Skip Navigation Links

İTİBAR VE CEHALET

  İnternet sözlükleri der ki; Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij&helli

Gazete Köşesi   A+a-

 


İnternet sözlükleri der ki;
Saygı görme, değerli, güvenilir olma durumu, saygınlık, prestij…
Benim bir kuru itibardan başka neyim var bu dünyada kaybedecek? (N. Cumalı)Derdi şair,artık itibarın hiç önemi kalmadı neden mi?.Baksanıza çevrenize sosyal iletişimden,insanlıktan ve aydınlık insanlardan eser yok.Televizyonlarda itibarı verdiğimiz sanatçılar,medya maymunları olmuş.Fikrimizi ve değer verdiğimiz üstün görüşleri görselden elde ettiğimiz değer yargılarına göre yönlendirir olduk,komşuluk,hak hukuk ve saygı hak götüre.
İtibarın diğer tanımı;Borç ödemede güvenilir olma durumu, kredi.Sizce kaç kişi borcuna sadık icra daireleri takip dolu hiç kimse itibarını düşünmüyor,nerdeyse tek değer yargısı çıkar,güç ve para olmuş durumda,nereye gidiyoruz, “Türkiye nereye koşuyor”.Aydınlık bir geleceğe diyen var mı?Belki vardır ama bu gelecekten ne kast ettiğinize bağlı bir durum…Medeniyet dediğimiz şey tek dişi kalmış bir canavar mı olmalı?
İtibar etmek,saygı göstermek, saymak, değer vermek. göz önünde bulundurmak, dikkate almak…Güvenmek, doğruluğuna ve geçerliliğine inanmak.
Nedir itibarın tanımı,aşağıda Socrates’in nitelendirmesi var yani bir kıstas belirlemiş kendine,ya siz,bir kıstasınız var mı??? İtibarı birine verirken hangi kıstaslarınız var,neye göre bir sanatçıya yada politikacıya değer verirsiniz onu dinler ve el üstünde tutarsınız,hiç düşündünüz mü…?
Bu seferki yazıma Socrates’in bir sözü ile başlamak istiyorum:
“İyi bir itibar kazanmanın yolu, nasıl algılanmak istediğiniz için gayret göstermekten geçer.”
Nette dolaşan bir şiirimsiye denk geldim,paylaşmak istedim
İtibarı, içinde yasadığın ortam belirler
Karakteri, inandığın doğrular...
İtibar; sandığın şeydir;
Karakter; olduğun şey...
İtibar; fotoğraftır;
Karakter; ise yüz..
İtibar; dışardan gelir;
Karakter; içerden..
İtibar; yeni bir topluluğa girdiğinde sahip olduğundur;
Karakter ; giderken elinde olan..
İtibarın bir anda olur;
Karakterin ömür boyunca..
İtibarın bir saatte öğrenilir;
Karakterin bir yılda açığa çıkmaz..
İtibar; mantar gibi büyür;
Karakter; sonsuza kadar sürer
İtibar; zengin veya fakir yapar;
Karakterse; mutlu ya da mutsuz..
İtibar; insanların mezar tasına kazıdıklarıdır;
Karakter; meleklerin Allah huzurunda senin için söyledikleri..

Tabi birde içinde yıllardır bulunduğum sicil servisi nedeniyle vakıf olduğum şirketler ve kurumları ilgilendiren,KURUMSAL İTİBAR konusu var.Buda hak getire kaç şirket yada kurum çevrenizde ilkeleriyle hareket ediyor,yoksa sadece ihale peşinde mi koşuyor.
Bakın çeşitli uzmanlara göre,
ödemelerin düzenli yapılması, satış sonrası hizmetlerin düzenli verilmesi, sıcak yakın ilişkiler, ürünlerin zamanında söz verildiği şekilde teslim edilmesi, yalanın düzenin, çifte standardın olmaması ya da gözünüze sokulmaması gibi faktörlerin önemli olduğu ve bu faktörlerle oluşan itibardır,dağıtım kanalları, bayiler, uzun dönemli kontratlı satışlar, hammadde tedariki gibi ilişkilerde öne çıkan faktördür.
Kurumsal anlamda itibarın “bir şirketin geçmişteki eylemleri ve kuruluşun diğer önde gelen rakipleriyle karşılaştırıldığında önemli yapı taşlarının hepsine birden başvurusunu ifade eden geçmiş aksiyonları ve gelecekteki beklentilerinin algısal temsili” olarak ele alındığı ve aslında sözlük anlamından çok daha farklı anlamları ifade ettiği bulgulanmıştır.
İtibar bir şirketin veya endüstrinin genel bir değerler dizisine dayanan güvenilirliği, itimada layık oluşu, sorumluluğu ve yeterliliği (gücü) hakkında çok sayıda kişisel ve kolektif yargıdan oluşmuş bir bütün olarak tanımlanmaktadır.
Başka bir tanıma göre ise kurumsal itibar, bir kuruluşun iş paydaşlarının gözünde sahip olduğu, onların düşüncelerinde, sözcüklerinde ve aksiyonlarında ifadesini bulan bir değerdir.
Başka bir görüş ise kurum itibarını; “hedef kitlelerin kurum hakkındaki toplam fikirleri” olarak tanımlamaktadır. Bu aşamada “Sosyal Paydaş” (Stakeholder) kavramına çok genel bir açıklama getirmekte ve tanımına göz atmakta fayda var: Gelişen teknoloji, çalışanlar, hedef kitle özellikleri artık şirketleri bütünleşmiş bir yapı oluşturmaya götürüyor. İşte burada karşımıza “sosyal paydaşlık” yaklaşımı çıkıyor.

Gördüğünüz gibi konu geniş ve tartışmaya ve yeni fikirlere açık,biz yazımızı uzatmayalım zira gördüğüm kadarıyla bazı köşe yazarları nerdeyse şiir yazar gibi kısa ve edebi olmayan bir dil kullanıyorlar,tabi içerik şiirsel değil o ayrı bir konu,
Bu konu cehaletle iç içe bir konu gerçi cahillik pek çok toplumsal ilişkiyi etkileyen temel faktör,Cahil, bilmeyen, bilgisiz, tecrübesiz anlamlarına gelen ve halk arasında yol-yordam, ilim-irfandan haberdar olmayan kimsedir. Cahilin içinde bulunduğu hâle de cehalet denir.
Cemaat! İlim fazilet, cehalet rezilliktir. Cahiller, ölmeden evvel ölüdürler. Âlimler ise, ölseler bile diridirler. İlim sahipleri takdir edilirken, cahil kişiler de sürekli aşağılanmıştır. Nerede ilim varsa, orada gerçek Müslümanlık vardır. Hz. Ali şöyle demiştir: İlim aşağıda olanları yüceltir, cehalet de yüksektekileri alçaltır. İlim servetten üstündür. Çünkü serveti sen korursun. İlim ise seni korur. Hz. İsa şöyle demiştir: Ben ölüleri dirilttim fakat cahilleri diriltemedim. (Şâmil, İ.A) Hz. Peygamber şöyle buyurur: İlim üzere uyumak, cehalet üzere namaz kılmaktan daha hayırlıdır (Ebu Nuaym, Hilye) Bundan dolayı da akıllının düşmanlığı, cahilin dostluğundan daha hayırlıdır demişlerdir. Hz. Peygamber, Hz. Ali’ye hitaben: Ya Ali, cahillikten daha şiddetli bir fakirlik, akıldan daha fay¬dalı bir servet, kendini beğenmişlikten daha korkunç bir yalnızlık yoktur. Kur'an-ı Kerim, Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Zümer,9) ve Cahillerden yüz çevir. (A’raf,199) dedikten sonra, inkârcıları: Onlar koyu bir cehalet içerisinde kalmış gafillerdir. (Zariyat,11) şeklinde zikreder.
Kıymetli Müslümanlar! İslam'ın ilk emri "oku" olmasına rağmen bu gün âlemi İslam’ın içinde bulunduğu durum bunun tam tersi olmuştur. Cehalet kol geziyor. Bir taraftan hırsıza, katile, mafyaya, namussuza övgüler “Türkiye seninle gurur duyuyor” nidaları, diğer taraftan kahrolsun şeriat hezeyanları. Birçoğu isyankâr birçoğu inkârcı olmuştur. Cahil toplumlar, adam yetiştiremezler. Ne kendi değerlerini bilirler ne de çevresindekilerin. Dini hassasiyetleri, vatan-millet kavramları, komşuluk, dostluk anlayışları kısaca bütün değerleri değişime uğramıştır. TV lere gazetelere ve dergilere yönelmiştir. İşin acı tarafı bunlar ilim, bilim, kültür ve çağdaşlık olarak lanse ediliyor. Bunlarla ilgilenen de bilgili, kültürlü çağdaş insan oluyor. Nihayet hiçbir âlim kalmayınca halk cahil insanları reis ediniyor. Bunlara birtakım sorular sorarlar da onlar hem kendileri sapıklığa düşerler hem de düşürürler. (Buhari)
Ben her şeyi bilirim, gibi ifadeler, aslında cehaletin belgesidir.Kuran böylelerini kitap yüklü merkeplere benzetmiştir. Bilgisine yakışır şekilde hareket edebilen kişi gerçekten aydındır. Işığıyla etrafını aydınlatır. Her konuda biliyorum havasına giren, bilmediğini itiraf etmekten çekinen yarı aydınlar, insanlığı felaketlere sürüklemekten ve cahil diye anılmaktan kurtulamazlar. Ne tahripçi aydın, ne de bilmediğini bilmeyen yarı aydın! İkisi de zararlıdır. Birisi, bilgisini yıkmakta kullanır. Diğeri bilmediği halde biliyorum diye yakar, yıkar.
Hz. Ali şöyle der: Cahil ile sakın latife etme. Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar. Hz. Osman şöyle der: Cehalet öyle binektir ki, üzerine binen zelil olur, arkadaşlık yapan yolunu kaybeder.
Hayat Dediğin Göz Açıp Kapayana Kadar.İtibarı doğru yerlere ve insanlara vermeniz dileği ile…Saygılarımla…


 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet