Bu hükümet, kaçıncı hükümetti? İnanın unuttum. İhtiyarladık mı ne? Hatırladım! 60. Hükümet… Şimdi diyeceksiniz ki kaçıncı hükümet olması ne ifade eder? Bir şey ifade etmez de bu yazıma giriş yapmak için sordum.
Bunca yıl bizleri yöneten hükümetleri gözümün önüne getiriyorum da bu kadar korkunun egemen olduğu döneme rastlamadım. Devletin üç beş çapulcu tarafından tehdit edildiğine şahit olmadım. Siz oldunuz mu?
Canım sıkılıyor… Akşamları haberleri izlerken gördüğüm manzaralar kanıma dokunuyor. Sizin dokunmuyor mu? Bir partinin ilçe binasının dışına siper yapılıyor. Sanki savaştayız. Bazı kurumlarımızın da dışına benzeri siperler yapılıyor. Bu siperleri gören teröristler şımarmaz mı? Tabi ki şımarır. Bu siperleri gören vatandaşın morali bozulmaz mı? Bu neyin korkusu demez mi? Beyler! bu devlet ve bu millet yedi düvele karşı kazma kürekle savaştı. Korkmadı. Üç beş çapulcudan mı korkuyoruz?
Hiçbir hükümet döneminde Kürt sorunu (bence böyle bir sorun yoktur, bölücülük sorunu vardır.) böyle palazlanmamıştı. Sözde Kürtleri temsilen mecliste bulunan Kürt milletvekilleri hiçbir hükümet döneminde bu kadar tehdit oluşturmamışlardı. Türk ve Kürt halkı böyle cepheleşmemişti.
Yine hiçbir hükümet döneminde ordu ve yargı kurumlarımız bu kadar yıpratılmamıştı. Şanlı ordumuzun komutanları malum davalarla gözaltına alınırken, sözde Kürt Açılımı için dağdan getirilen teröristler için sınırda mahkeme kurulmamıştı.
Hiçbir hükümet döneminde devlet İmralı’da mahkûm olan bebek katili terörist başı tarafından tehdit edilmemişti.
İşte bu sebeplerden ötürü içerim kan ağlıyor. Bu hükümet döneminde düştüğümüz bu duruma yanıyorum. Efendim, terörü bitirmek için gerekirse devletin kurumları malum örgütle ve temsilcileri ile görüşebilirmiş… Efendim, devlet görüşür hükümet görüşmezmiş. Bunlar laf salatası… Devleti yöneten hükümet olduğuna göre hükümet görüşmüş olmaz mı? O kurumlara atamaları hükümet yapmıyor mu?
Bir yazımda daha yazmıştım. Hükümet, önce sözde Kürt halkının temsilcisi partinin yönetimini ve milletvekillerini çağıracak ve diyecek ki “ Bundan böyle miting ve gösterilerde çevreye ve kamuya verilen her türlü zarar tarafınızdan tahsil edilecektir. Sorumlu olarak sizler cezalandırılacaksınız…” Bebek katili terörist başına da “eğer Türkiye sınırları içerisinde en küçük bir eylem yapılırsa sorumlusu sensin ve seni asarım” diyeceksin. Devletim ve hükümet bunu diyebilmeli. Yoktan devlet olan İsrail bile iki askeri için nasıl Filistin’i yerle bir ediyorsa, benim devletimde yapmalı. Bu millet bedelini ödemeye razı.
Hangi hükümet döneminde bu kadar kuralsızlık yaşanmıştı? Ben yaptım oldu kuralsızlığı bu kadar aşikâr yapılmamıştı. KPSS’ DE kopya çekiliyor. Ve kopya çekenler de dahil atamalar yapılıyor.
Lafı uzatsak da boş, Ülkem bir korku fırtınasına tutulmuş. Herkes birbirinden işkillenir olmuş. Bunlar hep bu dönemde artı. Bu millet ne badireler atlattı. Bunu da atlatırız… Önce HAYIR’lısıyla şu referandumu atlatalım.

 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!