Skip Navigation Links

Olan ülkemize oluyor!...

Sevgili okurlar ülkemizde son yıllarda çok ilginç gelişmeler oluyor ve hak ve hukuk ihlalleri insanları çileden çıkarır hale getiriyor.

Gazete Köşesi   A+a-

MEDYATİK BAKIŞ 
Doğan Süslü 
İletişim:0 532 728 45 53 
Olan ülkemize oluyor!... 
Sevgili okurlar ülkemizde son yıllarda çok ilginç gelişmeler oluyor ve hak ve hukuk ihlalleri insanları çileden çıkarır hale getiriyor. Yandaş medya ve yandaş gazeteciler hukukun guguk olmasına çanak tutarken, ülke çıkarlarını ön plana tutan bir avuç gazeteci ise gerçekleri sıklıkla kamu oyuyla paylaşmaya çalışıyorlar. Bugün size gazetecilik mesleğinin hakkını veren üç deneyimli köşe yazarının kaleme aldıkları bazı gerçekleri size “özet olarak” ve bazı “ara başlıklar” ekleyerek aktarmaya çalışacağım. Her üç yazarımız da yaygın medyanın güçlü gazetesi Vatan Gazetesi’nin yazarları. 
Güngör Mengi ne diyor? 
Önce Vatan’ın Başyazarı Güngör Mengi’nin bazı satırlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Ergenekon savcılarının iddianame yazarken ifadesinden çok yararlandığı Tuncay Güney, uğursuz çabalarıyla kurduğu kuleyi bir sözüyle yerle bir etti.
‘Ergenekon davası bir projeydi, bitti artık’ dedi. Tuncay Güney, komployu örgütleyen güçlerin papağanlığını yaptı. Onlarca insan onun sebep olduğu kahırdan öldü veya hasta oldu. Komployu inşa eden yalanları, şaşılacak bir inandırıcılıkla söyleyebilen bu çirkin adam meğer bir vicdan taşırmış. Kanada’dan bağlandığı TV kanalına ‘Benim yüzümden insanlar cezaevine girmesinler. Ben vicdanen rahatsızım. İçerdekilerin çıkması gerekir’ dedi. Poliste işkence gördüğü için o konuşmaları yaptığını, Ergenekon’a temel teşkil eden ifadelerin gerçek olmadığını belirttikten sonra şunları söyledi: ‘Emniyette verdiğim ifadeler geçersizdir. Devlet beni kullandı.’
Avantaj cemaate geçmiştir! 
Tuncay Güney adalet tarihimizin en tahrip edici faciasının başta gelen müsebbiplerindendir. O yalancının sözleri, insanları sabah karanlığı evlerinden alıp esir kampına benzeyen yerlere tıkmak için yeterli sayıldıysa şimdi yalancının vicdanında oluşmuş azap, mucize muamelesi görerek davanın düşmesine de sebep olmalıdır. AKP içinde bir kanat, iktidar gücünü askerlere dönük intikam duygularını tatmin yolunda kullanmak istemiştir. Özel Yetkili Mahkemeler sayesinde amaçlarına da varmışlardır ama 12 Eylül referandumu ile yargının kontrolünü ele geçirdiğini düşünen liderlik, aslında bu avantajın cemaate kaybedildiğini de fark etmiştir. 
Pişmanlık göstergesi
Başbakan referandumundan geçen yüksek yargı ile ilgili düzenlemelere dokunmayacaklarını söylemişti. Ama olaylar yeni anayasada daha zorlayıcı tedbirler öngörmeye iktidar partisi liderliğini mecbur etmiştir. Anayasanın yargı bölümü için AKP’nin yaptığı öneriler cemaatin yargıdaki gücünü geri almak içindir. Başbakan’ın 18 yıl hapse mahkûm edilmiş bir emekli orgenerali hastanenin yoğun bakım bölümünde ziyaret etmesi de yargı erkini intikamcı zihniyete kaptırmanın yanlışından gelen pişmanlığı göstermektir! (10.2.2013 Vatan Gazetesi)
Gazeteci Ruhat Mengi’nin tespitleri 
Biliyorsunuz ‘Ergenekon, Ergenekon’ diye yıllarca ortaya saklanmış belgeler, silahlar (!) saçılarak, evler aranıp bilgisayarlar ve evlerdeki tüm CD’ler tiftik tiftik edilerek.. ‘Özel misyonlu’ gibi çalışan bazı gazete ve gazeteci ve akademisyenlerle ‘Ergenekon tutuklusu’ diye cezaevine atılan insanlar yargısız infazlarla ilk andan itibaren ‘suçlu’ ilan edilip onurlarıyla oynandı… 
Genelevde Bakire Aramak!  
Haham Tuncay Güney diyor ki; ‘Ergenekon davası bir projeydi, bitti artık. İçerdekilerin çıkması gerekir. Ben vicdanen rahatsızım, işkence görmeseydim o konuşmaları yapmazdım. Ergenekon’un temeli sayılan, Emniyette verdiğim ifade geçersizdir. Devlet beni kullandı. Türkiye’de adalet aramak, genelevde bakire aramaktan farksızdır.’
Balyoz Davası içinde geçerli 
Bu feci durumun aynen ‘Balyoz Davası’ için de geçerli olduğu son açıklamalardan anlaşılıyor. Kim bilir kaç tutuklu, kaç asker, kaç yaşlı general cezaevinde ağır hastalandıktan, hatta hayatını orada kaybettikten sonra, Ergin Saygun ölüm tehlikesi içine girdikten, yoğun bakımlara düştükten sonra ona tahliye kararı çıkıyor, herkes üzüntü bildiriyor.. Söyler misiniz şimdi; bu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ‘en çok Türkiye’den gelen olaylara” bakıyor olmasın da ne olsun? Kendi ülkende hukuk ölmüşse ne yapacaksın ki? (10.2.2013 Ruhat Mengi –Vatan Gazetesi)
Gazeteci Can Ataklı ne yazdı?
İktidarın ilk 8 yılında AKP’den cemaate hiç itiraz gelmedi. Hatta kendilerinin becerikli olmadığı alanlarda cemaatin üstün başarısı iktidarın işine bile yaradı. Türkiye’nin dönüştürülmesinde cemaatin hazırladığı altyapı kullanıldı, demokrasi söylemiyle Atatürk ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkanlar birer birer lekelendi, aşağılandı ve düzmece davalarla sanık durumuna getirilip tutuklandı. AKP ile cemaat arasındaki bu bahar havası geçen yıl MİT Müsteşarı’nın savcılar tarafından ‘terörist olduğu gerekçesiyle’ ifadeye çağrılmasıyla kırıldı. Erdoğan, çok yararlandığı bu hareketin kendi geleceği için de bir tehdit ve tehlike yaratabileceğini görerek önlem alma gereği hissetti. ‘Kavga’ görüntüsü cemaat tarafından medya da kullanılarak hemen bastırıldı ancak belli ki artık ip kopmuştu. 
Olası tehlike
Cemaat iktidarı boyunca AKP’ye çok destek oldu ama, onun için de kırılma noktaları vardı. İsrail’e yönelik politikalar, Kürt sorunu için PKK ile görüşmeler yapılması, dershanelerin kapatılmak istenmesi cemaat politikaları ile ters düşüyordu. Ancak cemaat bu alanlarda açıktan kavga etmek yerine kendini ‘Erdoğan sonrasına hazırlamanın’ daha akıllıcı ve mantıklı olduğunu görüyordu, genelde sessiz kaldı. Gözlediğim kadarıyla Erdoğan, Çankaya’ya çıkma arzusuna karşı cemaatin oy değil ama oyun gücünün etkili olabileceğinden endişeli. Cemaatin Erdoğan sonrasına bırakmak istediği asıl kavgayı Çankaya’ya çıkmadan başlatmayı ve cumhurbaşkanlığı seçimi sırasındaki yaşanabilecek olası bir tehlikeyi şimdiden bastırmayı istiyor. Bunun için attığı adımların boşa çıkması ise Erdoğan’ı öfkelendiriyor. 
Askerle barışma zamanı
‘Dokunan yanar’ korkusu nedeniyle şu sıralar kimsenin sesi pek yüksek çıkmasa da herkesin bildiği gerçek şu ki, Erdoğan darbe soruşturmalarının orduyu çok yıprattığını ve artık orduyla barışma zamanın geldiğini düşünerek ‘uzun tutukluluk’ eleştirileri yapıyor. Ama beklentisinin aksine yargı direniyor. Bu direnişin arkasında cemaatin olduğu söylentileri artık ayyuka çıkmış durumda. Artık kavga açığa çıkmıştır. Erdoğan devlet gücünü de kullanarak cemaatin gücünü kısa sürede kırabilir. Ancak bunu yaparken önüne açılacak çukurların içine düşmemek için de çok zorlanacaktır. Kavga da zaten bu nedenle kamuoyundan saklanmak isteniyor. Şurası gerçek ki gelinen noktada AKP-cemaat çatışmasının büyümesi artık kaçınılmaz. İki taraf da artık çok hazırlıklı.
(Can Ataklı 11. 2.2013 Vatan Gazetesi)
Gün gelecek, devran dönecek
Evet, üç etkin ve deneyimli yazarımızın tespitleri böyle. Görüldüğü üzere birilerinin kavgaları yüzünden ülkemiz feci şekilde kan kaybediyor. Her üç yazarımızın muhteşem analizleri sonrası bana yazacak çok şey kalmadı. Ancak şunu ifade etmek isterim ki bu güzel ülkenin bir yurttaşı olarak ben umudumu hiç yitirmedim. 90 yıllık laik Cumhuriyet hiç te kolay kurulmadı. Şartlar ne olursa olsun kati surette de yıkılmayacaktır. Gün gelecek, devran dönecek, mevcut içler acısı halin ve bu kavganın tarafları yüce Türk Milletine hesap vereceklerdir…
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!

Etiketler // ,

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet