Bir baba, oğlunun huyunu, kişiliğini beğenmez ve ona yeri geldikçe “Sen adam olmazsın.” dermiş. Böylece yıllar geçmiş, çocuk okumuş ve sonunda paşa olmuş. Emrindeki askerlerden iki kişiyi babasını alıp getirmeleri için göndermiş. Askerler babasının kapısına varmışlar, “Paşa hazretleri sizi getirmemizi emretti!” deyip, babasını aldıkları gibi oğlunun makamına getirmişler. Oğlu da babasını karşısında görünce, babasını haksız çıkardığını göstermenin rahatlığıyla gururla konuşmuş: “Bak sen bana ‘adam olamazsın’ derdin; ama ben paşa oldum.” demiş.
Babası, oğlunu şöyle bir süzdükten sonra başını sallamış ve şöyle demiş: “Oğlum ben sana ‘paşa olamazsın’ demedim ki, ‘adam olamazsın’ dedim. Sen adam olsaydın, babanı böyle yaka paça ayağına getirtmez, kalkar kendin gelirdin.”
Anlayana bu hikayeden çıkarılacak çok büyük dersler var.
Kişiliğini makamdan alan insanlar; kendilerini ulaşılmaz, her şeye muktedir ve herkesten üstün görmeye başlarlar. Bulunduğu makamın hakkını verenleri tenzih ederek söylüyorum: Şöyle bir dönüp bakın etrafınıza; kibir abidesi olan, halkı değil kendi çıkarını düşünen ve bulunduğu makama yakışmayan birçok kişi göreceksiniz.
Çiçeği burnunda Hassa Belediye Başkanı Selahattin Çolak gibi mesela.
Dakika bir gol bir.
Herkesin başkanı olması gerekirken "Afedersiniz alevi" diyerek seçildiği ilk günde alevilere olan kinini kustu. Sen değil başkan, daha insan olamamışsın maalesef.
Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. Her şeyin bir sonu olduğu gibi makamların da sonu var.
Önemli olan insanların gönüllerinde taht kurmaktır.
İnsanların gönlünde taht kurduysanız siz en yüce makamdasınız demektir.
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!