva? (İçerde misin?) Der..Evet cevabını alırsa -U ena bayya.( Ben de dışarıdayım. Aç kapıyı anlamında.) derdi. Amcamlar, halamlar harçlık verirlerdi. 25 kuruş olunca, tümünü 5 kuruşa, 2,5 (İki buçuk) kuruşa çevirirdik. Niye mi? Aşk olsun size. Cebimizde şangır şungur diye ses çıkaracak ya! Arkadaşlara hava atacağız ya!

    Bitireceğim. De o 25 kuruşlarla(Önce sarı, sonra beyaz) inanın, üç dört günlük bayramı dolu dolu geçirirdik. Enflasyon derdi yok ki! 5 kuruşa sinema. İki buçuk kuruşa dönme dolap. Hey gidee! Leblebi, lokum. Ohoooo! Evet dostlar, sütun bitti. Arkası yarın. MÜBAREK KADİR GECENİZİ ŞİMDİDEN KUTLARIM. ÖZELLİKLE OLUK OLUK KANIN AKTIĞI KOMŞULARIMIZIN BİR AN ÖNCE FERAHA KAVUŞMALARINI DİLİYORUM. IRAK’TAKİ Şİİ TÜRKMEN SOYDAŞLARIMIZIN DA, BİR AN ÖNCE GÜVENLİ YERE TAŞINMALARI KONUSUNDA DUYARLILIK BEKLİYORUM.

     Bu satırları Kadir Gecesi arifesinde, 23 sularında yazıyorum. Yüce Allah’ın ne kadar adil ve ne kadar muin olduğunu, bir kez daha göz yaşlarımla anlamanın huzurunu yaşıyorum.HER ŞEY İÇİN ŞÜKÜRLER OLSUN ALLAH’IM. SEN HER ZAMAN HER ŞAYE KADİRSİN.SENİN HİKMETİNDEN SUAL OLUNMAZ.ARADA,NEDEN ÖYLE OLUYOR DİYE SORGULAMA CÜRETİNİ GÖSTERDİĞİM OLUYOR.LÜTFEN AF ET. BİZLER, OKYANUSTAKİ BİR NOKTA DAHİ DEĞİLİZ. BİZE VERDİĞİN NİMETLERE SONSUZ ŞÜKRANLARIMLA.....

 


Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet