Skip Navigation Links

Durmamak Lazım , Durunca Düşersiniz

İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Halil Şahin Türkiye'nin son ekonomik verileri değerlendirdi.

Ekonomi   A+a-

İskenderun Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Halil Şahin Türkiye’nin son ekonomik verileri değerlendirdi. Değerlendirmesinde dış ticaretin %33’e kadar yükselmesi, ihracatın da %7 oranlık artışla kaldığını söylerken.


Türkiye’nin yeniden ithalat cenneti olmasına vurgu yapan Şahin sözlerine şöyle devam etti.
“ 2009 yılının son çeyreğinden itibaren ekonomide ve sanayi üretiminde toparlanma süreci başlamıştır. Büyümenin öncü göstergeleri sayabileceğiz sanayi üretimi, şirket kuruluşları, yurtiçi siparişler, KDV-ÖTV tahsilâtı, elektrik kullanımı ve ihracatta son dönemde ciddi artışlar vardır. Öte yandan senet protestoları ile ödenmeyen çeklerin hacminde ciddi bir gerileme göze çarpmaktadır.

Olumsuz gelişme ise dış ticaret alanında, ithalatın ihracattan çok daha hızlı artmasıdır. İlk 3 ayda ise dış ticaret alnında artış % 33’e ulaşırken, ihracat artışı % 7 de kalmıştır. Bunun sonucu cari açık 5 katına çıkmıştır. Türkiye yeniden ithalat cenneti olmaktadır bu durum ara mal üreticileri olmak üzere sanayimizin geneli için tehdittir.

TUİK verilerine göre Mart ayında işsizlik oranı 13,7 ye, işsiz sayısı da 3,4 milyona düştü. Tarımda işsizlik % 16,1, genç nüfusta işsizlik % 24,6 oldu

Gelirde ciddi artışlar görülmektedir. Bu da ekonomik toparlanmanın bir göstergesidir. Harcamalar kontrol altında tutulmaktadır.

Bütçe bu ay 5,81 milyar TL fazla verdi. Faiz dışı fazla 5 ayda 7,8 milyar TL oldu.5. aydaki gelirlerdeki artış % 19, giderlerdeki artış ise % 5,3 olmuştur.

Bu sene Ocak-Mart döneminde geçen yılın dönemine göre bankalardan kredi kullananlar % 40 artmıştır.

Tarım sektörümüzse küresel krize ve ülkemiz ekonomisinin 2009 yılında % 4,7 küçülmesine rağmen % 3,3 oranında büyüyerek krizin boyutunun sınırlı kalmasının sağlamıştır. Tarımsal üretim 2009 yılında yaklaşık 76 milyar TL ye yükselmiştir. İhracatın geneli 2008 e göre % 23 azalırken, tarımdaki ihracat rakamı korunmuş ve tarımsal ürün ihracatımız 2009 da 9,2 milyar dolara ulaşmıştır.

2009 yılında tahıl üretimi bir önceki yıla göre % 15, meyve üretimi % 6 artmıştır. Sebze üretimi ise % 2 azalmıştır. Toplam tahıl ürünlerinde yurtiçi talebi karşılama derecesi % 93 iken , yağlı tohumlarda bu oran ancak % 40 seviyesindedir. Soyada ise % 3 tür.

Dünya nüfusu devamlı arttığı için gıdaya olan ihtiyaç önümüzdeki yıllarda büyümeye devam edecek. Bu yüzden tüm dünyada tarıma ve gıdaya yapılan yatırımlar atmaktadır. Tarım ve hayvancılık giderek daha kazançlı bir iş alanı olacaktır. Dolayısıyla ülkemizin de bu alana daha fazla yönelmesini sağlamamız gerekiyor.

Makro göstergeler yılın ilk çeyreğindeki büyüme oranının çift haneli olacağını, 2010 yılının tamamındaki büyümesinin ise % 6 ya ulaşabileceğini işaret etmektedir. Olumlu gidişatın bir dizi yapısal düzenleme ile kuvvetlendirilmesi mümkündür.

Piyasa denetim ve gözetim sistemi kurulmadan ithalat üzerindeki TSE denetimin kaldırılması haksız rekabet ile kalitesiz ve sağlıksız ürünlerin kullanılmasına yol açmaktadır. Piyasa denetim ve gözetim sisteminin daha etkin bir biçimde çalışması sağlanmalıdır. Standart dışı ithalata karşı alınan önlemler arttırılmalıdır.

Belli sayının üzerinde işçi çalıştıran ve sermayesi belirlenmiş limitlerin üzerindeki işyerlerinde çeşitli meslek gruplarından kişilerin istihdam edilmesi şartı getirilmiştir, ayrıca bu kişilere verilecek ücretin alt sınırı belirlenmiştir. Bu tür zorunlu istihdam uygulamaları firmalarımızın büyümelerini kısıtlamaktadır.

Kamu alımlarında yerli üretimi % 15 fiyat avantajı uygulanması kararı alınmasına rağmen, bu karar konusunda uygulamaya geçilmemiştir. Hatta bazı kamu kurumlarının satın alma şartnamelerinde ‘’ ithal mal ‘’ ibareleri bile yer almaktadır. Söz konusu mevzuat kesinlik içerecek şekilde yenilenmeli ve kamu kurumlarının bu mevzuatı uygulamaları yakından takip edilmelidir.

Krizden daha az etkilenen ülke pazarlarına girişi kolaylaştırmak üzere ihracat sigortası sistemi yeniden yapılandırılmadır. 2010 yılı sonuna kadar, ihracatçılarımızı yurt dışı taşımacılık maliyetlerinin karşılanması için destek sağlanmalıdır. Uzak yol navlun primi uygulaması başlatılmalıdır.

Akaryakıt üzerindeki ağır vergi yükünden dolayı yurt içi taşımacılığın maliye çok yüksektir.
Enerji fiyatları üzerindeki yüksek vergilemeden vazgeçilmeli, TRT payı tamamen kaldırılmalıdır. Son dönemdeki demir yolu taşımacılığını geliştirmeye yönelik faaliyetler olumludur ve sürdürülmelidir.

Yıllardır TBMM nin gündeminde bekleyen yeni ticaret kanunu, borçlar kanunu, hukuk mahkemeleri kanunu ve perakende sektörü kanunu bir an önce yasalaştırılmalıdır. Söz konusu yasaların zamanında çıkmaması şirketlerimizin yeni küresel rekabet şartlarına uyumu geciktirmekte ve rekabet gücümüzü azaltmaktadır.

Mesleki cazip hale getirilerek, sanayimiz için gerekli yetişmiş insan gücünün temini sağlanmalıdır. Hızla artmakta olan orta yaş işsizlikle mücadele için, mesleksiz kalan yetişkinleri meslek sahibi yapacak eğitim programları hazırlanmalıdır.

İşletmelerin vergi ve sosyal güvenlik prim borçları yeniden yapılandırılmalı. Vergi ve sosyal güvenlik primlerindeki yüksek gecikme faizleri daha makul ve ödenebilir seviyelere çekilmelidir.

AR-GE teşviklerinin son yıllarda arttırılması ve genişletilmesi olumlu sonuçlar vermiştir, bunlardan kobilerin daha fazla faydalanabilmesinin sağlamak üzere mevzuatın değiştirilmesinde fayda vardır.

Sağlıklı bir kentleşme ve çevre dostu sanayileşme için, şehirlerin içinde faaliyet gösteren sanayi tesislerinin OSB’lere taşınması teşvik edilmelidir.

Et ve Balık kurumuna yeni bir misyon verilerek müdahale ve düzenleme kurumu haline dönüştürülmeli. Bu kapsamda, üretimi ve tüketimi dengeleyecek istikrarlı bir fiyat politikası oluşturulmalı. Mera kanunu yeniden güncellenmeli ve meraların besicilik yapmak isteyen yatırımcıya açılması sağlanmalıdır.

Gördüğünüz gibi daha yapılacak çok iş var. Durmamak lazım, Durunca düşersiniz; o kadar hızlı bir dünyanın içinde yaşıyoruz. Türkiye’nin gündemi bir türlü ekonomiye dönmüyor. Hukuk sistemine dönüyor; dış politikaya, iç politikaya dönüyor; ekonomiye dönmüyor.

2010 yılı eğer etkin bir şekilde değerlendirilirse, bütüncül ekonomik politikalar ortaya konursa; olumlu bir yıla dönebilir. Ben umutluyum. Ama yapılması gerekenler var.

Türkiye’nin 2023 yılında millet olarak koyduğu hedefe; yani ilk on büyük ekonomiden biri olma hedefine ulaşmak istiyorsa, kavgayı, gürültüyü bir tarafa bırakarak kendi sorunlarımızı aşmaya odaklanmalıyız.

Ekonomik olarak güçlü bir Türkiye dünya sorunlarına çok daha etkili çözümler getirir. Teknoloji üretemezsiniz, ihracat yapamazsanız; o zaman dış politikada etkiniz sözde kalır” diyerek. Güçlü bir Türkiye istiyoruz, sözü yerde kalmayan bir ülke istiyoruz bunu içinde ne yapılması gerektiğini ısrarla anlatıyoruz. Anlatmaya da devam edeceğiz. Sözleriyle konuşmasını bitirdi.
 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet