Skip Navigation Links

VİTAMİN HAPLARINI AVUÇLAMAYIN!

Bilinçsiz vitamin hapları kullanımı, halen birçok eğitimli insanlarda dahi sık karşılaşılan bir sorun. Özellikle diyete

Gazete Köşesi   A+a-


Bilinçsiz vitamin hapları kullanımı, halen birçok eğitimli insanlarda dahi sık karşılaşılan bir sorun. Özellikle diyete başlarken hemen paniğe girip bu dönemde vitamin haplarına yöneliyoruz. Ya da halsizlikten şikayet edip hemen eczanelerden gelişigüzel vitamin hapları alıyoruz. Halbuki bu zamana kadar uyguladığımız yanlış beslenme alışkanlıklarımızın vücudumuza verdiği zararın farkında değiliz. Ama her nedense özellikle diyete -ki aslında ben buna her bireyin uygulaması gereken sağlıklı beslenme alışkanlıkları diyorum- başlarken sağlığımızı pek bir düşünür hale geliyoruz! Diyete başlarken özellikle şekerimizin düştüğünden, halsizliğimizden, tansiyonumuzdan şikayet ediyoruz. Ama aslında bu zamana kadarki özellikle yanlış beslenme alışkanlıklarımızın bizi bu duruma getirdiğini hiç düşünmüyoruz ve bu bahaneyle bir türlü beslenme alışkanlıklarımızı değiştiremiyoruz. Böylece bu kısır döngü sürekli devam ediyor.

Vitamin haplarının mutlaka bir doktor ve diyetisyen kontrolünde kullanılması gerekir. Kişinin kafasına göre ya da eş dost tavsiyesi ile eczanelerden satın alınıp gelişigüzel kullanılan ya da internet sitelerinden sipariş edilen vitaminler vücuda yarardan çok zarar getirebiliyor. Bilinçsiz vitamin kullanımı karaciğer bozukluğundan böbrek rahatsızlıklarına kadar pek çok hastalığa neden olabilir. Örneğin bilinçsizce tüketilen A vitamini karaciğer bozukluğuna, fazla C vitamini böbrek taşına ve mide rahatsızlıklarına, D vitamini intoksikasyona sebep olabiliyor.

Normal, yeterli ve dengeli beslenen bir insan günlük alması gereken vitamin ve mineralin kaç katını alıyor aslında. Böyle beslenen bir bireye özel metabolik bir problemi yoksa takviye vitamin preparatlarına hiç gerek yok. Aslında vücut öyle bir fabrika ki, ihtiyacı kadarını kullanır, böbrekler bunu süzer ve kalanını da anında idrar ve terle atar. Çünkü vitamin depolanmıyor. Ancak aşırı doz alımı vücutta hasarlara sebep olabiliyor. Ama özel durumu olup, hekim uygun görmüşse, örneğin travmalar, ameliyatlar, ağır spor, aşırı yorgunluk, stres, gelişme geriliği, hamilelik, yaşlılık gibi durumlarda kişiye önerilebilir. Ancak onun dışında yeterli ve dengeli beslenen bireye kesinlikle gerek yoktur.

Özellikle halsizlikten şikayet eden insanlar da vitamin haplarına saldırıyorlar. Halsizliğiniz olduğunda ve bu yaşam kalite ve şeklini bozuyorsa acaba bu bir hastalığın belirtisi olabilir mi diye mutlaka bir doktora danışmanız lazım. Halsizliğin tedavisine başlamadan önce neden kaynaklandığını bulmak gerekir. Öncelikle metabolik bir problemden kaynaklanmayan ama halsizlik yapan bazı durumlar olabilir. Örneğin beslenme hatalarında, mevsim geçişlerinde, bazen psikolojik bozukluklarda veya uykusuzluk gibi durumlar da olabilir. Öncelikle halsizliğin nedenini ortaya çıkarmak ve buna göre tedavi uygulamak çok önemli. Kansızlıktan mı kaynaklanıyor, tiroit bezi az mı çalışıyor, yoksa çeşitli şeker metabolizma bozukluklarından mı kaynaklanıyor, bir bağ dokusu hastalığı mı var ya da bir inflamatuvar bir hastalık mı var diye öncelikle bu hastalıkların ortaya çıkarılması gerekir. Çıkan hastalığa göre de tedavisi düzenlenir. Bu durumda kansızlığı olan insanlara kan takviyeleri yapılabilir, tiroit bezi az çalışıyorsa tiroit tedavisi yapıldığı zaman zaten halsizlik düzelir. Eğer psikolojik bir sorunu varsa, metabolik bir sorundan kaynaklanmıyorsa bunun tedavisi yapıldığında gene zaten halsizlik ortadan kalkacaktır. Öncelikle nedenini bulmak gerekir. Neden belirlenmeden avuç avuç vitamin haplarını kullanmak kesinlikle doğru değildir. Çünkü dediğim gibi bazı vitaminlerin fazlası vücutta zehirlenme etkisi yapabilir. Nedene göre tedavi yapılmalıdır. Bu yüzden doktor ve diyetisyenin işbirliği bu noktada çok önemlidir.

Halsizliği olan insanların yaptıkları en büyük yanlışlardan biri de doğru beslenmemektir. Vücudumuz ana yakıt kayağı olarak glikozu yani şekeri kullanır ve biz şekeri vücudumuza karbonhidratlardan alırız. Bazen zayıflama diyetlerinde karbonhidratlar çok kesilir ve direk protein verilerek kişi zayıflatılır. Bu tür diyetlerde evet zayıflama olur ancak vücudun ana yakıt kaynağı olan şeker vücuda verilmediği için halsizlik, yorgunluk, saçlarda dökülme, tırnaklarda kırılma gibi çok farklı metabolik bozukluklar ortaya çıkabilir.

Karbonhidratı vücudumuza mutlaka vermemiz gerekir. Ancak vücudumuza bu karbonhidratı verirken de dikkatli olmalıyız. Çünkü şeker oranı yüksek olan karbonhidratlar - ki biz buna glisemik indeksi yüksek olan karbonhidratlar diyoruz- mesela sofra şekeri, bal, reçel, tatlı, lokum, çikolata gibi yiyecekler, muz, kivi, incir, üzüm, tatlı kavun, tatlı karpuz gibi meyveler ya da patates, mısır, havuç gibi şeker oranı yüksek yiyecekler ya da beyaz un, makarna gibi yiyecekler tek başına tüketildiği zaman halsizliği tetikleyebilir. Özellikle bu tip yiyecekleri çok sık tüketmemekte fayda var. Ancak sık tüketiyorsak da yanına mutlaka süt, yoğurt, ayran gibi protein kaynağı bir besin almalıyız. Bununla birlikte şeker oranı düşük karbonhidratları seçmenin, bulgur, kurubaklagiller, ekşi meyveler gibi besinleri tüketmenin halsizliğe karşı vücut tarafından vereceği yanıt çok daha iyi olur.

Yeterli ve dengeli beslenme her derdin ilacı. Buyüzden önemli bir metabolik probleminiz yoksa doktor ve diyetisyen tavsiyesi dışında dışardan alınan preparatlardan medet ummamak lazım. Bilinçsizce vitamin hapları kullanacaksanız eğer, hiç kullanmayın çok daha iyi. Zaten iyi bir beslenme alışkanlığınız varsa bunlara hiç gerek kalmaz. Türkiye gıda konusunda çok şanslı bir ülke. Bunu çok iyi değerlendirin lütfen.

 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
ramazan bayrami 
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet