Ekonominin Sancılarını ve Mutluluklarını Bozdoğan’la Konuştuk..
Yıllarca İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu ve Meclis Üyelği, İskenderun Organize Sanayi Bölgesi Başkanlığı ve Elektrik Mühendisleri Odası yöneticiliği yapan Elektrik Mühendisi Bülent Bozdoğan, kritik bir süreçten geçen Türkiye ekonomisinin bölgemiz sanayisine etkilerini konuştuk.
Yatırımlarla hızla gelişen bölge ekonomisinin 2010 yılını değerlendiren Bozdoğan, yakın geleceğe ilişkin öngörüsünü de kamuoyuyla paylaştı.
Daha önce 8. Gün Haber’de yayınladığımız ve büyük ses getiren Elektrik Mühendisi Bülent Bozdoğan röportajımızın teknik nedenlerden dolayı yayından kalkmış olması hepimizi üzmüştür. Tüm okuyucularımızdan ve Sayın Bülent Bozdoğan’dan elimizde olmayan teknik nedenlerden dolayı yaşanan olumsuzluktan dolayı özür diliyor, çok önemli görüşlerin yer aldığı röportajı yeniden yayına koymayı görev biliyoruz.
8. Gün Haber: Bölgemizde ekonominin kalbinde çeşitli görevlerde bulundunuz. 2010 yılı nasıl geçti değerlendirir misiniz?
Bülent Bozdoğan: 2011 yılına krizli bir ortamda girdik, 2010 yılı içerisinde çeşitli demeçlerde aldık.
Atlattık, atlatıyoruz gibi sonuçlarla teselli oldukta denebilir. Krizin ilk başladığı gibi bir yıl geçirmedik ama krizi de tam atlatmış ülke pozisyonun da değiliz. Bölgemiz açısından pek vurmayacağını düşünüyorduk çünkü yatırım bölgesiyiz. Hatta o yıllar OSB başkanı olarak görev yaptığımızda, kriz döneminin yatırım dönemi olduğunu vurgulayıp bu dönemde yatırımcının yatırım yapması, fabrikasının tadilatını yapması gibi demeçlerimiz olmuştu. Bunlar gerçekleşti gerçektin bölgemizde bir hareketlilik vardı ama küçük esnaf olarak hiç memnun bir yapımız yok. Ülke açısından krizin atlatıldığı büyümenin yüzde sekizlerde olduğu söyleniyor. Enflasyonun üçlerde dörtlerde kalacağı söyleniyor ama ekonominin düzelmesi toplumun refah seviyesinin yükselmesine paralel olarak düşünürsek, bunun halka yansıması, insanların memnun olacağı yada olmamasını belirlemesi açısından çok önemli yani. Enflasyon var yüzde 3, insanlar yüzde üçlük bir değer kaybına uğradı. Bir yandan da övünüyorsunuz yüzde sekiz yüzde dokuz büyüdük diye.
8. Gün Haber: Kriz Döneminde sanayicilerimiz, yatırımcılarımız kriz yönetimi açısından değerlendirecek olursak başarılı oldular mı?
Bülent Bozdoğan: Başarının tarifine göre yaklaşmak gerekir. Bu konuda kendi imkanlarıyla yatırımını yapanlar kriz dönemin iyi değerlendirdiler. İmkanı varsa tabi imkanı yoksa zaten, yeni açılmış bir tesisse işi çok zordur. Kriz öncesi yatırımını yapmıştı, tam çalışmaya başlayacağı dönemde kriz başladığı için, tesisini elinden çıkartan kişilerde var. Bu dönemi yatırımla iyi değerlendirenler var bunlara başarılı diyebiliriz.
8. Gün Haber: İskenderun’dan Osmaniye’ye uzanan dev bir sanayi hinterlandından bahsediliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bülent Bozdoğan: Benim konuya yaklaşımım ekonominin büyümesi, dev bir sanayi hinterlandı içine olmak, mutlaka ekonomi olarak büyümeyi getiriyor diye bir rakamı ben belirleyemiyorum. Büyüme sadece sanayiyle değil, tarımsal büyüme de mümkün, bölgede ki belli oranda ki tarım alanlarını yok ederek. Sadece sanayi büyümesine yönlendiğimizde, bugün dev bir Cin’i de karşımızda düşündüğümüzde. Yalnızca sanayi büyümesin şartlanarak yatırımlar yapmayı devam ettirirsek, ileride bize büyük sorunlar yaratabileceğini düşünüyorum. Geçmişte de engellemeye çalıştığımız, Organize Sanayi Bölgesini Sarıserki beldesine doğru getirme gibi bir fikrimiz vardı. Hatta 2003 yılında benim öne sürdüğüm Sarıseki beldesini kaldırma fikrim vardı. O dönemde Sarıseki halkından çok tepki toplamıştım. Bütün hedefim hava kirliliğine neden olan bu kirli sanayiyi kapalı bir alanda tutabilmekti. Osmani’ye ye kadar yayılmasını sağlamak değildi. Biz burada hiç önemli olmayan bir bölgeyi kurtarmış olduk, bataklık gibi bir bölgeyi kurtardık ama o zaman ki dönemimizde bir gazeteye manşet olmuştuk. “Bataklığı kurtardık ama narenciye bahçelerini kurtaramadık” diye. Narenciye bahçeleri söküldü ve yine sanayi tesislerine dönüştürüldü, sanayi tesisleri mutlaka ekonomik bir değerdir ama narenciye ve tarımında bir ekonomik değer olduğunu kabul ederek, dengeli hareket etmek lazım. Sanayiden kazanacağız derken, soluduğumuz havayı kirletmemek lazım. Gıdamızın getirisi olan tarımıda yok etmemek lazım. Bu manada diyorum bölgemizde ki ekonomik gelişmenin dengesini sağlamak gerek. Ekonomik gelişmemi değil mi olayını kazandığımızın yanında kaybettiklerimizi de düşerek değerlendirmemiz lazım.
8. Gün Haber: 2002 yılında Sarıseki beldesinin kaldırılarak, sanayi alanına dönüştürülmesi yönünde ki fikrinizi ortaya attınız. Bu yılda ve geçtiğimiz yıllarda sıkça gündeme gelen sadece Sarıseki değil Azganlık ve Karayılan beldelerinin de kaldırılması ve sanayiye katılması yönünde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın çalışması olduğu iddia edildi. Ortaya attığınız bu fikrin kabul gördüğü anlamı taşıyor mu?
Bülent Bozdoğan: Bunu bende duyum olarak alıyorum. 1/100000 ölçekli şehir planlamaları bölgesel planlamalar yapılırken, oraların sanayi bölgesi olarak işaretlendiğini ama bakın aradan sekiz yıl geçmiş. Sekiz yıl içerisinde de neler olduğunu göz önüne alırsak, yazık ettiğimiz bir çok şey var. Demin ki değindiğim narenciye bahçeleri kesildikten sonra, bu bölge tekrardan sanayiye dönüştüğünde bunun bir esprisi kalmamış olur. O yıllarda sanayiye dönüştürülüp, Osmaniye’ye kurulan kirli sanayi sektöründe ki fabrikalar, Dörtyol’un oralara kurulan fabrikalar, bir çoğu bu bölgeden toprak istiyordu, arazi istiyordu, onlara verilseydi. Oralarda ki narenciye bahçeleri kesilmeseydi. Bu yüzde yüz karlılık olarak görülecekti. Narenciye bahçeleri kesildikten sonra tekrardan buralarda sanayi bölgesi açarak belki gereğinden fazla bir yatırıma dönüştürülmüş olmak ne kadar karlı? Bunu ben yine toplumun değerlerine bırakıyorum. Bence geç kalınmış bir karar, beklide çok karlı olmayacak.