Skip Navigation Links

ADALET BAKANLIĞINA MEKTUP

Eğitim İş Kolunda yetkili sendika olan Türk Eğitim Sen Hatay 2 Nolu Şube Sekreteri ve Dörtyol Temsilcilik Başkanı Yaşar Gürakan Adalet Bakanlığına Kar

Dünya   A+a-

Eğitim İş Kolunda yetkili sendika olan Türk Eğitim Sen Hatay 2 Nolu Şube Sekreteri ve Dörtyol Temsilcilik Başkanı Yaşar Gürakan Adalet Bakanlığına Kars Digor Savcısının aldığı kararla ilgili bir mektup göndererek bilgi talep etti.
Türk Eğitim Sen Hatay 2 Nolu Şube Sekreteri ve Dörtyol Temsilcilik Başkanı Yaşar Gürakan imzasıyla gönderilen mektupta; “Kars İli Digor İlçesi Savcısı sayın Ömer Tütüncü, Digor İlçesinde Demokratik Toplum Partisinin Şubat 2009 tarihinde Seçim Bürosu açılışında Parti yöneticilerinin Kürtçe yaptıkları seçim konuşmaları sonrasında, haklarındaki; 298/58 ve 2820/81 sayılı kanunlara muhalefet etme şikayeti sonrasında verdiği kararda, yazılı ve görsel basında yer aldığı şekliyle şöyle demiştir; Savcı Tütüncü, hazırladığı karar metninde, 298 sayılı kanunun 58. maddesi ile 2820 sayılı kanunun 81. maddesinin, siyasi partilerin faaliyetlerinde "Türkçeden başka dil kullanımını yasakladığını" hatırlatarak, şu görüşleri dile getirdi: "Her ne kadar her iki kanun içeriğinde Türkçe'den başka dil ve yazı kullanılması yasaklanmış ise de, 01/01/ 2009 tarihinden itibaren Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu'nun 6. kanalında TRT Şeş adı altında Kürtçe diliyle yayın hayatına başlandığı, medya organlarında da görün-düğü üzere devletin üst düzey noktasında bulunan yönetici ve bürokratların dahi, Kürt ırkına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile görüşmeleri sırasında Kürtçe diliyle hitap ettikleri gerçeği karşısında, artık bu iki kanunda Türkçeden başka dil kullanılması yasaktır hükmünü taşıyan maddelerin hükümsüz kaldığı ve uygulama olanağının bulunmadığının kabulü gerekir. Şüpheliler hakkında kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi." Sayın Savcı bu kararıyla, 298 ve 2820 sayılı Kanunlara muhalefet etmekte ve bu kanunların işlerliğini kaybettiğini söylemektedir. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Meclisin koyduğu bir kanunu ancak meclis uygulama dışı bırakabilir. Cumhuriyet savcılarının görevi Meclisin koyduğu kanunları uygulamak değil midir? Kanunlarda suç sayılan bir fiili devlet büyüklerinin işliyor olması o fiili suç olmaktan çıkarır mı? Kanunlar önünde herkes eşit değil midir? İlgili kanunlarda Türkçe Dışında bir dil ile konuşmak değil, siyasi propaganda yapmak fiili suç olarak kabul edilmişken devlet büyüklerinin vatandaşlarla birkaç kelime konuşması ile vatandaşlara siyasi propaganda yapılması aynı şey midir? Sayın savcı yine kararında ”Kürt ırkına mensup Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları” tanımlamasını kullanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ırk esasını göre değil Vatandaşlık esasına göre tanımlamıştır. Türkiye Cumhuriyetine Vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi hiçbir ayırıma tutmadan eşit vatandaşlar olarak kabul etmiştir. Sayın savcı neye dayanarak Türkiye Cumhuriyetinin bir kısım vatandaşlarını Kürt Irkı diye tanımlamaktadır? Ülkemizde, Kürtçe konuşan vatandaşlarımız Kürt ırkını mensup diye tanımlanacaksa, Türkçe, Arapça, Zazaca, Çerkezce, Rumca, Lazca, hem Kürtçe hem Türkçe hem de Arapça konuşan vatandaşlarımız hangi ırka mensup olarak tanımlanacaktır? Yukarıda belirtilen hususlar konusunda Sayın Savcımızın kararının Bakanlığımızca incelenmesini ve konu hakkında tarafıma bilgi verilmesini, Saygılarımla arz ederim.” denildi.


 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet