Bu günkü yazımda ulusal ve yerel Televizyonlar ve onların yayınları ile ilgili tespitlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Sözde tarafsız habercilik yaptıklarını söylüyorlar. Ancak hiç yalın haber anlatmıyorlar. Herkes haberi kendi doğrusunda yayınlıyor. Haber programlarına çıkan konuşmacıların tartışma üslupları çok kötü. Tartışmayıp adeta kavga ediyorlar. Fikir çürütme yok. Yanlışı ispat edildiğinde dahi fikri sabit insanlar var. Doğruyu kabullenemeyip direnenler var. Çocuklarımıza kötü örnek oluyor…
Dizi filmler; hepimizin beğenerek izlediği dizi sayısı bir elin parmak sayısını geçmez. Gerçi beğendiğimiz diziler bile erozyona uğradı. Onlar da bozuldu. Gereksiz ilavelerle senaryolar uzatılıyor. Örneğin Kurtlar vadisi eski tadında değil. Öldürmeyen Allah öldürmez ama bunlar Kara Murat’ı bile geçti. Ne kurşun işliyor, ne bomba kar ediyor. Yakaladıkları föller ellerinden kaçıyor. Kavak yelleri ne güzel romantik bir gençlik dizisi idi. Senaryo ile oynadıkça oynadılar. Oyuncuları öldürdüler, yeniden dirilttiler. Yahu Aslı ile Mine kucaktan kucağa dolaştı durdu. Şimdi Efe geri döndü. Aslı ne yapacak?
Yine bir ulusal kanalda sözde Milli Eğitim destekli, okullarda şiddeti önleme amacıyla hazırlanan “Arka Sıralar” alenen özel ve devlet okulu ayrımcılığı yapılıyor. Şiddet içermeyen bölüm yok. Cinsel ve ruhsal işkence filmin olmazsa olmazı olmuş. Birde bu okul filmlerinde kılık kıyafete hiç dikkat ediyor musunuz? Hepsinde gömlekler dışarıda, kravatlar fora, etek boyları ise sözde devlet okullarında dahi bir karış. Atamızın bize bıraktığı emanetlerden kılık kıyafet kanunu var. Bu kanun çerçevesinde herkese saygılıyız. Ama okullarda bir Standard olmalı ve bir disiplin içerisinde uygulanmalıdır.
Karhanelerin neden çalışmadığı anlaşıldı. Zira izlediğimiz dizilere göre herkes birbirleri ile idare eder olmuş. Yenge – yeğen, ana – kız, abla- kız kardeş, hepsi birbirinin sevgilisi ile kırıştırıyor. Aşk-ı Memnu’da Bihter – Behlül, Lale Devri’nde ana ile kız aynı kişi ile, Unutulmazda abla ile kız kardeş, sevgilileri ise ağabey ile üvey kardeşi. Yani kimin eli kimin cebinde hali… yada şöyle diyeyim kim kimin kucağında. Kim kimden ne peydahlamış anlayabilene aşk olsun… Ya merak ettim bu dizi filmlere konu olanlar hep böyle lüks hayat mı yaşıyorlarmış? Hem tüm filmler ya yalılarda, köşklerde ya da çiftliklerde çevriliyor.
İşte bu saçma diziler sayesinde toplumsal erozyona uğruyoruz. Sokaklarımızda ve evlerimizde bence bu yüzden şiddet ve tecavüz artıyor. Şimdi aklıma geldi. Birde Fatmagül’ün suçu ne dizisinde suçluların ödüllendirilmesi ne kadar basite alınmış. Hem kıza tecavüz edecekler sonra aralarından biri üstlenip nikah kıyacak. Bu filmde belki bu sorgulanmak isteniyor. Ancak yorumu sen katarsan sorgulamaya müdahale etmiş oluyorsun. Yani olayı senin tezinle doğru olduğunu anlatırsan izleyenler öyle anlar. Ne günlere kaldık. Yahu güvenecek kimse kalmamış.
Eskiden insanlar bir yere giderken evini komşusuna teslim edip gidermiş. Üstelik anahtarı da bırakırmış. Komşu kızı mahallenin erkeklerinin namusu idi. Değil yan gözle bakmak, yan gözle bakanların canını yakarlardı.
Velhasıl ne izleyelim derseniz ben de bilmiyorum. Bunu da RTÜK düşünsün artık. Bu dizilere bir ayar verilmeli. İzleyiciler keriz değil. Ama bizleri böyle kötü dizileri izlemeye mecbur etmeyin.
Birazda yerel televizyonlarımıza değinmek istiyorum. Beyler teknoloji çağında yaşıyoruz. Bizden küçük ilçelerin bile uydudan yayın yapan televizyonları varken İskenderun’un bundan mahrum olmasını anlamıyorum. Aslında yerelde güzel programlarda yapılıyor. Ama evlerde hep uydu yayını olduğundan izleyemiyoruz. Uydu yayını olsa, ünlü sanatçılarımızın İskenderunlu versiyonlarını yani, Ferdi Tayfur’un ses benzerleri Ali Tayfur’u ve Vedat’ı, Müslüm Baba’nın İskenderun’daki tek benzeri Serdar’ı, yine ilçemizin değerli saz ve söz sanatçılarını izlemek isteriz. Hasan Ünlü ile Ufuk kardeşlerimi ve adını hatırlayamadığım sanatçı dostlarımızı ve onların programlarını izlemek isteriz. Sizler de izlemek istemez misiniz? Yine başarılı haberci dostlarımızın hazırlayacağı haber programlarını izlemek isteriz. Yerel haberlere zamanında ve kaynağından ulaşmak en doğal hakkımızdır.
Sözümüzün özüne gelirsek; ulusal kanallarımızın bir an önce izlenir bir duruma gelmesini, yerel Televizyonlarımızın da bir an önce uydu yayınına geçmelerini tavsiye ediyorum.

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!