Türkiye’nin Kıyı ve Deniz Alanları 9. Ulusal Kongresi’nin açılış töreni OttomanPalace Otel’de gerçekleştirildi.
Kıyı Alanları Yönetimi Türkiye Milli Komitesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Mustafa Kemal Üniversite işbirliğiyle Kıyı ve Deniz Alanları Ulusal Kongresi’nin 9.cusu, Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz, Antakya Belediyesi Başkanvekili Serdar Güven, Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Hızır Reis Deniz ve diğer protokol üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi.
Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüsnü Salih Güder toplantıda yaptığı konuşmasında, Üniversitelerin asli görevi topluma ait ama toplumdan önce fark edilmesi gereken sorunları görmek, onları işaret etmek ve bu alanda yapılabilecek doğruların neler olduğunu tespit edip ilgili kurumlarla birlikte bu doğruyu yapma yönünde harekete geçmek ve onları da harekete geçirmektir. Doğa bir nedenle başlar ve bir deneyimle bitirir hayatı bizim için ama biz insanlar genellikle deneyle başlar deneyim yardımıyla da deneyim buluruz bu nedenleri bir araya getirerek gittikçe genişleyen bilgi halkamızla da doğayı dolaylı olarak da tekrar insanı korumuş oluruz. Deniz ve kıyıların sunduğu sonsuz doğal zenginlikleri ve kullanım olanaklarının başlıcaları; enerji, ulaşım, turizm, yerleşim, endüstri, tarım, balıkçılık, petrol ve doğalgaz kaynakları ve hayatın kendisidir. Öyleyse hayatın kendisini daha değerli daha anlamlı daha yaşanılabilir kılmak için bizim doğayı, denizi ve kıyıları korumamız gerekiyor. Mustafa Kemal Üniversitesi olarak kıyı alanlarının yönetilmesi, havza ve rezerv yönetimi, doğal alanların veya Amanos Dağları gibi büyük kütlelerin sürdürülebilir kılınması için çeşitli düzeylerde bilimsel araştırmalar, çalışmalar ve topluma yön verici bilimsel bilgi paylaşımlarıyla görevimizi yapma gayreti içerisinde olduklarını belirtti.
Hatay Valisi Mehmet Celalettin Lekesiz ,“Dünya nüfusunun 7 milyara dayanmasıyla, kırsaldan kent merkezlerine doğru baskı eğitimi, gelişmeyi, içme suyunu, sanayiyi, turizmi etkiledi. Yoğun nüfus artışıyla paralel olarak daha fazla verim alma, daha fazla üretme kaygısıyla toprağın aşırı kullanımı, kimyasalların, ilaçların ölçüsüz kullanımı dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de zirai ürünlerin, endüstriyel ürünlere dönüştürülmesi gibi çabaları beraberinde getirdi. 21. yüzyılda artık tüketim toplumu oluştu. Tüketim toplumu pek çok hususu doğrudan etkilediği gibi insanların tüketim kalıbını, alışkanlıklarını ve eğilimlerini de etkiledi. Son 20-25 yılda sadece Asya’da 600 milyon nüfus fakirlik sınıfından orta sınıfa geçti. Bu da beraberinde daha fazla üretim gerekliliğini getirdi. Bizler de ilimizin stratejik, lojistik ve kırsal kalkınma planlarını hep beraber tartışa tartışa olgunlaştırdık ve hayata geçirdik. Bunların yararlarını görüyoruz. Buralarda eksikliğini gördüğüm tek şey maalesef sağlıklı verilere dayanarak sağlıklı bir planlama yapma eksiğimizin olduğudur. Verilerin sağlam olması geleceğimizin sağlam olması açısından çok önemlidir. İlimiz gücü itibariyle Türkiye’nin koşmasına ciddi katkılarda bulunan koşan bir il. Türkiye’nin geliştiğinden daha hızlı gelişiyor. 2000 yılında Türkiye’nin en büyük 500 firması içerisinde 4 firmamız varken bugün 12 firmamız var. 2000 yılında ihracatımız 350 milyon dolarken bugün 2 milyar 150 milyon dolar. İlimizi yönetirken bırakın 50 yıl önceki alışkanlıklarla yönetmeyi 10 yıl önceki alışkanlıklarla yönetmek bile doğru değil. 155 kilometrelik sahilimizde sağlıklı turizm yapılsın, biyoçeşitlilik canlılık mevcutlara ilave olarak artarak devam etsin, çevrebilim ile ekonomi, sanayi ile temizlik, çevre şartları bir arada uyum denge içerisinde geçinsin, tarım sağlıklı yapılsın insanımızda sağlıklı bir ortamda yaşasın istiyorsak bu sadece Samandağ, İskenderun, Erzin sahillerinin temizlenmesiyle olmaz. Bunları ovadan itibaren ele almamız gerek.” dedi. Denizlerin, şehirlerin, içme sularının temiz olması için nehirlerin sadece denize döküldüğü yerlerin değil, doğduğu yerden geçtiği noktaya kadar her yerin bütünleşik olarak temizlenmesi gerek, diyerek konuşmasını noktaladı.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Tersaneler ve Kıyı Yapıları Genel Müdürü Hızırreis Deniz ise, her tesisin ya da şirketin kıyı yapılaşmasında kendi ihtiyacı yerine ülkenin ihtiyacını iyi analiz ederek, gelecek süreç için doğru planlarla, doğru yerde doğru yatırımları yapması gerektiğini söyledi.Kongrenin açılış gününde küresel ısınmanın çevre ve iklim üzerindeki etkileri ve denizlerimizdeki kirlilikle mücadelede işbirliğinin önemi konulu tebliğler sunuldu.
Kongre'nin 2. ve 3. gününde katılımcıların sunumlarını yapmasıyla son buldu.