Skip Navigation Links

Bu Enstitü Arap Halklarının Geçmişine Işık Tutacak..

Türkiye’nin ilk Arap halkları araştırma merkezi olmayı planlayan, ulusal, bölgesel ve uluslararası arenada kültürel, siyasal

Bu Enstitü Arap Halklarının Geçmişine Işık Tutacak..

Gündem   A+a-

ve tarihsel alanlar başta olmak üzere; özellikle Arap halkları ile ilgili çalışmalar yaparak saygın enstitüler, araştırma merkezleri arasında yer almayı hedefleyen Ortadoğu Arap Halkları Araştırma Enstitüsü açılış programı düzenledi.

Açılış programına Samandağ Belediye Başkanı Mithat NEHIR, gazeteci Hasan SIVRI, Suriyeli araştırmacı Dr. Şadi AHMAD, Lübnanlı yazar Radwan RIZK ile sendika ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı.

Onursal başkanlığını Prof. Dr. İskender SAYEK'in, başkanlığını Selim MATKAP'ın yapmış olduğu enstitünün yönetim kurulunu Şule CAN, Tülay HATİMOĞULLARI, Abdulmesih HURİGİL, İbrahim SAYMAN, Yusuf BERKYÜREK ve TARIK CEYHAN oluşturuyor.

Açılış konuşmasını yapan Dr. Selim MATKAP "Bu topraklar kadim halklara, medeniyetlere, kültürlere ev sahipliği yapmış ama daha önemlisi tüm bunların yeşerip büyümesi için de su vermiş, ekmek vermiş, korumuş kollamış. Ortadoğu ve Anadolu’da yaşayan halklar bilirler ki, bilmeliler ki, kendi varlıkları ancak diğer halkların varlığıyla mümkündür. Farklının olmadığı bir yerde aynının hiçbir anlamı olmuyor. Kısacası canlar, Kürt yoksa Türk’ün, Ermeni yoksa Arap’ın, Hristyan yoksa Müslüman’ın, Alevi yoksa Sünni’nin ne anlamı var? Bizler beraberken güzel bu dünya ama herkes kendi gibi olduğunda mümkün tüm bu ortak yaşam imkanı. Evrensel değerler hiç kimsenin, hiçbir uygarlığın tekelinde değildir. Yerküre artık hepimizin yurdu, bilgi ve görgü hepimizin malıdır. Artık ne mutlu ki, insanlık sınırların göreliği ve yapaylığının farkında. Ne var ki, dünyaya egemen iktidarlar bunu teslim etmekten henüz uzak. Tek bir dünya, sınır tanımayan bir yurttaşlığın yolu hala uzun ve çileli, ama kesinlikle bir rüya değil…

Türkiye tarihine baktığınız zaman dostlar, Araplar adeta paraşütle gelmiş gibi dururlar. Sanırsınız ki, rüzgâr bu halkı süpüre süpüre buraya kadar getirmiş. Hakikat ise bunun böyle olmadığı şeklindedir. Derin bir tarihi olan Türkiye Araplarının yasadıkları coğrafya anavatanlarıdır. Tüm Ortadoğu Arapları ile de sağlam bağları bulunmaktadır. Ne yazık ki resmi tarih bize kendimizi tanımamamız için tüm bağlarımızdan kopararak bize olamayan bir hikaye anlatır. Bizi köklerimizden koparmaya çalışır. Bize yer verir ama yurtsuz bırakır. Bize ilhak dönemini gerçek yüzüyle hiç anlatmaz. Acılarımızı, öfkelerimizi anlatmaz da sadece yalanlar üzerine kurulu bir masa başı öykü anlatır. Bize Hatay Devleti’ni kuran insanları anlatır da, Cemil Hayek’i, Zeki Arsuzi’yi anlatmaz.

​Bugün topraklarımız kan ağlıyor. Yangın yeri vatanımız. Ve vatan derken ben sadece sınırın bu tarafını kastetmiyorum. Türkiye ile Ortadoğu’nun arasına çekilmiş olan sınırlar, insanların arasına bir sınır çekebilir mi sandınız. Siz bu sınırları çekince Erbil’le, Musul’la, Haseke’yle, Kobani’yle, Deyr-Ez Zor’la, Tel Abyad’la, Halep’le, Lazkiye’yle Hakkâri’nin, Urfa’nın, Antep’in, Hatay’ın, Samandağ’ın, Defne’nin, Vakıflı’nın, Affan’ın, Harbiye’nin arasına engel konabilir mi sandınız? Bu sınırların konamayacağını ne yazık ki size kanımızla canımızla, Halil Aksakal’ımızla anlatmaya çalışıyoruz. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Vatanımızda akan kanın önemli nedenlerinden biri de rejim ithalatçısı hükümetin dış politikası. Herkese, her halka ayar vermeye çalışan bu dış politika, insanlığın, kültürlerin ve dinlerin kökeni bu coğrafyada karşılık bulamayacaktır. Ortadoğu halkları bu dış politikaya dersini vermiştir ve verecektir. Ortadoğu’daki her türlü barış girişimi, ancak yeni bir dış politika ve sınır güvenliği ile mümkündür. Bunun sağlanmadığı her türlü girişim savaşa ve katliama destek vermektir.

​Buradan dostlarım ne kanamak, ne de birbirimizi kanatmak, yaralarımızı deşmek gibi bir derdimiz var. Ancak hakikat arayışı hem kendimizi daha iyi tanımak, hem de başkalarıyla daha sağlıklı zeminlerde tanışmak amacıyladır. Bizler gerçek bir ortak yaşam kuracaksak eğer, kendimizi iyi tanımalı ve doğru şekilde tanıtmanın yollarını bulmalıyız. Ortadoğu Arap Halkları Araştırma Enstitüsü bu serüvenin adıdır. Herkesle ve her türlü katkıyla yürüyelim isteriz. Bunun uzun erimli bir yolculuk olduğu hepinizin/hepimizin malumu" dedi.

Enstitünün onursal Başkanlığı'nı yapan Prof. Dr. İskender SAYEK yaptığı konuşmada "yaklaşık 7-8 ay önce proje oluşturulmaya başlandığında heyecanlandığını, enstitünün Arap halklarının tarihine ve ortak geçmişine ışık olacağını belirtti.

Samandağ Belediye Başkanı Mithat NEHİR konuşmasında "enstitünün Arap halklarının unutulan dilini, kültürünü ve tarihini yeniden canlandıracağına inandığını belirterek, enstitüye destek olacaklarının vurgusunu yaptı.

Açılış programında söz alan yabancı konuklar "devletlerin çizdiği sınırların halkların ayıramayacağı, ayrı ülkelerde yaşasalar da, Arap halklarının tarihsel ve kültürel bağlarının bozulamayacağına işaret ettiler.

Enstitünün çalışma alanlarını ve çalışma şeklini bir sunu ile anlatan yönetim kurulu üyesi akademisyen Şule CAN, hazırlanacak analiz, araştırma ve belgelere enstitünün yayın organı da olan ve Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak hizmet verecek "www.arapenstitu.com" adresinden ulaşılabileceğini söyledi.

Arapça müzik dinletisinden sonra Bülent KAPLAN'ın “Ortak mekanlar, ortak zamanlar” konulu fotoğraf sergisi ve kokteyl ile program sona erdi.

 

 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet