TİP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu, Arsuz’da düzenlenen "Halkçı Belediyecilik" panelinde konuştu.
Türkiye İşçi Partisi (TİP), Hatay Arsuz’da "Halkçı Belediyecilik" paneli düzenledi. Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele TİP Genel Başkanı Erkan Baş, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan ve Dersim Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu konuşmacı olarak katıldı.
Gürkan: Halkların Kardeşliği, Yurttaşların Birliğini Sağlayan Bir Yerel Yönetim Anlayışı
Tek adam, tek parti yönetiminin otoriterliğini en gerici siyasi güçlerle ittifak yaparak sürdürdüğünü dile getiren EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, "İktidarın bu yönelimi karşısında biz de halk egemenliğini, gerçek bir demokrasiyi takip etmek istiyoruz ve bunu tartışmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken hangi güçleri birleştireceğiz? Millet İttifakı'nı bizim mahalleden çok saymıyoruz ama CHP'nin bir yanıyla içerdiği o sosyal demokrat kesimleri de saydığımızda oralarda iktidarın Millet İttifakı'nı dağıttığını görüyoruz. Yine Emek ve Özgürlük İttifakı resmen dağılmış durumda değil. Ama bizim de bu dönemde açmazlarımız var, yetersizliklerimiz var. Dolayısıyla bunu hızla gidermemiz gerekiyor” dedi. Bu sürecin ihtiyaçlarına cevap verecek ittifak ya da birleşik gücün, emek ve özgürlük ittifakının birleşimiyle sınırlı olmadığını dile getiren Gürkan, "Emek için, halk için bir belediyecilik anlayışında birleşebileceğimiz bütün güçleri; emek, meslek örgütü, demokratik inisiyatifler, bağımsız inisiyatifler ve yerel inisiyatifler… Bütün bunları birleştirebileceğimiz bir güçle hareket ederek başarabiliriz" diye konuştu.
Merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki ilişkinin demokratik olması gerektiğini dile getiren Gürkan, “Yani sonuçta İller Bankası'na bağlanan, kredilerle Dünya Bankası'na ve emperyalist tekellere bağlanan bir yerel yönetim ilişkisi değil, tam tersine kendi yerel kaynaklarını değerlendirme konusunda demokratik ama aynı zamanda ulusal kaynakları paylaşma ve ulusal kaynakların bir parçası olma konusunda da merkezileşmeyi sağladığımız bir demokratik merkeziyetçiliğe kafa yormamız gerekiyor. Kadınlar, engelliler, gençler, çocuklar için, onların iradesinin egemen olabileceği bir yerel yönetimler anlayışından bahsetmek gerekiyor" dedi.
Ülkedeki ulusal ve inançsal çeşitliliğin, göçle birlikte daha da arttığını dile getiren Gürkan, "Aslında halkların kardeşliğini, halkların dayanışmasını ve yurttaşların birliğini sağlayan bir yerel yönetim anlayışını bizim ortaya koymamız gerekiyor. Genel kaynakların sermaye ya da belediyelerin yandaş müteahhitleri için değerlendirildiği bir sistem değil, halkın ihtiyaçları ve o kentin yurttaşlarının ihtiyaçları için değerlendirildiği bir yerel yönetim üzerine hep birlikte konuşmamız gerekiyor" diye vurguladı.
Halkın kendi kendini yönetmesinin deneyimini kazanması için hangi partiye oy verdiğine bakmadan emekçilerin birliğinin sağlanmasının bir ihtiyaç olduğunu dile getiren Gürkan, "İradesini yansıtabildiğimiz bir yerel yönetim mekanizması üzerine hep birlikte kafa yormamamız gerekiyor. Kuşkusuz bunun araçlarını ortaya koyacağız. Halk meclisi olur, gençlik meclisi olur, kadın meclisleri olur…. Ama illaki halkın seçtiği temsilcilerle bir örgütlenme, halkın kendi kendini yönettiği bir yönetim mekanizmasını oluşturmamız gerekiyor” dedi.
MAÇOĞLU: YAŞAMIN TÜM ALANLARINDA KÖTÜ GİDİŞE DUR DEME İMKANIMIZ VAR
Sosyalist değerlerle belediyecilik yapmanın tek başına sosyalizm getirmeyeceğini ancak halkın örgütlülüğünü sağlayarak sosyalizme hizmet edebileceğini dile getiren Dersim Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu, "Biz bu bilinçle hareket ettik. Üreticinin tamamı kooperatifleştiğinde devasa gücü de görmeye başladık. Tekellerde büyük rahatsızlıklar başladı. Bize tohum desteği vermek isteyen büyük şirketlerden, ürünlerimizi alıp 3 harfli marketlere satmaya çalışan devasa tekellere kadar karşımıza iyilik perisi görünümünde çıktılar. Eninde sonunda bizi bir sömürü aracı olarak görme çabalarını da gördük. Emeğimizi büyük tekellere dayandırmadan büyüyebileceğimizi gördük” diye belirtti. Yerel yönetimlerin para basmak dışında her şeyi yapabileceğini ifade eden Maçoğlu, "Sosyalist programların önümüzdeki süreçte güçlü bir çıkış yapması lazım. Yaşamın tüm alanlarında kötü gidişe dur deyip yavaşlatma imkanımız var” dedi.
"ANCAK ÖRGÜTLÜ HAREKET EDERSEK KURTULABİLİRİZ”
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, da “Hiç kimse sosyalistlerin söylediklerinin yanlış olduğunu söylemiyor. Hiç kimse 'Konut, elektrik, doğal gaz gibi en temel ihtiyaçlar para ile satılıyor, bunlar için ömür boyu çalışıyoruz' dediğimizde itiraz etmiyor. Bütün mesele değişip değişmeyeceğine kilitleniyor. Bir mecburiyet siyasetine takılıyor” dedi.
Haklı ve doğru olanın aynı zamanda güçlenmesi gerektiğini ifade eden Baş, “Bize çizilen paradigmayı, siyaset düzenini değiştirmek istediğimizi en güçlü biçimde ortaya koymamız gerekir. Mahkum olmadığımızı, mecbur olmadığımızı, başka türlüsünün mümkün olduğunu göstermek için bu seçimleri fırsata çevirmeliyiz. Halk bir mahallede, ilçede, ilde örgütlendiğinde orada bir şeyin değişeceğine örnek göstermemiz lazım ki bu ülkede insanlar yeniden vatandaş olduklarını, köle olmadıklarını fark etsinler” diye konuştu.
“Kim bizi kurtaracağını söylüyorsa yalan söylüyor” diyen Baş, "Biz ancak örgütlü hareket edersek, bu ülkeyi, bu mahalleyi kurtarabiliriz. Düzen siyasetini reddeden tüm düzen dışı devrimciler, sosyalistler, ilericiler, yurtseverler, yurttaşlar yan yana gelmeli. Bu iradenin bir parçası olmaktan gurur duyarız. Bundan daha fazlasını beklemiyoruz. Mesele bunu büyütebiliyor muyuz?” dedi.
"Arsuz’da ne yapacağız, nasıl yapacağız?” sorusuna cevap vermek gerektiğini ifade eden Baş, "‘Bir program oluşturduktan sonra bu programı kim taşıyabilecek ona karar verelim. Birlikte tüm bunları yaptıktan sonra seçim sürecinde birlikte mücadele verelim” dedi.