Skip Navigation Links

Özel Eğitim Kurumları Halen Krizde

İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası meclis üyesi ve aynı zamanda İkem Koleji Genel Müdürü Levent Hakkı Yılmaz İTSO meclis toplasında yaptığı konuşmada,

Ekonomi   A+a-


İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası meclis üyesi ve aynı zamanda İkem Koleji Genel Müdürü Levent Hakkı Yılmaz İTSO meclis toplasında yaptığı konuşmada, Özel Öğretim Kurumlarının temel sorunları ve çözüm önerileri üzerine sektörel bakışlarına vurgu yaparken.
Krizin etkilerinden çıkış yolu aradıklarını belirtti.
Levent Hakkı Yılmaz yaptığı konuşmada “Yeni eğitim yılı için kayıtların başladığı şu günlerde Özel Öğretim Kurumları hala krizden çıkış yolu aramakta. Enflasyon oranında fiyat arttırarak mevcut öğrenci sayısını korumaya çalışarak dertlerine çare olur umuduyla Milli eğitim, çalışma ve Maliye Bakanlarıyla görüşme yapmakta. Özel Öğretim Kurumlarının beklentisi açık: Otomotiv, beyaz eşya ve İnternet sektöründe Özel Tüketim Vergisi (ÖTV); Konut, mobilya, bilgi teknolojileri, makine gibi sektörlerde ise Katma Değer Vergisi (KDV) indirimi yapan devletin özel öğretime de destek vermesi.

2001’deki ekonomik kriz, özel öğretim kurumlarında yüzde 16 küçülmeye sebep olmuştur. Eğer önlem alınmazsa, dünyayı saran şimdiki kriz özel öğretim kurumlarında daha büyük sıkıntılara sebep olacak. Bu küçülme sektörde binlerce işsiz çıkaracağı gibi devlet kurumlarına çok sayıda öğrenci dönüşüyle hem devletin öğretmen istihdamını arttırmasına hem de derslik açığının artmasına sebep olacaktır.
Yüzde 2’ler seviyesindeki özel okullaşma oranıyla dünyanın en devletçi ülkelerinden bile geri kalan Türkiye’deki özel öğretim kurumları devletten destek beklemektedir. Türkiye’de şuan anaokulları ile birlikte…

Türkiye özel okullar birliği derneği başkanı Cem Gülan, bu noktada bir konuya dikkat çekiyor: “Özel öğretim kurumlarının bu kadar öğrenciyi okutmadığını ve bu kadar personeli istihdam etmediğini düşünün. Bu çocukları devlet okutacak ve bu insanlar iş arayacaktı. Yani devletin sırtına bu kadar daha yük binecekti. Özel öğretim kurumları binlerce kişiye iş vererek ve devletin okutmakta yükümlü olduğu öğrencilere zemin hazırlayarak devletin sırtından önemli orandaki yükü almaktadır.

Devletin üstlenmesi gereken yükü paylaşan özel okullar şu an kapasitesinin yüzde 55’i ile çalışıyor. Yani 750 bin civarında öğrenciyi okutabilecek fiziki imkânları olmasına rağmen yarısıyla yetinmek zorunda kalıyorlar. Gelirlerinden yarısından fazlasını devlete aktaran, geri kalanını ise personel giderlerine harcamak zorunda kalan sektör, gelişmiş ülkelerdeki destekleri talep etmiyor.

Kriz, özel okul ve dershaneleri zor durumda bırakmanın ötesinde birçoğunu kapanma noktasına getirdi. Sektör temsilcileri, 400 dershanenin kapanma başvurusu yaptığını, bu rakamın sene sonuna kadar artacağını konuşuyor. Okulların ise bu noktada daha hassas olduğu vurgulanıyor. Türkiye özel okullar birliği derneği başkanı Cem Gülan, “Aramızda çoğunlukla eğitime gönül vermiş insanlar var. Yani tüccar yok. Kimse bu işten bol para kazanalım hevesinde değil. Bu sebeple eğitimden taviz vermektense okulu kapatmayı yeğleyecek çok sayıda insan var. Biz öğretmen sayısını azaltamayız, eğitimde uyguladığımız sosyal etkinliklerden tasarruf yapamayız. Nereden kısacaksınız.?En fazla öğretmene ödenen ücretten. O zaman eğitimin kalitesi kalır mı? Zaten sektörümüzde 50-100 okul hariç, kar eden okul yok. Çoğu dişinden tırnağından arttırarak bu işi yapıyor.

Tüm özel öğretim kurumları derneği (töder) başkanı ve Bahçeşehir Üniversitesi’nin sahibi Enver Yücel ise kriz dışında bir takım yapısal zaafların da sektörde bazı kurumları zor durumda bıraktığını söylüyor. Özel öğretim kurumlarının sadece kar peşinde koşan ve devletin zaafından yararlanan kurumlar olduğu gibi bir ön yargının oluştuğuna dikkat çeken töder başkanı Yücel, krizi şöyle özetliyor:“Özel öğretim kurumlarının sorunlarını; kötü yönetilme, bilimsel bir işletme olarak görülmeme ve uluslar arası finans krizinin yol açtığı konjonktürsel sorunlar olarak üç gruba ayırabiliriz. Öğretmen maaşları, vergi ve sigorta giderleri, özel öğretim kurumlarının en büyük gider kalemini oluşturmaktadır.

Bu konuda verimliliğe dayalı bir strateji özel öğretim kurumlarını ekonomik bakımdan rahatlatacaktır. Özel öğretim kurumlar da kamusal hizmet yapan kurumlardır ve devletin yükünü almaktadır. Devlet, kamu kurumlarına gösterdiği kolaylıkları özel öğretim kurumlarına da göstermektedir. Bu her şeyden önce hakkaniyet ilkesinin bir sonucudur.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 25-25 Nisan 2009 da özel öğretim kurumlarının sıkıntılarını dile getiren bir rapor hazırladı. “Özel öğretim sektörü ekonomik krizlere karşı duyarlı bir sektördür. Bu duyarlılıktan, sektörde istihdam edilmiş 100 bini aşkın personel doğrudan etkilenmektedir. Sektörün verdiği hizmetlerin kamuda alternatifleri olduğu da dikkate alındığında bu duyarlılık daha da artabilir niteliktedir.” Denilen raporda krizin etkilerinin azaltılması için çeşitli çözüm önerileri dile getiriliyor.

TOBB Türkiye eğitim meclisi başkanı Necdet Doğanata, dünyanın her tarafında devletin yükünü alan kurumlara sahip çıkıldığını hatırlatıyor: “maalesef Türkiye’de bir zihniyet var, özel öğretim kurumlarına ön yargıyla bakıyor. Ben kırk yılı aşkın süredir bu sektörün içindeyim. Bakanlar gelip geçiyor, herkes bu sektörün faydasından bahsediyor ama uygulamada sorunları bir türlü aşamıyoruz. Bir zihniyet yapılanması Türkiye’de özel kurumlara ön yargılı bakıyor ve gelişmesini engelliyor. Bugün komünist ülkelerde bile bu yapı kalmadı; ancak bugünkü yapısı itibarıyla Türkiye dünyadaki tek komünist ülke diyebiliriz.

Bundan birkaç sene önce özel okullarda fakir ve başarılı çocukların okuması, çocuğunu özel okullara gönderen veliye devletin mali destekte bulunması amacıyla bir kanun değişikliği yapıldığına dikkat çeken Doğanata, “Bakın bugün her alanda başarılı on çocuktan yedisi özel okullarda okuyor. Kaliteli eğitim verdiği için veliler çocuklarını buralarda okutmak istiyor. Dünyanın her tarafında devletin yükünü aldığı için bu kurumlara destek verilir; ancak bizde böyle bir kanun değişikliği oldu, kıyamet koptu. Eşitliğe aykırı falan dediler; fakat bu doğru değil. Maalesef Türkiye’de jakoben bir asilzade grubu var, bir zihniyet yapılanması var ve bunlar halkın çocuklarının iyi okullarda okumasını istemiyor.

Özel öğretim kurumları derneği (Öz-Öğret-Der) başkanı Hüseyin Durmaz da psikolojik ön yargıya dikkat çekiyor. Durmaz, özel okulların okullaşma oranında yüzde 1’lik artışın bile onbinlerce kişiye iş imkânı sağlayacağını, devletin bütçesinden okul ve derslik yapımı için her yıl ayrılan milyarlarca liranın başka hizmetler için kullanılacağını söylüyor: “Bugün özel okullar, 750 bin öğrenci okutabilecekken yarısını okutabiliyor. Yani özel okullarda 13 bin 500 derslik boş duruyor. Bugün bir dersliğin maliyetinin 300 bin lira olduğunu düşünürseniz toplamda 4 milyar TL.’lik yatırım boş duruyor. Devlet bu imkânı değerlendirse kendi bütçesini de hafifletmiş olur.”dedi.

Özel öğretim sektöründe sadece özel okullar yok. Dershaneler, kurslar, yabancı dil ve sürücü kurslar da bu sektörün önemli paydaşları arasında. Töder başkanı Enver Yücel, devletin dershanelere karşı da ön yargılı olduğunu düşünüyor: “Milli Eğitim Bakanlığı son yıllarda ülkemizde özel öğretimin geliştirilmesi konusunda çok yapıcı çalışmalar üstlendi.
Ancak özellikle dershaneler üzerinde kamu görevlilerinin ön yargılı tutumları var. Dershaneler ülkemizin her bölgesinde hizmet vererek, öğrencilerin iyi okullara girebilmesi konusunda fırsat ve imkan eşitliği sağlamakta. Bu toplumsal sistemde işlevi olmayan hiçbir kurum onlarca yıl ayakta kalamaz. Oysa dershaneler onlarca yıldır gelişerek ve çoğalarak ayakta kaldılar. Bu konuda daha hakkaniyetli bir politikanın izlenmesi gerekmektedir. Özel öğretim kurumlar sadece kar peşinde koşan, zengin çocukların okuduğu kurumlar değildir. Öğrencilerimizin çoğunluğunu eğitimin değerini bilen orta gelirli ailelerin çocukları oluşturmaktadır. Bu ailelere devlet destek olması gerekirken, bu konuda yeterli çaba ne yazık ki harcanmamaktadır. Devlet özel öğretim kurumlarını kendi okullarında daha çok fazla sıkı denetlemektedir. Bu anlamda özel öğretim kurumları da kamu hizmeti yapan kurumlardır. Ama nedense özel öğretim kurumlarının bu işlevi çoğu zaman göz ardı edilmektedir.”

Özel öğretim kurumlarının talep ve sıkıntılarını dile getiren çok sayıda sivil toplum kuruluşu vardır.Tobb eğitim meclisi, Türkiye özel okullar birliği, özel öğretim kurumları derneği (Töder), güven dershane sahipleri derneği (Güvender), özel dershaneler birliği (Öz-öğret-der) gibi kuruluşlar bunlardan bazıları. Geçtiğimiz günlerde bir araya gelerek milli eğitim, maliye ile çalışma ve sosyal güvenlik bakanlarına ortak bir rapor sunan kurumların tamamı özetle bir noktada birleşiyor devlet desteği şart” diyen Yılmaz, bazı ülkelerde özel öğretim kurumlarına sağlanan imkânları açıklarken, bu ülkelerin özel eğitim kurumlarına verdiği destekleri tek tek saydı. Yılmaz, Özel Eğitim Kurumlarının İstek ve Beklentilerini maddeler halinde belirterek konuşmasını tamamladı.

 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet