Dünya’ya gelmemizden, sorumluluklarımızı göstermemizin, bize erkek ve bu erkeklik unsurlarının her türlüsünü ispatlamamızın en büyük fırsatı olarak yaşayan kadınlarımızdan bahsetmek istedim.

Mesela Hunlar hakkındaki ilk bilgilerin yer aldığı Çin kaynaklarından Şici'ye göre, Mete tahta çıkmaya hak kazanmıştır. Mete'nin akınları ile zor durumda kalan Çin İmparatorunun Mete'nin hatunundan yardım istemesi, bu dönemde kadının, siyasi açıdan hükümdar üzerinde ne kadar etkili olduğunu ortaya koyan örneklerden biridir. Büyük Hun İmparatorluğu adına Çin ile ilk barış antlaşmasını Mete Han'ın hatunu imzalamıştır.

İlk Türk yazıtlarından olan Bilge Kağan kitabesinde Kağan: "Sizler anam hatun, büyük annelerim, hala ve teyzelerim, prenseslerim..." hitabıyla söze başlar.

Türk kadını, diğer toplumlarda olduğu gibi baskı altında tutulmuyor, aşağılanmıyordu. Kadının yüceliği Altay Dağları'nın en yüksek tepesine "Kadınbaşı" ismi verilerek, sanki çağlar sonrasına bir mesaj gibidir.

Türklerin en eski destanlarından biri olan Yaratılış Destanı’nın da Yaratan’a ilham veren ‘’Ak Ana ‘’ adında ki kadındır.

Bunlardan biri, sultan Melikşah’ın karısı olan Terken Hatun’dur. Terken Hatun, daima kendisine bağlı bir divana, 12.000 kişilik bir orduya sahip idi ve böylece devlet işlerinde de gayet nüfuslu bir kimseydi.

Uzak doğuya baktığımızda böylesine güzel örnekler, olaylar olurken Batıda peki işler nasıldı? İngiltere'de XI. asra kadar kocalar karılarını satabilirdi. Hıristiyanlar ise; kadına şeytan gözüyle bakmışlardır. Yine İngiltere'de kadın "murdar" bir varlık sayıldığı için İncil'e el süremiyordu. Kadınlar İncil'i okuma hakkına Hanry devrinde (1509-1547) sahip olmuşlardır. Ayinlerde aforoz edilenler günah sayılanlar öldürülenler ve daha fazla bahsetmeyeyim…

Tarihte Uzakdoğu ve orada yaşayan Türk kadınların bu kadar büyük rol oynaması savaşlarda kader değiştirebilecek kadar üstün, zeki ve iz bırakacak kadar güçlü olması belki de bu satırları okuyan bayan okuyucumu bile şaşırtmıştır.

Bu kadar zaman geçmesinde medeniyetlerde çok büyük değişiklikler olmuştur. Mesela İran’da İslamiyet adı altında hunharca katledilen ve insani olarak tüm yaşama hakkı elinden alınan kadın, Avrupa’ da tam tersi yönde ilerlemiş değer yargıları artarak büyük itibarlar kazanmış ve dünyadaki hakları kişilikleri erkekler karşısında eşitlenmiştir.

Gelelim o destanlarla dolu olan Türklüğün bugün ki durumuna! Kadının elinden hakların alınması acizleştirilmesi ve şiddetin had safhaya çıkması kötü bir örnektir.

Evet yakın geçmişimize bile bakıldığında Avrupa da kadına ilk seçme ve seçilme hakkı tanınan yer Türkiye. Ama şu an ki Türkiye’ de yol ortasında öldürülen aşiret baskılarıyla hiç sayılan kendi yaşam iradesini kararlarını başkalarına bırakılmış olan, gizliden bir baskıcı aile rejiminin altında kalmaya mahkum edilmiştir.

Tabi bunu herkes için diyemeyiz fakat bu oran ne yazık ki gün geçtikçe daha da artıyor. Suç veya Suçlu aramaktan ziyade herkes NEDEN? Diye sorgulamalı diye düşünüyorum. Bu suçu sadece erkekte aramakta yanlış çünkü genelde kız çocuğu eğitimini anneden alır. Eğitmenler yani öğretmenler anneler babalar çocuğunuz makul seviyelerde daha dik daha güçlü durmasını istiyorsanız onları iyi eğitin. Çünkü her dönemin bozukluğu bir önceki kuşaktan kalıyor. Biz bugün düzelmeye başlarsak gelecek kuşaklarımız bu sıkıntıları yaşamaz ve yaşatmaz.

Güzelliklerin, daha eşit şartlarda, kadınlarında haklarının en az erkekler kadar olduğunu idrak edebilen bir çağ bir ülke bir dünya görmek ve yaşamak ümidiyle…

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!