Skip Navigation Links

ABD, Türkiye ile Suriye’yi karşı karşıya getirmek istiyor

Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, birkaç hafta önce Türkiye’ye geldiğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından reddedilmişti

ABD, Türkiye ile Suriye’yi karşı karşıya getirmek istiyor

Gündem   A+a-

 Prof. Yuva:
ABD, Türkiye ile Suriye’yi karşı karşıya getirmek istiyor
 
Röportaj: Diken Com Tr MİNEZ BAYÜLGEN
ABD Başkanı Donald Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton, birkaç hafta önce Türkiye’ye geldiğinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından reddedilmişti.
Geçen hafta Ankara’ya gelen Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham ise Erdoğan ile kapsamlı bir görüşme yaptı. Hatta ikili piyanist Fazıl Say’ın konserine dahi birlikte gitti.
 
Graham ile Erdoğan’ın görüşmelerinin odağındaysa Suriye meselesi vardı.
Görüşmelerde Suriye’ye dair neler görüşüldü, hangi sözler alınıp verildi, Fırat’ın doğusunda sırada ne var?
Diken Com Tr’den Minez Bayülgen, tüm bunları ve daha fazlasını 22 yıldır Suriye’de yaşayan, Şam Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Mehmet Yuva’ya sordu.
‘Graham, Türkiye’ye ‘iyi polis’ olarak geldi’
Cumhuriyetçi senatör Lindsey Graham Türkiye’ye geldi ve “YPG, PKK’nın siyasi koludur. Tampon bölge Türkiye’nin güvenliği için kurulacak” dedi. ABD’nin politikasında neden birden bire Türkiye’ye yanaşan bir değişiklik oldu sizce?
ABD politikasında aslında bir değişiklik yok. Bu görüşme ve söylemler Türkiye’nin, Fırat’ın doğusu ve batısıyla ilgili ısrarından kaynaklanıyor. ABD, Büyük Ortadoğu Projesi’nde (BOP) amaç edindiği o hedeflerden hala vazgeçmiş değil.
ABD’nin hedefleri neydi?
 
İsrail’in güvenliği; 2010’da Suriye’de keşfedilen çok zengin doğalgaz yatakları ve bu kaynakların başka ülkeler tarafından kontrol edilme arzusu. Ayrıca aynı günlerde İsrail de Akdeniz’deki ilk doğalgaz keşfini gerçekleştirmişti.
İsrail açısından doğalgaz keşfi ve Suriye savaşı arasında nasıl bir bağ var ki?
Bakın, 2010’a kadar doğalgazını Mısır’dan ithal eden İsrail artık Mısır’a doğalgaz satmaya başladı. Avrupa pazarına da gaz satmaya hazır bir altyapı inşa etti. İç savaş yaşanmasaydı, Suriye’deki zengin doğalgaz yatakları İsrail’inki ile rekabet ediyor olacaktı. O tarihte Türkiye ve Suriye ilişkileri de çok iyiydi. Suriye doğalgazı hem iç pazarına girecek, hem de buradan dünyaya açılacaktı.
 
Yani savaşın kökeninde Suriye’deki doğalgaz keşfini baltalamak mı vardı?
Evet. İsrail doğalgazı rakipsiz olmalıydı. Türkiye’nin de bu doğalgazdan yararlanmaması ve ekonomisine katkı yapmaması lazımdı. Bu yüzden muhakkak Suriye’nin mezhep ve etnik savaşlarla parçalanması gerekiyordu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton ile görüşmeyi reddetmişti. Peki, Graham’ı niye kabul etti?
ABD, kötü polis senaryosuyla istediğini alamadı ve hala Türkiye ile ilişkiyi nasıl sürdürebiliriz konusu üzerine tartışıyor. Beri yandan Türkiye de Zeytin Dalı ve Fırat Kalkanı operasyonlarıyla ABD’ye mesaj verdi.
Bu operasyonlarla nasıl bir mesaj verildi?
ABD’ye“Oyununu çözdüm. Bana BOP için verdiğin sözleri yerine getirmedin, bana sağlayacağın imtiyazlardan vazgeçtin, ben de sana Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarıyla cevap veriyorum” dedi.
Bu operasyonlar Türkiye’ye fayda sağladı mı sizce?
Türkiye’nin eli güçlendi. ABD’de birçok kesim rahatsızlık duydu. Şu anda Trump ve Graham’in sahaya çıkmasının altında da bu var. Ya bu işi Türkiye ile birlikte yapacaklar ya da Türkiye’yi tamamen kaybedecekler.
‘ABD, Suriye’de kalmaya devam edecek’
Graham için ‘iyi polis’ diyorsunuz. Özetle Graham, Türkiye’ye hangi sözleri verdi?
Graham dedi ki, “Senin güvenlik kaygılarını gidermeye hazırım. 20 millik tampon bölge kurmana da karşı çıkmam. Ancak Fırat’ın doğusunda YPG’ye verdiğim imkanları ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerde bulunma. YPG’me dokunma. YPG içinde seni rahatsız edecek yapılar varsa ben bunları tasfiye ederim.”
Graham, ABD’nin daha önce de bölgeden yavaş yavaş çekileceğini söylemişti. “Yavaş yavaş çekileceğiz” demek aslında çekilmemek anlamına mı geliyor?
 
“Bana uygun düştüğü oranda çekileceğim” anlamına geliyor. ABD hala bölgede duruyor. Çok önemli başka şeyler olmadığı sürece de Suriye’de kalmaya devam edecek.
Sizce ABD’nin Türkiye ile ilgili planı ne?
ABD’nin kafasındaki proje, Türkiye’yi Suriye toprağı içinde tutmak. Böylece ileriki dönemlerde Türkiye’yi Suriye devleti ile karşı karşıya getirecek. Tabii ABD, YPG için arzu ettiği o siyasi ve askeri özerk yapıyı inşa etmek ve onu korumak istiyor. Pek çok plan devrede.
‘ABD, YPG’den vazgeçmez’
Hangi planlar bunlar?
ABD, Türkiye’yi ne tamamen Rusya ve İran’a kaptırmayı ne de Türkiye’ye sağladığı imtiyazlardan ötürü YPG’yi kaybetmeyi istiyor.“YPG’yi nasıl korurum, onun olacağı bölgelerdeki doğalgaz ve petrol yataklarını nasıl kontrol eder, bu esnada da Rusya ile de görüşürüm? A ve B planları işe yaramaz da çekilmek zorunda kalırsam, bölgedeki en etkin güç Rusya’dan ne kopartır, hangi ekonomik kazanımları sağlarım?” gibi pek çok planı var.
Neticede ABD Suriye’deki varlığını YPG üzerinden sürdürmeye devam edecek mi?
Evet. Türkiye “Biz ABD’den bağımsız hareket etmiyoruz. Tüm politikalarımızı onlara uygun yapıyoruz”da dese ABD, YPG’den vazgeçmeyecek.
Neden?
Türkiye, ABD siyaseti için ‘güvenilmez’, ‘her an raydan çıkabilecek’, ‘adeta freni patlamış bir kamyon’ niteliğinde. O yüzden ya ‘terbiye edecekler’ ya da bir müddet Türkiye’nin çıkarlarına uygun hareket edecekler.
‘Türkiye, Suriye meselesinde Menderes döneminin bir benzerini yaşıyor’
Sonra ne olacak?
ABD’nin başını ağrıttığı için Türkiye’nin ‘bu kötülüğünü’ kesinlikle unutmayacaklar. Türkiye şu an 1956-1960 arası Adnan Menderes döneminin bir benzerini yaşıyor. Geçmişi hatırlayalım, Menderes’i de en nihayetinde iktidardan eden bir önemli husus da Suriye meselesidir.
 
Graham “YPG’yi Obama silahlandırıldı. Bu da Türkiye için bir kabus yarattı” dedi. Trump bu durumu onaylamadıysa neden sürdürdü?
Varsayalım ki Graham, Trump ile konuştu. Trump da çıktı ve “YPG terör örgütüdür, onlara silah vermemiz hataydı. Bu silahları gerekirse zorla geri alacağız ve TSK ile birlikte IŞİD’e karşı savaşacağız” dedi. Sizce bunu yaptığı taktirde ABD’nin güvenilirliği kalır mıydı!
Trump, ABD askerini hemen çekeceğini söylemişti. Türkiye’ye gönderdiği elçisiyse ABD askeri hemen çekilirse Suriye’de daha büyük bir savaş çıkar” diyor. Bu sözlere bakılırsa savaş kiminle kimin arasında olacak?
Graham özetle Türkiye’nin tamamen ABD’nin pozisyonuna gelmesi, onun zihniyetindeki güvenli bölge konseptine uygun davranmasını istiyor. Bir yandan da aba altından sopa gösteriyor.
Nasıl?
Şöyle: “YPG güvenli bölgeye karşı çıkıyor ve sana bir karış dahi vermek istemiyor. Buna rağmen güvenli bölge fikrini zor kopardım. Bak, ben YPG’yi zor tutuyorum. Onlara saldırırsan TSK ve YPG karşı karşıya kalır.”
Rus Ordusu da YPG ile ortak devriye atıyor. Bu ne anlama geliyor peki?
YPG, ABD’ye “Bana kazık atarsan ben de seni yüzüstü bırakır, Rusya’ya yanaşırım” diyor. YPG kendi zaviyesinden gerekli güvenlik önlemlerini alıyor.
Sizce tampon bölge nasıl olacak?
Bu konuda ABD’nin bir çekincesi var. Türkiye tampon bölgeye Özgür Suriye Ordusu’nu (ÖSO) kaydıracak. ÖSO üzerinden operasyonlarını yapacak. Kontrol edeceği bölgelere de YPG’nin kovduğu Arap, Türkmen ve Süryanileri tekrar yerleştirecek. Belki de tıpkı Afrin’de olduğu gibi yine bölge dışından Arap aşiretlerini taşıyacak.
Türkiye “IŞİD ile mücadele edeceğim diyor” ama IŞİD kilometrelerce uzakta. Türkiye’nin o bölgelere girmesi, kiminle savaşması anlamına geliyor?
Türkiye’nin IŞİD’le mücadele etmesi için önce YPG’nin ona yol vermesi, sonra da ABD’nin çok zengin doğalgaz ve petrol yataklarının bulunduğu Fırat’ın doğusu ve batısındaki bölgelere TSK’nın girmesine izin vermesi gerekiyor. Yani bu şu anlama gelir: IŞİD’in olduğu yerleri TSK dolduracak ve zengin kaynakları da kontrol edecek.
 
Yani giremez mi diyorsunuz?
Varsayalım ki TSK bu kadar derine indi. Bu, hem askeri hem de lojistik anlamda büyük güvenlik sorunları yaratır. Ayrıca Fırat Kalkanı’nda gördük… 33 günde ancak bazı köylere girebildik ve çok büyük kayıplar verdik. Türkiye’nin yapması gereken Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde meşru olan Şam hükümeti ile yeniden ilişki kurmasıdır.
Türkiye, Rusya ve İran üzerinden dolaylı olarak Suriye ile görüşmüyor mu?
Bu yaklaşım Türkiye’ye uzun vadede zarar verir. Zira ne Moskova ne de Tahran bilinenin aksine Şam üzerinde mutlak vasi değil. Ayrıca bu dolaylı iletişim Şam’ın, Rusya ve İran’a muhtaç kalmasına da neden olur.
Az önce Türkiye’nin, IŞİD ile mücadele edebilmesinin ne kadar zor olduğunu anlattınız. O halde IŞİD’le mücadele için ABD’ye neden söz veriliyor?
ABD “Benim buradaki varlığımın tek nedeni IŞİD ile savaşmak. Ben bu işi yaparken, sen de bana destek ol” diyor. Türkiye de hazır olduğunu söylüyor. Suriye ve Rusya da IŞİD’e karşı mücadele ediyor. Ancak Suriye ordusu ne zaman IŞİD’e karşı bir operasyon gerçekleştirse, ‘yanlışlıkla’ ABD tarafından vuruluyor. ABD’nin amacı, IŞİD ile savaşma bahanesiyle Türkiye’yi çetrefilli tablonun içine çekmek…
 
İsrail’in, kendi güvenliği için Ortadoğu’daki diğer ülkeleri parçalamak istediği iddia edilir. Irak ve Suriye’den sonra sıranın Türkiye’ye geldiğini söyleyenler dahi var. Siz nasıl bakıyorsunuz?
İsrail, bölgedeki sorunları kendi çıkarları için gayet iyi kullanıyor. Bir yandan çevresindeki bazı ülkeleri tanzim ediyor, bir yandan da ABD, AB gibi güçlü müttefiklerini harekete geçiriyor. Bu uğurdan uluslararası bankaları, sanayileri de kullanıyor. Ancak günün sonunda evinizde istikrar varsa size bir şey yapamaz.
İstikrar yoksa ne olur?
İç istikrar ve ekonomik bağımsızlığınız yoksa, ekonomi ve sanayinizi yabancı sermaye kontrol ediyorsa, başka devletlerin zaten size müdahale etmesine gerek kalmamış demektir. Bugün özelleştirme adı altında savunma sanayinizin omurgası olan Sakarya’daki tank palet fabrikasını veriyorsanız, yerli ve milli güvenliğinizi de şahıslara teslim ediyorsunuz demektir. Ekonomik sorunlarınızı çözemezsiniz Suriye örneğinde olduğu gibi toplumsal bir patlama ve siyasi kriz oraya çıkar.
Suriye örneği üzerinden biraz açar mısınız?
Suriye’de ciddi bir ekonomik zenginlik vardı ama bu zenginlik toplumun her kesimine yansıtılamadı. Yoksulluk çoktu. Siyasi krizin patlak verdiği, terör örgütlerinin yuvalandığı yerler fakir mahallelerdi. Bir ülkenin ekonomik zenginliği geniş kesimlerce paylaşılmadığında, siyasi ve toplumsal krizin önüne geçemiyorsunuz. Sonunda da İsrail ve ABD gibi yabancı devletler mevcut olan bu toplumsal krizi etnik ve mezhepsel kavgalara dönüştürebiliyor. Kısaca, İsrail’i suçlamak yerine ona bu fırsatı veren nizamı, toplumsal ekonomik sistemi düzeltmeliyiz.
Esad ve Kürtler hangi bağlamda anlaşacaklar?
Esad, Suriyeli Kürtlere federasyon, bağımsızlık veya özerklik gibi yapıların hiçbirini vermeyecek. Suriye etnik ve mezhepsel yapıda bir devlet anlayışını kabul etmeyecek. ABD, Rusya ya da Türkiye’nin hazırlayacağı taslaklar Suriye’de kabul görmez. Zira 2017’de Rusya, Kürtlere ve Süryanilere bir takım hakların verilmesini öngören bir anayasa taslağı hazırlamıştı ancak Suriye yönetimi bunu kabul etmemişti.
Esad yönetiminin Kürtlerle orta yol bulma imkanı yok mu?
Suriye’nin kültürüne, siyasetine edebiyatına yön veren ideoloji Arap milliyetçiliğidir. Şam, Arap dünyasının kalbidir. Arap milli davasına en büyük katkıyı yapan ideolog ve filozofların merkezinden söz ediyoruz.
Yani?
Suriye Arap Cumhuriyeti’nin yeniden inşasına katkı sunacak herkesin hak ve hukukunu korumaya yönelik adımlar atılacaktır. Bölgesel yönetimlerde özgür seçimler yapılması gerekiyorsa yapılacaktır. Tanıdığım Suriye bunda ısrar edecektir. Ancak geleceği bilemeyiz. Yeni koşul ve mecburiyetlerin tercihlere üstün gelebileceğini de unutmayalım.
 
 
 
 
 
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
ramazan bayrami 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet