Skip Navigation Links

KEL ALİ'NİN BAĞI...

Bölgemizdeki Taş Ocakları, yok olan makilik alan ve çevres

Gazete Köşesi   A+a-

Bölgemizdeki Taş Ocakları, yok olan makilik alan ve çevresel katliam!

Yarıkkaya Mevkiin deki Taş Ocakları, Enerji ve Tabi Bakanlığı’nın izniyle faaliyetine devam ediyor. O bölgedeki makilik alan yok oldu, olmaya da devam ediyor… Kentin girişi ve çıkışındaki çirkin görüntü de ayrı bir olumsuzluk olarak biz İskenderun yaşayanlarını rahatsız eder vaziyettedir.

Küresel ısınma tetikleniyor

Ankara, Hatay Valiliği ve İskenderun Kaymakamlığı ile bölge vekillerimiz çok iyi bilmektedir ki burada işletme ruhsatı alan firmaların işletme ruhsatı Madencilik üzerinedir. Ancak işletmelerimiz burada madencilik yanında Taş Ocağı işletmeciliği de yaparlar. Kısaca işletmecilerimizin kanunlara karşı bir hüllesi söz konusudur. Yani ilçemizde, yöremizde ve ilimizde halen bazı işletmeler Maden Ruhsatı alarak, madenciliğin kısmi teşvik ve ilgi görmesinden yararlanıp, ağırlıklı olarak Taş Ocağı faaliyeti sürdürmektedirler. Yani Taş Ocağı izni alamayacaklarını bilenler, Maden Ruhsatı ile kazançları katlarlarken, bizlere bu işletmelerin, tozu, küresel ısınmayı tetikleyen makilik alanların yok olması, heyelan riski ve daha bir çok zararı ile olumsuzlukları bizlere kalmaktadır…

Konu yargıya taşınırsa

İşte gördünüz Geçtiğimiz günlerde Numune Mahallesi’ndeki Çankaya eteklerindeki kayalaşmış toprak kitlesinin yarattığı toprak kayması yani erozyon başımıza neler açtı. Yakın gelecekte Yarıkkaya Mevkiinde de benzer hadiseler yaşanabilir. Her nedense bu mıntıkada yaratılan çevresel katliam görmezden geliniyor “Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” mantığı güdülüyor. Oysa birileri çıkıp doğa ve çevre yıllardır katlediliyor derse ve bunu yargıya taşırsa, geçmişten bugüne kadar bu işin içinde olan nice atanmış ve seçilmişler bir şekilde tazminata ve diğer cezaiyi müeyyidelere maruz kalabilirler.

Ayrıca çok yakın gelecekte Dünya Çevre Örgütü’nün bu mıntıkada bazı çevre kirliliğine ve doğanın yok edilişine yönelik tepkisel çevre eylemlerine sahip olabiliriz. Üç beş işletme ya da şirket para kazanıyor diye bir kentin geleceği, görünümü, doğası, dağ eteği ve arazisi, denizi, havası ve tarım alanı riske atılamaz, kirletilmeye devam edilemez…

Sadece seyredilir!

Burnumuzun dibinde doğaya ve çevreye verilen zararların hesabı bir gün mutlaka hukuken sorulacaktır. Şu an görevde olan yetkililerimize düşen görev, söz konusu işletmeleri sürekli kontrol altında tutmak, yok olan her metre kare alan için bir başka noktada ya da aynı noktalara yakın yerlerde yeni makilik alanların yaratılmasını talep etmektir. Dünyanın diğer ülkelerinde durum böyledir. Makiliği yok eden yeni makilik alan üretir, ağaç kesen, fidan diker, yeşil alanı yok eden yeni yeşil alanlar açar… Biz de ise makilik alanlar yok olmasına rağmen, dağ delik deşik hale getirildiği halde çevresel felaketi sorgulayan olmaz “Bakanlık izin vermiş” savunması ile doğa ve çevre katliamı deniz seviyesinden sadece seyredilir…

Yarının büyüklerine nasıl hesap vereceğiz?

Geleceğimiz olan yarının büyükleri çocuklarımıza bıkacağımız çevre mirası böyle bir çevre enkazı mı olmalıdır? Yarın büyüyen çocuklar “Neden bu kadar duyarsız ve tepkisiz kaldınız?” derlerse ne diyeceğiz bu yavrulara? Güzel İskenderun’un sivil toplum örgütleri nerededir? Neden bu konuda yürekli, yeterli ve gür bir tepki sesi vermezler? Yerel yönetim neden konuyu Ankara’ya taşıyıp, sürekli gündemde tutmaz? Neden bölge velilerimiz bu konuyu birer soru önergesi ile meclis taşımaz? Neden Meclis kürsülerinde bu konu seslendirilmez? Ve neden bir kanun teklifi ile Maden Yasası’ndaki bu hülle giderilmez? Taş Ocağı İşletmeciliği yapana Taş Ocağı, Maden İşletmeciliği yapana Maden Ruhsatı verilmelidir…

Kel Ali’nin Bağı!...

Her ikisini canı çektiği gibi yapanlara Maden Ruhsatı verilirse ortalık Kel Ali’nin Bağı’na döner! Nitekim Yarıkkaya mevkiinde durum budur. Hem dağ kel olmuştur hem kimin ne yaptığı belli olmadığı için ortada tam bir Kel Ali’nin Bağı durumu vardır… Üzüm yemek istiyorsak, ısrarla üzüm yetiştirmek istemeyen bağcıyı da usulen dövmek gerekir. Tamam, bağcıları fizikken dövmeyelim ama hiç olmazsa çevremizi korumak adına bağcılarımızı biraz uyaralım…
 

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet