Siyasetçinin hayırlısı!!!
İskenderun Belediye Meclisi’nin genç ismi Ali Çıtanak’ın ilk encümen üyeliğine seçildiğinde makamın ağırlığını taşıyıp taşıyamayacağı ciddi bir merak konusuydu.
Bunu ben de köşe yazımda sorgulamıştım..
Aslında iyi bir adam..
Hırslarının esiri olmasa, gençlik enerjisini ve zaman zaman öfkesini frenleyebilse ve belki de en önemlisi gaza gelmese de İpragaz’a gelse gerçekten geleceği parlak bir siyasetçi olabilirdi.
Kısa sürede kredisini tüketmeyi başardı Ali Çıtanak..
Halbuki yetkiyi veren İskenderunlu, bunun için vermedi! Oylar verilirken, kuru muhalefet yapılsın, eş, dost ve akraba kayırılsın, belli makamlardaki insanlar tartaklansın diye vermedi!!!
Kendi kendine başardı bunu..
Hiçbir gazeteci veya siyasetçi aslı astarı olmayan bir iddia ile karalayarak bugünkü olumsuz tablonun içine çekmedi, getirmedi Alı Çıtanak’ı
Gerek medyaya konu olan rüşvet iddialarıyla ve gerekse de babası yaşındaki İskenderun Belediyesi Zabıta Müdürü Abdullah Kaya’ya yaptıklarıyla siyasetteki geleceğini kendi elleriyle mahvetti.
Sosyal demokrat kimdir, nasıl olmalı ve nasıl davranmalıdır? Sorusunu sormayacağım..
Ama benim bildiğim tek bir şey var ki; O da Sosyal Demokrat’ın Özü ve Sözü bir olmalıdır..
Encümen üyesi olarak bir çok binanın yıkım kararına, bir çok işyerinin kapatılması veya cezalandırılması kararlarının altına imza atarken hiç vicdanı sızlamayan ve de “Ben yasaları uyguluyorum arkadaş” Nutkunu atabilen bir insanın kardeşinin kreşiyle ilgili düzenlenen tutanağa bu kadar çok sinirlenmiş olmasına anlam veremiyorum..
Bu nedenledir ki; Bir insan özüyle sözüyle bir olmalıdır!
Hani Başkan Civelek’in AK Partili meclis üyeleriyle yediği dokuzuncu yemeğe tepkiler olmuştu ve de Ali Çıtanak ve yanında birkaç CHP’li meclis üyesi de malum restoranda grubun karşısına geçip yemek yemişlerdi ve ben de bunu yazımda eleştirmiştim..
Yazı yayınlandıktan sonra Encümen üyesi Ali Çıtanak ile Mesut Yüksekbaş, bana sözlü bir sataşmada bulunmuşlardı..
Konu: Eleştiri..
Sataşma nedeni: Tahammülsüzlük..
Hani Sosyal Demokrattın ve düşünce özgürlüğünden, basın hürriyetinden bahsediyordun..
Demek ki, Allah siyasetçinin de hayırlısını versin gazetecinin de..
Eleştirirken saygı sınırını aşmamaya, kişilik haklarına saygıda kusur etmemeye özen gösteriyoruz..
Velev ki Sözü ve Özü bir olmayanların tahammülsüzlüğü, “Hep ben” anlayışı böylesi sonuçlar ortaya koyabiliyor..
Bu memlekette Namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olduğu müddetçe, “zıpzıplara” daha fazla zıplama imkanı verilmeyecektir..
Hangi siyasi görüşten olurlarsa olsunlar, siyasetçilerin öfkelenmeye, bazı makamlarda görevlerini ciddiyetle ve namuslarıyla yapanlara el kaldırmaya hakları olmamalıdır ve olmayacaktır..
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!