Skip Navigation Links

Gezi Parkı eylemleri, 90 kuşağı ve sosyal medya (3)

Gezi Parkı eylemlerini özetleyerek yorumlamaya çalıştığım yazı dizimin bugün üçüncü ve son bölümündeyim.

Gazete Köşesi   A+a-

12.7.2013
 
MEDYATİK BAKIŞ
 
Doğan Süslü
 
İletişim:0 532 728 45 53
 
 
 
  Gezi Parkı eylemleri, 90 kuşağı ve sosyal medya (3)
 
  Gezi Parkı eylemlerini özetleyerek yorumlamaya çalıştığım yazı dizimin bugün üçüncü ve son bölümündeyim. Elbette bir ayı aşkın bir süredir devam eden eylemleri, üç bölümlük yazı dizisine sığdırmak mümkün değil. Ben sadece eylemlerin bir özetini, görünen ana fikrini öne çıkarmaya çalıştım. Mutlaka konuyla ilgili daha çok yazılacaklar, çizilecekler ve taraflara öneriler vardır. Bunlar da önümüzdeki zaman dilimi içinde yer yer yazılabilir…
 
   Ali İsmail Korkmaz’ın vefat haberi
 
  Yazı dizimiz devam ederken, önceki gün Eskişehir’den yine kötü haber geldi. Eskişehir'de 2 Haziran'da "Gezi Parkı" protestoları sonrası henüz kimliği belirlenemeyen kişi ya da kişilerce darbeliden ve hastanede yoğun bakımda tedaviye alınan üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, hayatını kaybetti. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Hastanesinde bir süredir tedavisi süren Korkmaz, doktorların müdahalelerine rağmen yaşamını yitirdi. Dün Antakya’da toprağa verilen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz için tıpkı gezi olaylarında yaşamını yitiren biri polis üç kişi gibi gerçekten üzgünüm. Hele hele ilimiz Hatay'dan iki gencimizin kaybı daha büyük bir üzüntü ve talihsizlik. Belki hükümetle, eylemcilerin inatlaşması olmamış olsaydı, bugün aramızda olmayan isimler belki hala yaşamda olacaklardı…
 
 
 
  Erdoğan Cumhurbaşkanı olabilir mi?
 
  Taksim Gezi Parkı eylemleri siyasetin süre gelen bildik yöntemlerini de değiştirir olmuştur. Önümüzdeki yıllarda Cumhurbaşkanı olma hayaliyle yaşayan Başbakan Erdoğan bu hayaline kavuşmak istiyorsa, eylemlerde yaşamını yitiren insanları düşünmeli, kuru inadından, 90 kuşağını anlamak istemeyen tavırlarından, kişisel özgürlüklere müdahale sayılan tutumlarından acilen vazgeçmelidir. Aksi halde yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiği Cumhurbaşkanlığı makamını hiç ummadığı isimlere kaptırabilir…
 
 
 
   Ülkemde huzur istiyorum
 
  Ben kendi adıma ülkemde ve dünya da huzur ve barış istiyorum. Eylemler ve müdahaleler sırasında can ve mal kaybı olmasın istiyorum. Taksim civarındaki esnafımızın yeniden iş yapmasın temenni ediyorum. Polislerimizin tartaklanmasını, silahlarının alınmasını, onların hizmet araçlarının tahrip edilmemesini istiyorum. Yine sivil vatandaşın cop, tazyikli su ve biber gazı, plastik ve gerçek mermi yememesini arzuluyorum. Güvenlik güçlerinin yerini almak isteyen kimi akılıları meydanda satırla, silahla adam kovaladıklarını, havaya ya da sağa sola ateş etmelerini, görmek istemiyorum.
 
 
 
  Herkes kendine pay çıkarmalıdır
 
  ‘Gezi Parkı kalsın’ isteyenlerin sesine kulak verilmesini diliyorum. Eli satırlı insan kasaplarına, silahla sağa sola ateş açan tahtası noksan kimliklere ne polisin ne de adli makamların müsamaha göstermemesini istiyorum. Yandaş medyanın, ülkenin kritik eşikte olduğunu bilip sadece iktidar yanlısı yayınlarından vazgeçmesini istiyorum. Çoğu zaman yetersiz kalan muhalefetinde son gelişmelerden mutlak surette kendisine pay çıkarmasını ve bundan böyle ‘nasıl yeterli olurumun’ arayışı içinde olmasını içimden geçiriyorum…
 
 
 
  Yaşamı paylaşmak, hayata tutunmak
 
  Özetle, hepimize görev düşüyor. Kimse tek başına A’dan Z’ye haklı olamaz. Ortak hak ve özgürlükler ise ortak anlayışla, uzlaşıyla, “Ben, ben, ben” yerine ‘Biz’ le ‘Hepimizle’ hayat bulur. Hayatı tutmak, yaşamı paylaşmak, hayata tutunmak ise özgürlükler, fedakarlıklar ve hoş görüyle gerçekleşir. Bu nedenle hükümet, hemen her şeye müdahil olup, kişisel ve toplumsal özgürlüklere kısıtlama getirmekten vazgeçmelidir…
 
 
 
  Başbakana da, eylemcilere de görev düşüyor
 
  Başbakan Erdoğan ise ülke geleceği ve kendi geleceğini ilgilendiren son kritik olaylar için şu mübarek aylarda çok daha fazla düşünüp, bugüne kadar yaptığı yanlışlardan dönmeli, halka rağmen, halkın dediğini yapmamak, onların fikirlerini kabul etmemek yanlışını mutlaka sonlandırmalıdır… Eylemciler yani halkta aralarında provokatörler barındırmayıp, eylemleri yasal olarak, tadında ve dozunda yaparak haklılıklarını ve taleplerini bu yolla sağlamanın çabası içinde olmalıdır. Kaos, kargaşa ve gerilim, hepimize, herkese en önemlisi de ülkemize zarar verir. Bu nedenle gelin birlik olalım, gelin beraber olup, büyük bir sorumlulukla hareket edip, önümüzdeki mübarek günleri ve bayramı huzur içinde geçirmenin gayretinde olalım…
 
                                                                                                                                                      BİTTİ…

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet