MEDYATİK BAKIŞ
Doğan Süslü
İletişim:0 532 728 45 53
Belediye, memurlar ve kilitli kapı!
Bu hafta nasıl bir işleyiş olur bilemem ama geçtiğimiz hafta ortasında İskenderun Belediyesi’nde garip bir uygulama yaşama geçtiği ısrarla iddia edildi. İddialara göre saat 16.30 gibi yani mesainin bitmesine yarım saat kala memurlar erkenden işlerini terk etmesinler diye belediye ana kapısı içerinden kilitleniyor... Yani bir başka anlatımla içeriye vatandaş girebiliyor ancak belediyenin memuru kilitli kapıdan çıkamıyor.
Önce ben karşıyım
Muhtemelen yoğun projelerle meşgul olan Belediye Başkanımız Yusuf Civelek, söz konusu gelişmelerden haberdar değildir. Bir işgüzarın kafasına göre çözüm üretmesinden, kaş yapayım derken göz çıkarmasından habersizdir… Sakın yazdıklarım yanlış anlaşılmasın. Mesai bitmeden görev yerini terk eden memurları falan korumak gibi bir niyetim yok. Kaytaran, mesaiden erken çıkıp kafa gezdiren memurlarımız varsa onlara önce ben karşıyım. Ben böylesi olumsuzlukların önüne geçmenin yolunun bu olmadığını ifade etmek istiyorum. Bugün belediyenin ana kapısını içerden kilitlemekte sakınca görmeyen zihniyet, yarın bir de bakarsınız memurların oda kapsını kilitlemeye kalkar. Hani çocuklarının üstüne kapı kilitleyip, kendini sokağa atan sorumsuz anne ve babalar olur ya bu anlayış biraz da ona benziyor.
Hayır gelmez
Demek ki, gelişen günümüz dünyası ve Türkiyesi’nde hala ilkel yöntemlerden medet uman kimlikler var. Kendini yönetici sanan, anca kapı kilitleyebilen bir mantıktan İskenderun Belediyesi’ne hayır gelmez. İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek, hemen bu ilkelliğe el atıp mesai saatlerine uyulması konusundaki nizam ve intizamı her bir müdüre de sorumluluk anlamında paylaştırmalı, çareyi kapı kilitleme gibi bir yönetme de bulan kolaycıların afra ve tafrasından memurlarını korumalıdır.
Anahtarı bendedir!
Açılış kurdelesi ya da açılış merasimi gibi içerden kilitli kapının açılmasını ve kapı önünde oluşan izdihamı görmek isteyenler İskenderun Belediyesi’ne saat 17.00 civarında gidebilirler! “Anahtarı bendedir…” misali kasım kasılıp kapı açanlar, bir de etrafa rahatlıkla “ saat 17’de kapıyı bizzat Başkan Civelek” açacak duyusunda bulanabiliyorlar. Anahtar tellalının ya da tellallarının duyurusu sonrası, İskenderun Belediye Başkanı Yusuf Civelek’in, belediyenin içerden kilitli kapısını akşam saat 17.00 itibarıyla açmak gibi bir görevinin de olduğunu öğrenmiş oluyoruz!... Ben, bizler başkanın böyle bir iş yapmayacağını biliriz ama ya dışardan duyanlar buna inanırsa, Başkan Civelek bu durumu açıklamakta zorlanmaz mı?...
Bekçi Murtaza!...
Ne günlere kaldık yarabbi! Millet parmak iziyle, göz taramasıyla, manyetik kartlarla giriş yaparken, biz çareyi Bekçi Murtaza tarzıyla kapıyı içerden kilitlemekle buluyoruz. Mesai saati denetimin başka bir yolu yok mudur? İskenderun Belediyesi yetkilileri bu kadar mı iş bilmezlik ve çaresizlik içindedir? Belediyenin memuru mesai saatlerini ısrarla iç ediyorsa, bunu disipline etmenin yolu kilit yöntemi değildir.
Makam otomobilleri
Diğer kamu kurumlarında olduğu gibi İskenderun Belediyesi’nde de bir de makam otomobilleri nin amaç dışı kullanım sorunu vardır. Fen İşleri, Su, Zabıta gibi işlerinin çoğu sahada olan müdürlükleri ve kimi belediye üst düzey görevlilerinin ayrı tutup, onlara toleranslı bakıyorum. Benim kastım makam aracını özel işlerde kullananlardır. Resmi hizmetin kimi zaman keyfi hizmete döndüğünü bilenlerdenim. Bildiklerim şimdilik bana kalsın ama makam otomobillerini kişisel amaçlı kullananları dikkatle gözlemliyorum. Günü ve vakti geldiğinde konuyla ilgili uyarılarım olabilecektir…
Sayın Civelek, inanıyorum ki bugün işaret ettiğim konuya hemen el atacak ve kendisine zarar veren kraldan fazla kralcı, anahtar meraklısı kimlikleri gerektiği gibi uyaracaktır...
Adam ve Ayı
Evet, İskenderun Belediyesi ile ilgili yazacaklarım bugünlük bu kadar. Dam üstünde saksağan olmasın. Daha köşemde yer var. Dolu dolu bir köşe olması açısından bir başka konuyla köşe yazıma devam ediyorum.
Ateistin biri, doğa, tabiata hayran kalarak ormanın içinde dolaşmaya başlar.
“Tabiat ne güzel ağaçlar, renkler yaratmış” diye düşünerek dolaşırken, aniden karşısına kocaman vahşi bir ayı çıkar, ateist adam korkar ve kaçmaya başlar. Ateist önde ayı arkada koşarken ayı sonunda adamı yakalar altına alır. Ayı tam pençesini kaldırıp adama vurmak üzere iken ateist adam can havli ile ”Allahım yardım eyle” diye bağırır. Bir anda her şey donar; nehir akmaz, rüzgar esmez, yapraklar kımıldamaz olur. Ayı da pençesi havada öylece donakalır. Hemen yanı başlarında bir ışık belirir, ışığın içinden bir ses şöyle der:
”Hani sen tanrı tanımazdın, şimdi ne oldu?”
Ateist utanarak başını öne eğer. Işıktaki ses devam eder.
“Hadi dile ne dilersen, kabul edilecektir”
Ateist adam:
“Ben şimdi iman ettim desem buna yüzüm yok, bunu istemeye hakkım da yok, ama bu ayı iman ederse belki benim kurtulma şansım olur, ben ayının iman etmesini istiyorum” der. Işıktaki ses “dileğin kabul olacaktır” diye cevap verir ve kaybolur. O anda yeniden rüzgar esmeye, nehir akmaya, yapraklar kımıldamaya başlar. Ayının ateiste inmek üzere kalkan pençesi yere iner ve sonra ayı iki pençesini göğe doğru kaldırarak şöyle dua eder:
“Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum , sana inandım , senin rızkınla orucumu açıyorum.”
Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!