Sekiz kuleli Payas Kalesi, Haçlı seferleri sırasında Cenevizliler tarafından inşa ettirilmiş, Kudüs’e giden hacıların güvenliğini sağlamakla görevli Tapınak Şövalyeleri’nin kontrolü altında hizmet vermiştir. Payas Osmanlı hakimiyetine geçince Cenevizlilerden kalan kalenin temelleri dahi onarılmayacak durumda olması sebebiyle, planına sadık kalınarak yeniden yapılmıştır. Kıbrıs’ın fethinden sonra önemi artan Kale, Osmanlı Devleti için önemli bir üs olmuştur.
Payas Kalesi yapıldığı dönemde Sürre Alaylarını, ticaret kervanlarını ve Payas Limanını koruyan bir karakol ve ileri sefer karargâhı olarak hizmet vermiştir. Kalede, ortasında avlu, avlunun çevresinde alt katlarda depo ve koğuşlar, üst katlarda ise merdivenle çıkılan kule ve burçlar yer alır. Avlu ortasında bir mescit ve kışla yapısı bulunmaktadır. Payas Kalesi, fiziki konum itibariyle külliyenin doğu kanadındaki kervansarayın simetrik olarak dengeleyici unsurudur. Mimar Sinan’ın külliyenin planını kaleyi de hesaba katarak tasarladığı ve kaleyi külliyenin bir parçası gibi değerlendirdiği anlaşılmaktadır.
Payas Kalesi yapıldığı dönemde Sürre Alaylarını, ticaret kervanlarını koruyan bir karakol ve ileri sefer karargâhı olarak hizmet vermiştir. Vatan şairi Namık Kemal sürgüne gönderildiği Kıbrıs’a gitmek üzere bir süreliğine Payas Kalesi'nde tutulmuştur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da karakol ve hapishane olarak kullanılmıştır.
Kaynak : Payas Haber Ajansı