Özellikle ilk gebeliğini yaşayan kadınlarda korkunun birçok sebebi vardır. Bunlardan en çok karşımıza çıkan doğum sırasında perine ve vajina girişine kesi yapılması ve dikiş atılmasıdır. Aslında, bu haklı bir korkudur. Doğumun son evresinde, bebeğin başı çıkarken perine bölgesine makasla düzenli bir kesi yapılır ve çocuk doğurtulur. Sonrasında bu kesi, dikişle kapatılır. Epizyotomi dediğimiz bu uygulama, yaklaşık 25- 30 yıl öncesine kadar tüm dünyada çok sık yapılmaktaydı. Ülkemizde son dönemlerde doğum sırasında epizyonomi yapılan kadınlarda kontrollü bir kesi yapıldığında ve bu sayede ileride idrar ve dışkı kaçırma, rahim sarkması risklerinin azalacağına inanılırdı. Ama bunun tamamen yanlış olduğu anlaşıldı. Avrupa ve Amerika’da epizyotomi oranları yüzde 18- 20 seyretmekte ve giderek azalmaktadır. Bu azalmadaki en önemli neden, bu konuda yapılan araştırmalar olmuştur. Doğum sırasında epizyotomi (kesi) yapılan kadınlarda, ileri yaşlarda pelvik taban desteğinin kaybolduğu, idrar kesesinde ve rahimde sarkma, idrar kaçırma, gaz ve dışkısını tutamama problemlerinin daha fazla görüldüğü anlaşılmıştır. Ayrıca bu kesiler, kozmetik açıdan da sorun olmaktadır. Bu nedenle artık zorunlu haller dışında, rutin epizyotomi yapılmamaktadır. Sadece omuz takılması, makat geliş ve oksiputposterior geliş durumlarında epizyotomi açılması önerilmektedir. Ancak ülkemizde kadın doğum uzmanlığı eğitiminde, rutin olarak epizyotomi açılması öğretilmektedir. Bu nedenle hekimler doğumlarda rutin olarak epizyotomi kesisi yapmaktadır. Artık epizyotomi yerine, anne adayının sancıyla beraber kontrollü bir şekilde ıkınmasını sağlayarak, kesi ve dikiş olmadan doğumun gerçekleştirilmesi önerilmektedir. Sizi takip eden kadın doğum uzmanınızdan, bu konuyla ilgili bilgi alabilirisiniz.

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!