Skip Navigation Links

Anar Kaluva Tielyenna

Gündemimizin korku filmi senaryosuna benzediği şu günlerde

seda ağçam

Gazete Köşesi   A+a-

seda ağçamseda ağçam 
seda@8gunhabercom
yüreğimizi ısıtacak mutluluk ya da umut kırıntısına o kadar çok ihtiyacımız var ki anlatamam. Anlatamazsam yazayım bari : )
 
Bize ışık olan, umut pompalayan her şeyi hayatımıza jet hızıyla almak ister fazlaca ilgi gösteririz. Neden? Çünkü her şeyin en iyisine layık hissetmek gibi bir hastalığımız var. Kendimize reva gördüğümüz hakları başkalarından öğrenmek de işin trajik kısmı. Her şeyin farkındayız ama bu farkındalık bizi harekete geçirmiyorsa o farkındalığın canı cehenneme. Aman ne çok seviyoruz kendimizi ön plana çıkarmaya ve ışıklar altında alkışlanmaya. Gerçekçi olmanın zamanı geldi. Kendini dev aynasında gören insan evladı bu dünyanın gelmiş geçmiş en vahşi, en acımasız ve en gaddar canlısıdır. Öyle olmasa onu terbiye etmek için cehennem ile korkutulmazdı. Demek ki insan olmak çok zor olduğu için de ödül olarak cennet ona vadedilmezdi. Ne oluyoruz ya dediğinizi duyar gibiyim. Ama en baştan uyarmıştım sizleri gerçekçi olalım demiştim.
 
Ağır arabesk tadında yaşadığımız hayatımızdan bir iki lokma tattığınızda yüzünüzün ekşimesi gibiydi gerçekler değil mi? Duygularımızın ağır baskılarla sınandığı şu günlerde bu duruma vereceğimiz en doğru tepki ne olabilir diye düşünmekten vazgeçtik. Çünkü her parçası elimizde kalan yaşama ilgi duymak bir yana onu istediğimizden bile emin değiliz. Geleceğe umutsuz bakan bir gençlik, bedenler üzerinden kutsallaştırılıp adı kirletilmiş aşk, yüreğinden ağır yaralı ve hayallerinden vurulmuş bir neslin ortasında bombalanmış umutlarımızın parçalarını toplamak zorunda bırakılan insanlığın sizce yaşamaya takati var mı ya da çoktan öldü de gömeni mi yok. Hadi canım sen de diyebilirsiniz elbette. O zaman bir zahmet kalkıp aynaya bakmanızı rica edeceğim. Bugün ne kadar da mutluyum demenizi ve yarın daha da mutlu olacağım dedikten sonra yüzünüzün alacağı şekle bakmanızı ısrarla rica ediyorum. Kandırmayalım birbirimizi. Hepimiz de tükenmişlik sendromu var. Günü kurtarma çabalarımızdan başka yaptığımız bir şey yok. Hep aynı yaşam döngüsü içinde ölmeyi bekliyor adına da sorarlarsa yaşıyorum diyoruz.
 
Yaşamıyorsun canım kardeşim. Yaşamak bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine diyen Nazım HİKMET bile yaşasaydı günümüz dünyasına sitem de bulunurdu. Her an tepemizde patlayan silahlar, komşu ülkedeki savaş, açlık ve sefaletle mücadele eden insanlar, koltuk sevdası yüzünden yüzüne bakılmayacak kadar alçalanlar, birbirini etiketleyenler, uzaktan sevmelere ilgi diyenlerin dünyasında yaşamıyorsun kardeşim. Kendini kandırmak için her gün yüzüne başka maskeler takmak zorunda kaldığın, şımarıkların, çabasızların, arsızların, hayâsızların, yalancıların ve duygusuzların yüzyılında yaşadığına kendini inandırmak istiyorsun. Onu da beceremediğin için iyice kabuğuna çekildin. Toplumdan aforoz edildiğini düşünmene yol açtılar. Herkesten kaçtığın için kendinde sorun varmış gibi hissettin. Soranlara sanırım normal değilim diyerek kısa cevaplar verip onları da kendinden uzaklaştırmaya çalıştın. Şu dünyada kendinden bile korkar hale geldiysen tek bir çaren kaldı demektir.
 
Kaldır başını ve gökyüzüne bak. Orada tüm çıplaklığıyla ne olursa olsun hiç değişmeyen ve mesaisine ilk günkü heyecanıyla devam eden güneş var ya işte onu örnek al. İçini ısıtmasına izin ver. Bir şeyler ektiysen yüreğine filizlenmesi için aydınlığa ihtiyaç duyuyorsan sana diyeceğim tek bir şey var ANAR KALUVA TİELYENNA ( Güneş yolunu aydınlatsın)… Kalın sağlıcakla….
 
 
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet