Skip Navigation Links
Enerjisa-Toroslar

Dr. Lütfi KAŞIKÇI, Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi ile ilgili Konuşma yaptı

MHP Hatay Milletvekili Dr. Lütfi KAŞIKÇI TBMM Genel Kurulunda 314. Sıra Sayılı Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi ile ilgili Konuşma yaptı

Dr. Lütfi KAŞIKÇI, Nükleer Düzenleme Kanun Teklifi ile ilgili Konuşma yaptı

Gündem   A+a-

 Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 314 sıra sayılı Nükleer Düzenleme Kanunu Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
    Sözlerime Hatay'ın kurtuluş meşalesini şerefle taşıyan ve bu ateşi Hataylıların da katılımıyla önce bağımsızlığa daha sonra da ana vatana katılımıyla neticelendiren millî mücadele kahramanı, Hatay'ın ilk ve son Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'i vefatının 42'nci yılında rahmet, minnet ve şükranla andığımı belirterek başlamak istiyorum.
 
    Değerli milletvekilleri, enerjide dışa bağımlı olduğumuzu hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Bu manada her türlü bağımlılık ise Sayın Genel Başkanımızın deyimiyle bağımsızlığın zehridir. Özellikle, elektrik enerjisi üretiminde bu bağımlılığı kaynak çeşitliliğiyle azaltmaya çalışan devletimiz süreç içerisinde ülkemizi çok değerli bir noktaya taşımayı başarmıştır. Elektrik üretiminde neredeyse tamamen dışa bağımlı olduğumuz doğal gaz ve kömürün payı zaman içerisinde azaltılarak yenilenebilir kaynakların oranı ise yukarıya taşınmıştır. Yenilenebilir enerji kaynaklarında ülkemizin bugünkü geldiği aşamanın daha da üstüne çıkacağına inanmaktayız. Tüm bu kaynak çeşitliliği çalışmaları sürerken asıl heyecanla beklediğimiz ise nükleer enerji alanında ülkemizin atacağı adımlardı.
 
    Değerli milletvekilleri, ülkemizde yaklaşık yetmiş yıllık bir geçmişi olan nükleer enerji, bir devlet projesi olarak geçmiş bütün hükûmetlerce desteklenmiştir. İlk defa Atom Enerjisi Komisyonuna Başkanlık eden merhum Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş tarafından dile getirilen nükleer güce sahip olma hedefi, bugün de nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla enerji kazanımlarımıza dâhil etme çalışmalarıyla devam etmektedir.
 
    Milliyetçi Hareket Partisi, Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş döneminde, bilim insanlarıyla birlikte nükleer enerji konulu toplantılar ve seminerler düzenlemiş; 1996 yılında, Ülkü Ocakları dergisi, nükleer enerjiyi özel dosya konusu yaparak ele almıştır. Bugün de Milliyetçi Hareket Partisi, merhum Başbuğ'umuzun gösterdiği istikamette, Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey'in liderliğinde, Türkiye'nin nükleer enerji sahibi olması kararlarını parti programına almış ve 2023 yılına doğru hızla ilerlerken şu sözlerle hedeflerini ortaya koymuştur: "Nükleer enerji üretim teknolojisine sahip olmak öncelikli hedeflerimiz içinde olup enerji arz güvenliğinin sağlanması için nükleer santraller kurulacaktır. Diğer taraftan, ülkemizin, bilim ve teknolojinin her kademesinde kullanılabilecek ileri teknolojileri kapsayan hassas nükleer teknolojiye sahip olması sağlanacaktır."
 
    Değerli milletvekilleri, bugün ülkemizin ilk nükleer güç santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali, 4 ünitesi de inşa hâlinde olan dünyanın en büyük nükleer güç santrali şantiyesidir. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde kurulmakta olan 4 reaktörün tamamı faaliyete geçtiğinde, Türkiye'nin toplam enerji ihtiyacının yüzde 10'unu tek başına karşılayacaktır. Bunun yanı sıra, gerek Sinop gerekse Trakya'da 2 yeni nükleer güç santrali kurmaya yönelik çalışmalar da devam etmekte, yakın zamanda bu hususta somut ilerlemeler olmasını beklemekteyiz.
 
    Dünya genelinde iklim değişikliği tartışmalarının sürdüğü şu dönemde iklim değişikliğine etkileri minimum düzeyde olan, sahip oldukları güvenlik sistemleriyle doğal radyasyonun sadece yüzde 1'i kadar etkiye sahip olan nükleer santrallerin güvenli ve emniyetli şekilde işletilmelerini sağlamakta en önemli rol, hiç kuşkusuz ki nükleer düzenleyici kurumlara düşmektedir.
 
 
 
    Nükleer güç santralleri başta olmak üzere, nükleer tesisler, AR-GE, tarım, sağlık alanındaki radyasyon uygulamaları gibi nükleer enerjiyle ilgili ülkemizde yürütülen tüm faaliyetler için taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yükümlülüklerimizi yerine getirerek kabul görmüş nükleer güvenlik ve nükleer emniyet prensiplerini temel alan idari ve hukuki düzenlemeleri yapmak durumundayız.
    Değerli milletvekilleri, teklifte, ülkemizin statüsüne taraf olduğu Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından oluşturulan ve uluslararası terminolojide "güvenlik, emniyet ve nükleer güvence" kavramları özel olarak tanımlanmış ve kapsamları bir bir belirlenmiştir.
    Yine bu teklifte, nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerin Nükleer Düzenleme Kurumuna bildirimde bulunulmadan veya Nükleer Düzenleme Kurumundan yetki alınmadan yürütülemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda, Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından bahse konu faaliyetlerinin yürütülmesine yönelik olarak verilecek yetki kalemleri yine bir bir belirlenmiştir. Nükleer enerji ve iyonlaştırıcı radyasyona ilişkin faaliyetlerini yürütenlerin Nükleer Düzenleme Kurumu tarafından denetleneceği de yine ayrıca düzenleme içerisindedir.
    Hazırlanan kanun teklifiyle, radyoaktif atıklara ve kullanılmış yakıtlara ilişkin hükümler de ihdas edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti egemenlik alanı dışında yürütülen, bir faaliyet sırasında ortaya çıkmış olan radyoaktif atıkların Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisine sokulması yasaklanmıştır. Radyoaktif atık yönetimine ve işletmeden çıkartmaya ilişkin kurulacak özel hesaplar, bu hesaplara yapılacak katkı payı ödemelerinin nasıl belirleneceği, bu hesaplardan yapılacak katkı payı ödemelerinin neler olduğu, hesapların gelirleri ve işleyişine ilişkin hususlar da kanun teklifi marifetiyle düzenlenen konular arasında yer almaktadır.
    Değerli milletvekilleri, yine bu teklifte, tarafı olduğumuz Nükleer Enerji Sahasında Hukuki Mesuliyete Dair Sözleşme'nin 2004 Protokolü'yle gelen değişikliklere paralel olarak nükleer enerji alanında hukuki sorumluluk rejimine ilişkin düzenlemelere de ayrıca yer verilmiştir. Nükleer santral işletenin, nükleer tesisinde ya da nükleer maddelerin taşınması esnasında meydana gelen bir nükleer hadiseden kaynaklanan zararlardan kendisinin, personelinin ve tesisle ilgili teknoloji mal ve hizmet sağlayanların herhangi bir kusurunun olup olmadığına bakılmaksızın ve münhasıran sorumlu olacağı esas miktarı ve zaman açısından belirli sınırlar dâhilinde yine kabul edilmiştir. Sorumluluğun sigorta veya diğer mali güvencelerle teminat altına alınması zorunluluğu da ayrıca bu teklifte getirilmiştir.
    Yine bu teklifte, ülkemizin iç hukukunda bir kanun hükmünde olan Paris Sözleşmesi'nin ve 2004 Protokolü'nün kurduğu hukuki sorumluluk rejimindeki norm ve ilkelere bütünüyle sadık kalınmış, Paris Sözleşmesi'nin iç hukukta düzenleme bakımından takdir yetkisi bıraktığı ise kamu yararı gözetilmiştir.
    Teklifte, sigorta yapılmadan nükleer risk taşıyan faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin önüne geçilmesi amacıyla, işletenin Paris Sözleşmesi rejiminin bir diğer prensibi olan zorunlu finans güvence ilkesi kapsamındaki işletenin yükümlülükleri de ayrıca düzenlenmiştir. Böylelikle nükleer zarara neden olabilecek faaliyetler daha yürütülmeye başlamadan önce, risklerin nükleer tesis işletenler tarafından parasal teminat altına alınması hedeflenmiştir.
    Bir nükleer hadiseden doğan nükleer zararın veya tazminatının miktarlarının belirlenmesi ve işletenin sorumlu olduğu toplam tutarın zarar görenler arasında adilane ve ivedi bir şekilde paylaştırılması hususunda, nükleer zararın tespiti ve tazminatının belirli bir öncelik sıralamasına göre paylaştırılmasıyla ilgili sürecin belirlenmesi için Nükleer Zarar Tespit Komisyonu kurulması ve bu Komisyonun işleyişine ilişkin hususlar da ayrıca bu teklif içerisinde yine düzenlenmiştir.
    Paris Sözleşmesi kapsamındaki bir diğer önemli ilke olan münhasır yargılama yetkisi ilkesi doğrultusunda hangi hâllerde Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkili olduğu, Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkili olduğu hâllerde Ankara mahkemelerinin kesin yetkili mahkeme olacağı da ayrıca düzenlenmiştir.
    Yine, bu teklifte çok önemli gördüğümüz bir husus da çalışanların, halkın, çevrenin ve gelecek nesillerin iyonlaştırıcı radyasyonun zararlı etkilerinden korunmasının sağlanması amacıyla nükleer tesis, radyasyon tesisi veya radyoaktif atık tesisini yetkisiz işletmek, radyasyon uygulamalarını yetkisiz yürütmek, nükleer maddeyi radyoaktif kaynağı veya radyoaktif atığı sahipsiz kalacak şekilde terk etmek gibi fiiller suç olarak tanımlanmış ve etkin caydırıcı özelliği olan cezalar öngörülmüştür.
 
    Değerli milletvekilleri, Akkuyu Nükleer Santral sahasında ülkemizin 2023 yılı hedeflerini gerçekleştirmek, uluslararası anlaşmalar kapsamında yükümlülüklerimizi yerine getirmek, iptal edilen 702 sayılı KHK ve uluslararası anlaşma uyarınca iç hukukta düzenleme yapmamız gereken nükleer enerji alanında hukuki sorumluluk konularında boşluk oluşmasını önlemek için kanun teklifinin yasalaşması gerekliliği hususunu da tekrardan sizlerle paylaşmak istiyorum.
    Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin milletimiz için hayırlı ve başarılı olmasını diliyor, Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
 
 
 
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş