Skip Navigation Links

Hipokrat mı dediniz ?

Günümüzde Tıbbın Babası olarak kabul edilen Hipokrat M.Ö. 460 yılında Yunanistan’ın Kos dağında dünyaya gelmiştir.

Gazete Köşesi   A+a-


Anadolu’ nun kuzey illerini gezdikten sonra İstanköy adasına dönerek bir çok yerde hekimlik yapmıştır.
 
Dönemin genel inançları aksine hastalıkların Tanrilardan, gazaplardan değil, fiziksel ve gerçekçi durumlarla çıktığını savunmuştu aldığı tepkilere rağmen! İlerleyen zamanlarda Zaatürre ve çocuklarda Sara hastalığının belirtilerini, düşüncelerin kalpten değil beyinden geldiğini savunmuş sonra Tıp Okulu açarak bu düşüncesini benimsetmeye çalışmıştır.
 
Arap dünyasına batıl olmayan daha çok bilimsel tezlerle başarıya ulaşmış bir şahıs idi genelde babadan oğula geçen bir meslekti ozamanlar sonra sadece böyle olmayacağını ve daha prensiplere uygun olması gerektiğini görüp o meşhur Hipokrat Yemini’ni yazdı, uyguladı ve uygulattı. Tabi bu yemin zaman geçtikçe bir takım değişikliklere uğramıştır..
 
Bu kadar büyük bir şahsiyeti anlatmamda en büyük etken böyle tarihi değer ile birini kıyaslamak. Halbuki tarih içinde ismi bilinen ilk önemli hekim, Mısır Firavunu Coser’in veziri ve basamaklı piramidin mimarı İmhotep’tir.
 
Yazılı kaynaklardan Mısırlılar’ın iyi cerrah olduklarını, diş abselerini boşaltıp tedavi edebildiklerini, zenginlerin dişlerine altın dolgular yapabildiklerini, beyin zarını ve diğer organları tanıdıklarını biliyoruz. Bu ilk Hekim İmhotep M.Ö. 500 yılında yaşamıştır.
 
Şüphesiz bu önemli karakterde sayısız yenilikler buluşlar devrimler yapmıştır ama benim kıyaslayacağım kişi İbn-i Sina' dır.
 
Eski kaynaklara göre 10 yaşındayken Kur' an' ı Kerim' i ezberlediğini, arap edebiyatında yetiştiğini, ilk öğreminden sonra kendi çabasıyla fizik, matefizik, ve Tıpta uzmanlaştığını, 16 yaşındayken başka hekimlere danışmanlık yapacak düzeye ulaştığını belirtir.
 
İbn-i Sina 980 yılında günümüz Özbekistanında yer alan Buhara yakınlarındaki Afşana kentinde doğan önemli bir bilim adamıdır. Avrupa üniversitelerinde 19. yüzyıla kadar temel ders kitabı olarak kabul edilmiş, okutulmuş, Avrupa’da bu kitap "Tıbbın İncil'i" olarak ün yapmıştır ve El-Kanun' da söz edilen tıbbi bilgilerin büyük bir bölümü bugün dahi geçerliliğini korumaktadır.
 
Ölüm yatağında mallarını yoksullara bağışladı, kölelerini azat etti ve son gününe dek 3 günde bir Kuran okudu. 1037 Haziranında Ramazan ayında 57 yaşında öldü.
 
Bizim kültürümüze bizim coğrafyamıza ve bizim topraklarımızın bitkilerine göre büyük buluşlar yapan bu önemli kişiyi neden örnek almıyoruz?
İbn-i Sina’ ya yakın olan kültürümüzü örnek almamamız ne kadar doğrudur bilmem ama yanlışımız gerçekten daha fazla olduğu bir aşikar.
Dünya’ da İbn-i Sina’ yı hala örnek alan, esinlenen, kaynak kullananlar varken...
 
Ben Hipokrat’ı İbn- i Sina’ nın yanında hiç tanımıyorum.
Eğer bu önemli zat Avrupa’ da doğmuş olsaydı emin olun dünya İbn-i Sina yeminini ederdi.
Her konuda olduğu gibi bazı değerlerimizi Batı özentisi adı altında yitirmesek daha başarılı olacağız.
 
Umarım bir çoğumuz merak eder ve araştırırız bu önemli şahsiyeti.
 
Araştırınız sadece kişiliğini yaptıklarını değil, bazı hastalıklara ne kadar güzel çare bulduğunu da araştırınız ki belki size belki yakınınıza bu sayede merhem olmuş oluruz.
 
Kim bilir belki de keyfinizi kaçıran, sizi üzen bir rahatsızlığınızı İbn- i Sina, yıl :980’ de bulmuştur. Ne dersiniz ?

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!

Etiketler // ,

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet