Skip Navigation Links

Frankeştayn (GDO) besinler !!!

Genetik yapısı değiştirilmiş bitkilerden elde edilen besinlere, genetik, frankeştayn besinler denir. Bu işlem, bitkilerin tohumlarına laboratuvar o

Gazete Köşesi   A+a-

Genetik yapısı değiştirilmiş bitkilerden elde edilen besinlere, genetik, frankeştayn besinler denir. Bu işlem, bitkilerin tohumlarına laboratuvar ortamında bazı genler yerleştirilerek o bitkinin daha hızlı büyümesi, parazit ve böceklerden etkilenmemesi ve bol ürün vermesi için yapılıyor. En iyi bilinen örneği mısır için B.t. adı verilen genlerin kullanılmasıdır. Bu gen mısırın içine yerleştirilince, yeni oluşan mısır türü zararlı parazit yavrularının üremesini önlüyor ve onları öldürüyor. Böylece hem tarım ilacı kullanılmamış oluyor hem de daha fazla ürün elde ediliyor.

Amerikan Tarım Bakanlığı'ndan alınan bilgilere göre, günümüzde en azından 40 belki daha da fazla genetik yapısı değiştirilen bitki veya besin vardır. Bunların başında mısır, kanola, soya, pamuk ve domates geliyor. Sıvı yağlarda, işlenmiş besinlerde, kahvaltı gevreklerinde ve tatlandırıcılarda bu tür besinlerin olma olasılığı çok yüksek.

Doğal olmayan bu ürünlerin insan sağlığına birçok zararı vardır. Örneğin bir bitkiye yabancı ya da doğal olmayan bir genin yerleştirilmesi alerji eğilimi olanlarda alerji yapabiliyor, antibiyotiklere karşı dayanıklılık oluşturabiliyor, gıda olarak kullanımda insan ve hayvanda toksik ya da allerjik etki yapabiliyor, doğrudan alım durumunda insan ve hayvan bünyesindeki mikroorganizmalarla birleşebiliyor. Ayrıca bu besinlerin bağırsaklarda zararlı etkiler yaptığı ve sperm sayısını azaltabileceği de henüz tartışılan konular arasındadır. Bunu önlemek için, yurtdışında bu bitkilerden elde edilmiş besinlerin etiketine, “içinde genetik yapısı değiştirilmiş besin vardır” ibaresinin konma mecburiyeti getirildi. Avrupa'da bu tür besinler, “Frankeştayn Besin” denilerek protesto ediliyor. Avrupa Birliği, bir yiyecekte bulunabilecek genetik yapısı değiştirilmiş bitki ürünlerinin yüzde 1'i geçmemesi kuralını koydu. Ancak ülkemizde maalesef bu konuya yeterince önem verilmiyor.

Bir besindeki genetik ürünün miktarını saptamak için ileri teknoloji gerektiren laboratuvarlara ihtiyaç vardır. Yurtdışında bile bu besin içerikleri sağlıklı bir şekilde saptanamıyor. Özellikle ülkemize ithal edilen ve kümes hayvanlarının beslenmesinde, tatlandırıcı yapımında kullanılan mısır ve soyanın bu konuda test edilmesi gerekiyor. Tatlandırıcı olarak kullanılan aspartamı genetik yapısı değiştirilmiş bir bakteriden üreten firmalar var. Bu yolla elde edilen aspartamın zararlı olup olmadığı da tam olarak bilinmiyor.

Yapmamız gereken en önemli şey kendi yöremizde veya ülkemizde yetişmiş sebze, besin ve etleri yemektir. Yurtdışından ithal edilen mısır, soya, domates, salça, ketçap ve kanola yağına itibar etmeyin. Eğer böyle bir besin alacaksanız, etiketinde genetik yapısı değiştirilmiş besin olmadığını belirten bir yazı olup olmadığına mutlaka bakın. Yurtdışından gelen besinlerde böyle bir etiket yoksa da bu, ısrarla araştırılmalıdır. Bütün dünyadaki tüketiciler olarak ne yediğimizi bilmeye hakkımız var. Bu yiyecekleri isteyip istemediğimize, çocuklarımızın bu yiyecekleri yiyip yemeyeceğine karar verme hakkımız var. Lütfen ne yediğinize ve sevdiklerinize ne yedirdiğinize dikkat edin.

 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet