Osman Tufan; “İşsizlik Sigortasındaki Düzenleme Geç Kalınmış Bir Uygulama”

Payas ve Cevdesi Haddeciler ve Sanayiciler Derneği Başkanı Osman Tufan, AKP Hükümetinin işsizlik sigortasında yaptığı düzenlemelerin geç kalınmış bir düzenleme olduğunu belirterek; “İşsizlik sigortası ödenen pirimler üzerinden yapılan bir geri ödeme olduğu için hükümetin bunu vatandaşlara bir lütufmuş gibi sunması kabul edilebilir bir şey değil” dedi. İşsizlik sigortasının, çalışma istek ve yeteneğinde olmasına rağmen, kendi isteği dışında işsiz kalan kişiye uğradığı gelir kaybının belli bir kısmını yine belli bir süre için telafi eden prime dayalı bir program olduğunu belirten Payas Sanayici ve İş Adamları Dernek Başkanı Osman Tufan; “Genel anlamda işsizlik sigortası, bir iş ya da işyerinde çalışırken, çalışma istek ve yeteneğinde olmasına karşın kendi istek ve kusuru dışında işini kaybeden işçilere bir yandan yeni bir iş bulunmasına gayret edilirken, diğer taraftan da bunların işsiz kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybını kısmen de olsa karşılayarak, kendisinin ve ailesinin zor duruma düşmesini önlemek amacıyla belli süre ve ölçüde ödemeyi kapsayan sigortacılık tekniği ile faaliyet gösteren devlet tarafından kurulmuş bir sigorta koludur.
Günümüzde 68 ülkede işsizlik sigortası veya benzeri bir program uygulanmaktadır. Bu ülkelerin içinde çoğu gelişmiş ülkenin yanı sıra, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ekonomik ve siyasi değişimler yaşayan Doğu Avrupa ve Orta-Asya ülkeleri de vardır. Latin Amerika ve Afrika ülkelerinde de, dar kapsamlıda olsa, uygulamalar söz konusudur. Türkiye ise bu manada ancak Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin biraz üstünde yer alabilmektedir.” dedi.
Payas Sanayici ve İş Adamları Dernek Başkanı Osman Tufan, işsizlik sigortasının sosyal güvenlik konusu olan risklerden sayıldığını da belirttiği açıklamasında; “Bununla birlikte işsizlik sigortasının gelişimi ve amaçları çok daha geniş boyutlara taşınmak mecburiyetindedir. Bu anlamda AKP hükümeti, sigortanın tarihsel gelişimini ve dayanak noktalarını tespit etme ve bu tespitlerin uluslararası normlarını belirlemeye özen göstermelidir. Bunun yanında, diğer bir tartışma konusu olan kıdem tazminatı ödemeleri de, hukuksal boyutu irdelenmeden, kapsama dahil edilmiştir. İşsizlik sigortası geniş boyutlarıyla ele alınması gereken bir konudur. Çıkış noktası doğru tespit edildiği takdirde, uygulanması yönünde önemli dayanak noktaları elde edilebilmektedir. Bu noktaların vurgulanması, yapılacak tartışmalar açısından da önem taşımaktadır.”dedi. Sanayinin yeniden yapılana bilmesinin ön koşulunun sigorta ödeneklerinin toplam harcama kalemleri içerisindeki payının düşürülmesine bağlı olduğunu da ifade eden Başkan Tufan; “Nihayet, işsizlik sigortasının en yaygın amaçlarından biri de sanayinin yeniden yapılanmasını sağlamaktır. İşsizliğin sektörlere getireceği mali portre, sigorta programı sayesinde bir ölçüde de olsa giderilmelidir. Böylece sanayinin yeniden yapılanması düşük bir maliyetle sağlanmış olacaktır. Birçok gelişmiş ekonomilerde sigorta ödenekleri, toplam harcamaların düşük bir kısmını oluşturmaktadır. Bu harcamalar genel olarak toplam işsizlik oranının yükselmesiyle birlikte artmaktadır. Bununla birlikte, ödenek tutarları düşük olmasına rağmen, işsizlik sigortasının yerine getirdiği işlevler önem taşımaktadır. İşsizlik sigortası ödemeleri; hem gelir hem de harcama düzeyinin dengeli bir şekilde sürdürülebilmesi bakımından etkili olan bir uygulamadır. Ekonominin canlı ve istihdam düzeyinin yüksek olduğu dönemlerde, sigorta için ilgili kuruluşa ödenen fonların düzeyi yüksektir. Herhangi bir işte çalışan kişi sayısı genişleme dönemlerinde artma gösterir dolayısıyla istihdam düzeyi de artar. Bu durum, emek faktörünün değerlendirilmesine ve sağladığı ücret düzeyinin yükselmesine neden olabilir. Söz konusu koşullarda sigorta için ödenen primler tutar itibariyle artma gösterirken, sigorta kuruluşunun işsizlik ödemelerinin düzeyi düşüktür. Başka bir deyişle, genişleme dönemlerinde, işsizlik sigortasından yararlanma hakkına sahip kişiler sigorta kuruluşuna fon aktarmakta, satın alma güçlerinin bir bölümünü devrederek, prim ödemesi kadar, tüketimlerini ya da tasarruflarını kısmaktadırlar.
Daralma dönemlerinde veya sigortalanmış işsiz durumuna düştüklerinde, genellikle belirli bir süre boyunca, işsizlik aylığı almaya hak kazanmaktadırlar. Bu uygulama, söz konusu kişilerin öncekiyle tamamen aynı düzeyde olmasa dahi, tüketim kalıplarını sürdürmelerine fırsat vermektedir. Sosyal güvenliğin sağlanabilmesi için sosyal risklerin doğuracağı bu gelir kayıpları ve gider artışlarının karşılanması zorunludur. Bu olumsuz durumların yalnız kişi için olumsuz sonuçlar yaratmakla kalmayacağı, toplum için de birçok sakıncalar doğuracağı açıktır. Öyleyse sözü edilen risklerin karşılanması yalnız kişinin değil, toplumun da yararınadır.” açıklamasında bulundu.