Son günlerde hayli hareketli ve sıcak gelişmelere tanık oluyoruz. ABD, bazı müttefikleriyle birlikte Irak ve Suriye'de acımasız katliamlarla ilerleyen Işid terör örgütüne karşı müdahale kararı aldı. Türkiye ise buna çekince gösterdiği için ABD yetkilileri ikna turlarına başladı.Harekat Planları yapılıyor, stratejiler belirleniyor, Irak ve Suriye'de savaşan tüm muhalif gruplarla temaslar kuruluyor ve silahlandırılıyor..
İster istemez insanın aklına şu soru geliyor. " Bütün bu hazırlıklar sadece Işid Terör Örgütünü ortadan kaldırmak için mi acaba ? " Eğer öyleyse, bu Işid denen vahşi terör örgütü neymiş be ağa.. Yoksa Büyük Orta Doğu Planının (BOP) bir parçası mıdır..?
" Besle kargayı oysun gözünü " İddialar odur ki, bu terör örgütünü kuran,besleyen,eğiten,silahlandıranların ABD, İsrail ve İngiltere'nin istihbarat birimleri olduğunu, CIA ve NSA ' nın tüm gizli bilgilerine sahip olduğu iddia edilen ve bu birimlerin eski çalışanlarından Edward Snowden doğrulamıştı.
ABD ve Avrupa tarafından " ARAP BAHARI " adı altında başlatılan operasyonların Suriye ayağında sekteye uğraması batılıları ikinci bir plana yönlendirmiş olabilir mi ? Zira, bu planların hedefinin Orta Doğudaki tüm ülkelerin (Türkiye ve İran dahil) sınırlarını yeniden belirlemek ve küçültmek olduğu yıllardır iddia edilmekte, çeşitli sınır haritalarının yapıldığını ve paylaşıldığını biliyoruz.
Işid terör örgütüne karşı yapılacak bir müdahalenin sınırlarının nerelere kadar genişleyebileceği,operasyon için silahlandırılan Irak ve Suriye'deki onlarca muhalif terör örgütlerinin müdahale sonrası neler yapabileceği soruları endişe vericidir.. Olası bir mezhep çatışmaları bu coğrafyayı kan gölüne çevireceği göz ardı edilmemelidir. Ülkemizin ve halkımızında bundan olumsuz etkileneceği kesindir. Atatürk'ün dediği gibi ; "
“Dünyada milletler bir apartmanın sakinleri gibi kabul edilir. Eğer bir apartman, sakinlerinden bazıları tarafından ateşe verilirse, diğerlerinin yangının etkisinden kurtulmasına imkan yoktur."
Türkiye, bu müdahalede sadece insani yardım desteği verebileceğini belirtti. Zira 49 insanımız hala Işid'in elinde ve akıbetleri bilinmiyor. Hükümet yetkilileri önceleri temas kurabildikleri örgüt liderleri ve aşiretlerle bu vatandaşlarımızın nerede ve nasıl oldukları konusunda bilgi alabiliyorlardı. Ancak bu gün geldiğimiz noktada bu temaslar kesilmiş ve vatandaşlarımızın akıbetinden haberdar değiliz. Temas kurulan Işid liderlerinin çoğu ya öldürülmüş, ya da karar verme yetkileri kalmamıştır. Çünkü Işid artık eski Işid değil. Örgüt genişlediği ,yabancı uyruklu liderlerin çoğaldığı ve etkin hale geldikleri ifade edilmekte.
Düne kadar bölgede büyük bir ağırlığı ve saygınlığı olan Türkiye, yıllardır uygulanan yanlış dış politikalarla bu itibarını kaybetmiş görünüyor." Büyük Devlet " olma iddiası taşıyan bir ülkenin dış politikada daha cesur ve daha akıllı adımlar atması gerekmez mi ? İsrail, 3 genç insanı için tüm Gazze'yi yakıp yıktı, 2000 Filistinli masumu katletti. Bu örneği vermemdeki maksat ,biz de aynı şeyi yapabiliriz anlamında değildir. Ancak Musul Konsolosluğumuza yapılan Işid saldırısının hemen sonrasında 49 insanımızı kurtaracak plan ve girişimler yapılabilirdi. Oysa bu gün geldiğimiz noktada elimiz kolumuz bağlı, insanlarımızı bir vahşi terör örgütünün merhametine terk etmiş bulunmaktayız. Aylardır Işid terör örgütünün Alevilere,Türkmenlere ve diğer mezheplere karşı yaptığı katliamlara seyirci kalan ABD, üç vatandaşının Işid tarafından öldürülmesi sonucunda müdahale kararı aldı. ABD'nin bu tutumunu öyle veya böyle diye eleştirebiliriz, ama " BÜYÜK ÜLKE " olmanın özelliklerinden biri bu olsa gerek.
Kısacası ; Ülkemiz yoğun bir ateş çemberiyle çevrildiğini ve Entrikaların, gizli plan ve senaryoların olduğunu düşünmekteyim. Buna karşın devletimizin dış politikada daha aktif ve daha akılcı olması gerektiğini,milletimizi her türlü ayrıştırma gayretlerine karşı sağ duyulu olmalarını, birlik ve beraberlik içerisinde uyanık olmamızın çok önemli olduğunu belirtmek isterim..
Esen kalın..Saygılarımla..
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!