Skip Navigation Links

İsdemir de Mutlu Son İşçi Benim Hakkımı Türk Metal Savunur Dedi!

İskenderun’da İsdemir işçisine seslendiği konuşmasında Türk Metal’in yetkili sendika olacak üye sayısını fazlasıyla aştığını müjdeleyen

İsdemir de Mutlu Son İşçi Benim Hakkımı Türk Metal Savunur Dedi!Web
TV

Gündem   A+a-

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Türk Metal’in  ilkelerini sıralarken anlamlı konuştu ve “Amacımız, bağcıyı dövmek değil. Amacımız, üzüm yemek. Bizim ilkemiz: Üretmek, kazanmak ve kazandırmaktır. Biz, hakkımızı ararken, alınterimizin, emeğimizin pazarlığını yaparken, aynı geminin, Türkiye gemisinin yolcuları olduğumuzu unutmayız.” Derken de, sadece işçi haklarıyla değil, üretimden yana, ülke menfaatlerinden yana taraf olduklarına vurgu yaptı.

Pevrul Kavlak konuşmasında, “Emekle ekmek, kavgayla zafer, İsdemirle Türk Metal buluşuyor” diyerek yetki sürecinde elde edilen zaferi ilan etti.

 Tıkanan yetki sürecinin önünü açmak için istifa eden Adana Şube Başkanlığı’na atanan Metin Önde’nin yerine bayrağı Mevlüt Yıldız devraldı.

Ve İsdemir’de Mutlu Son…

Yetki Sayısı Türk Metal’de!!!

 

 

İsdemir’de yaklaşık 17 aydır süren yetki mücadelesinde sona yaklaşılıyor. Türk Metal Sendikası’na son bir haftada katılan yüzlerce İsdemir emekçisi, isdemir’de Türk Metal’le kucaklaşmak için sabırsızlanıyor.

Yetki sürecinin sonuna doğru yaklaşırken, İskenderun’a gelen Türk İş Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, yüzlerce İsdemir işçisi tarafından Hatay’ın Dörtyol ilçesi otoban turnikelerinde davullu zurnalı bir merasimle karşılandı. Onlarca araçlık konvoy ve yüzlerce İsdemir çalışanıyla İsdemir’e giden Pevrul Kavlak, önce fabrika kapısında yine işçiler ve yeni İsdemir Şube Başkanı Mevlüt Yıldız tarafından çiçeklerle karşılandı.

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Genel Müdür Vekili Şafak Çapar’la görüştü. Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ayrıntıları hakkında açıklama yapılmazken, Kavlak, yüzlerce işçiyle İskenderun Grand Plaza’da buluştu.

Buluşmanın en can alıcı tarafı ise 17 aylık yetki mücadelesinin kıvılcımını yakan Türk Metal Sendikası İskenderun Bölge Temsilcilik Başkanlığı görevini yapan Metin Önde’nin, tıkanan yetki sürecinin önünü açmak için görevinden istifa ettiğini açıklaması oldu. Açıklamasında bir nefer ve yol arkadaşı olarak her zaman 24 saat göreve hazır olduğıunu belirten Metin Önde, dinlenmek istediğini ifade etti ama Genel Başkan Pevrul Kavlak, dinlenme sözünü onaylamadı ve yeni görevini açıkladı.

Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak ise yaptığı konuşmada, Metin Önde’nin ilk kıvılcımını yaktığı İsdemir’de Türk Metal Sendikası’nın yetki sürecinde yiğit bir duruş sergilediğini belirtirken, yaptığı fedakarlıktan dolayı kutladı ve Önde’yi Adana Şube Başkanlığı’na atadıklarını duyurdu.

Türk Metal Sendikası’nın İsdemir’deki yetki zaferini kutlayan yüzlerce emekçi ise sloganlarla Genel Başkan Pevrul Kavlak’ın konuşma aralarında salonu coşturdu.

Oldukça mutlu ve heyecanlı olduğu gözlenen Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, yetki sürecinin başında verdikleri tüm sözleri bir bir yerine getireceklerini konuşmasında dile getirirken, İsdemir’de yeni bir dönemin başladığına ve gösterilen ilgi, sevgi selinin kesinlikle karşılıksız kalmayacağını ifade etti.

Pevrul Kavlak’ın konuşmasından satır başları şöyle;

 

 

Korkunun ecele faydası yok! Gün oldu, devran döndü… Keser döndü, sap döndü… Anadolu ermişinin dediği gibi; Dem, bu demdir… Gümbür gümbür geliyoruz arkadaşlar….

Ne mutlu bana ki,  bu günleri gördüm. Ne mutlu bana ki; Şurada, tam karşımda oturan, yukarda balkonda beni selamlayan, salonun en uzak köşesinde umutla bana gülümseyen İsdemir’li kardeşlerimin  yürek atışlarını duyabiliyorum.

Ne mutlu bana ki; Türk Metalle birlikte  İskenderun’a bahar geldi.

Ne mutlu bana ki; Geçmişi 2350 yıl geriye giden bu şehirde, tepeden tırnağa insan kokan, baştan başa uygarlık kokan bu şehirde sizlerle birlikte yürüyecek yolum, sizlerle birlikte verecek kavgam, namerde soracağım hesap varmış.

Bu örgütlenme sürecinde, İskenderun’a ilk gelişimi, bu salondaki ilk kucaklaşmamızı hatırlıyorum. Buraya, sizlerin yanına gelene kadar, yol boyunca, şahsıma ve Sendikama göstermiş olduğunuz ilgiyi, ömrümün sonuna kadar unutmayacağım. Bana, kendimi evimde hissettirmiştiniz.

Bana, kendimi 40 yıllık dostlarımın arasında hissettirmiştiniz.

O gün gözlerinizde öyle bir inanç vardı ki… Öyle bir ışık parlıyordu ki… 17 ay sonra bugün,  Türk Metal’in bayrağını İsdemir’e birlikte dikeceğimizi anlamıştım.

Şimdi bir buluşma daha gerçekleşiyor. Türk Metalle İsdemir buluşuyor. Alınteriyle hak buluşuyor… Emekle ekmek, kavgayla zafer, İsdemirle Türk Metal buluşuyor.

Benden önce sizlere hitap eden değerli kardeşim Metin Önde, bu mücadelenin fitilini ateşleyen, verdiğimiz kavganın ilk kıvılcımlarından biridir. İsdemir’in yiğit bir evladıdır.

İsdemir’de sizin alnınızdan damlayan ter,  O’nun için o kadar önemlidir ki, örgütlenmenin ününü açabilmek için, bundan sonra ben kenara çekiliyorum, bayrağı bu işi sonlandıracak arkadaşlarıma  devrediyorum demiştir.

Metin Önde kardeşimin, bu erdemli kararını  ayakta alkışlıyorum.

Ama şunu da ifade etmeliyim ki; Metin Önde, öyle kolay kolay bir yere gidemez. O, Türk Metal’in,  Çukurova’daki, Akdeniz’deki örgütlenmesinde yeni gönül kervanlarının en önünde yer alacaktır. Çok yakında Adana’da kuracağımız şubenin başında, Mersin’den Antalya’ya kadar  sendikasız tek bir metal işçisi kalmasın diye burada verdiği mücadeleyi, orada taçlandıracaktır.

Bundan 17 ay önce, yani 28 Ekim 2013 tarihinde  bu salonda yaptığım konuşmada, zor ama şerefli bir yolun  başlangıcında olduğumuzu söylemiştim.

Bütün zorlukları beraber göğüsledik. Bütün zorlukları birlikte aştık. Bugün, burada ilan ettiğimiz zafer, yani, İsdemir’in semalarında dalgalanacak  Türk Metal bayrağı, beraber yürüttüğümüz mücadelenin sonucudur.

Şimdi gelin, o kara günlere bir kez daha dönelim. Dönelim ki, neden bu yola baş koyduğumuzu, İsdemir işçisinin nasıl bir karanlığa mahkum edildiğini, emeğinin nasıl sömürüldüğünü,  sözde sendikacıların,  elini cebinize nasıl attığını,

Çoluğunuzun çocuğunuzun rızkını  nasıl yağmaladıklarını,

Grev diye, ramazan sıcağında işçiyi günlerce nasıl pazarladıklarını, yüzde 70 cebimizde diye, utanmadan nasıl yalan söylediklerini, İsdemir vakfının içini boşaltıp, futbol takımına nasıl peşkeş çektiklerini,

Kafasını kaldıran işçiyi, işten attırmakla nasıl tehdit ettiklerini hatırlayalım.

O kara günlere son bir kez daha bakalım. Sonra, o kara günleri  sonsuza kadar hayatımızdan çıkaralım. Bunların ihanetleri, kumpasları, tuzakları saymakla bitmez. İşte utanç karnesinden ilk aklımıza gelenler.

Yazın sıcağında, o mübarek günlerde greve çıktınız. Peki sonra ne oldu?

Sizlere, biz bu adamlarla toplu sözleşme imzalamayız,  genel müdür istifa edecek" dediler mi? Dediler…

Sonra tıpış tıpış, genel müdürün ayağına gidip sözleşme imzaladılar mı? İmzaladılar…

Üstelik, istifasını istedikleri genel müdürle görüşebilmek için,  siyasileri devreye soktular mı? Soktular…

Tabi ki bu ayak oyunlarının  bir bedeli vardı. Bedeli kim ödedi?  İsdemir işçisi ödedi.  Siz ödediniz… Siz.

22 gün grevde kaldınız. Bir gün yanınıza gelip fikrinizi sordular mı? Sözleşme mantığını anlattılar mı? Aldıkları kararları, sizinle paylaştılar mı?

Peki bunlardan vazgeçtik. Yahu arkadaş!  Grev ödeneği verdiler mi, Grev ödeneği… Acaba, eve ekmek götürebiliyor musunuz diye düşündüler mi?

Düşünmediler. Peki niye düşünmediler? Çünkü tok, açın halinden anlamaz.

Çünkü onlar,  başka masalarda yancılık yapıyorlardı da ondan düşünmediler.

Onlar İsdemir işçisini yok saydılar, yok.   Boş verdiler, Size hakaret ettiler.

Nasıl olsa unuturlar, çünkü bizim işçi  balık hafızalıdır dediler. Size küfür ettiler, hakaret ettiler.

Peki,  greve neden çıktılar? İsdemir işçisiyle, Erdemir işçisinin saat ücretleri arasındaki uçurumu kapatmak için mi çıktılar?

Ülkenin zor ekonomik koşullarında, hayat şartlarınızı biraz olsun hafifletmek için mi çıktılar?

Geçmişten gelen, kriz dönemlerinde fedakarca göz yumduğunuz, katlandığınız kayıplarınızı telafi etmek için mi greve çıktılar?

Hayır, bunların hiç biri için değil. Siz greve çıkarken, Onların umurunda bile değildiniz. Ne saat ücretiniz, ne kayıplarınız, ne çalışma koşullarınız,

Ne de sosyal haklarınız… Hiçbiri ama hiçbiri umurlarında değildi. Onlar için önemli olan neydi biliyor musunuz? Futbol takımıydı. İşverenden, futbol takımına kaynak  aktarmasını istediler… İşveren bu talebi reddetti, Onlar da sizi greve sürüklediler.

Hepinize umut pompaladılar. Hepinize daha güzel günler, Daha mutlu bir gelecek vadettiler, Sonra kapalı kapılar ardında Başka pazarlıklara giriştiler.

Peki, grev bitince ne yaptılar? Yaşadığınız hayal kırıklıklarıyla birlikte

işbaşı yaptınız. Ay sonuna kadar 5 gün daha çalıştınız. Bunlar utanmadan  5 günlük yevmiyenizden bir de aidat kestiler.

Benim hayret ettiğim, Bir türlü aklımın almadığı şey ne biliyor musunuz? Bunlar hala size hakaret ediyorlar. Ne diyorlar? Yetki bizde diyorlar. Buna yalanın kuyruklusu, kocaman bir kitleyi enayi yerine koymanın daniskası derler.

Az sonra detayları sizinle paylaşacağım… Yetkinin kimde olduğunu anlatacağım.

Günü geldiğinde, O yetkiyi, onların gözüne nasıl sokacağımızı göreceksiniz.

Ama hafızanızı tazelemek istiyorum. Bunların ne mal olduklarının, Nasıl bir mal olduklarının  bir kez daha altını çizmek istiyorum.

Bakın, 2002'deki özelleştirme aşamasında,  ücretleriniz yüzde 40-50 oranında düşürülmüştü…

Bir günlüğüne herkesin iş akdi fesih edilmişti… Sonra, aynı gün işbaşı yapıldı.

Yani, yeniden işe başladığınızda, tazminatınız sıfırlanmıştı.

İşte o günden beri, İsdemir işçisi,  Erdemir işçisinin hep gerisinde kaldı.

Bir de utanmadan, Erdemir işçisi,  İsdemir işçisinden daha çok kazanıyor diyorlar. Yani, satır arasında ne demek istiyorlar?

Biz İsdemir işçisinin hakkını, hukukunu savunamıyoruz,

Toplu sözleşmede, Onların ücretlerine istediğimiz zammı alamıyoruz, Onun için, Erdemir işçisinin de  ücretleri düşük olsun diyorlar.

Şimdi sana soruyorum. Neden İsdemir işçisi,  Erdemir işçisinin çok gerisinde?

Hiç düşündün mü? Düşünmene gerek yok! Zaten düşünsen de anlamazsın. Böyle şeylere senin aklın yetmez.

Eğer İsdemir işçisi,  Erdemir işçisinin çok gerisindeyse, bunun sorumlusu İsdemir işçisi mi? Erdemir İşçisi mi? Biz miyiz, İşverenimiz mi? Hayır. Sensin sen,  Sahte sendikacı, Sorumlusu sensin.

Sizin, o günden beri ortalama ücret kaybınız  bugünkü parayla en az 300 bin liradır. Yani, oğlunuzun damatlığı,

Kızınızın gelinliği birileri tarafından çalınmıştır. Böyle sendika olur mu birader? Böyle sendika olur mu? Çok şükür o günler geride kaldı. Çok şükür bu kabus sona erdi.

Şimdi görün, toplu sözleşme nasıl yapılır! Az kaldı az… Yalnız siz değil, bütün Türkiye görecek. İskenderun’da, Osmaniye’de, Dörtyol’da, Payas’ta

Yer yerinden oynayacak. O toplu sözleşmeyi imzaladığımızda,

Sen çoktan, tarihin karanlık çukuruna girmiş olacaksın. Sen artık İsdemir’i ancak 0 karanlık çukurdan izleyebilirsin.

Biliyorsunuz,  2009 yılında, ülkemiz büyük bir mali krize girmişti. Ereğli'de de, İsdemir'de de ücretler,  yüzde 35 aşağıya çekildi.

Biz Türk Metal olarak, Ereğli'deki arkadaşlarımız mağdur olmasın diye, krizi daha rahat atlatsınlar diye, onlara Ereğli Vakfındaki hisseleri kadar  36 ay vadeli, faizsiz kredi verdik.

Bunu nasıl verdik, biliyor musunuz, arkadaşlar? Erdemir Vakfını iyi yönettiğimiz için verdik. Bugün Erdemir Vakfının 6 bine yakın aktif üyesi var. 6 binden fazla emeklisine her ay düzenli maaş ödüyor. Bugün kasasında 1 milyar liraya yakın parası var.

Peki bu hokkabazlar ne yaptı? Ne yaptıklarını ben söyleyeyim. İsdemir özelleştirildiğinde,  işçi, özelleştirmeden yüzde 11'lik bir pay almıştı. Vakfınız kötü yönetildiği için,  bu yüzde 11'lik pay, önce yüzde 7'ye düştü. 2013 yılında, kurum zarar açıklayınca da  elde avuçta kalan yüzde 7'nin de değeri düştü.

 

Eğer sendika,  bu hisse senetlerini zamanında hak sahiplerine dağıtsaydı  bu kepazelik yaşanmazdı. Şimdi içi boşaltılmış bir vakfınız var. Ama merak etmeyin. Onun içini de biz dolduracağız. O vakfı da biz ayağa kaldıracağız.

22 günlük grevde, kurum 90 milyon lira zarar etti. Üretim başka fabrikalara kaydı. Başka işletmeler,  hiç hesapta olmayan paralar kazandı.

İsdemir'in 90 milyonu,  yani, İsdemir işçisinin hakkı birilerinin cebine girerken,

siz ne yapıyordunuz?

Hangi kumpası planlıyordunuz?  Kimlerle ne konuşuyordunuz,  futbol sahasında tek kale maç mı yapıyordunuz?

Türk Metal, İsdemir’de örgütlenmeye başladığında, bunlar en iyi bildikleri şeyi yaptılar. Dört bir yana korku saldılar. İnsanları, işiyle, ekmeğiyle tehdit ettiler.

Kadro bekleyen işçileri, kademe atlayacak işçileri bu beklentilerini engellemekle tehdit ettiler.

Adam atılacak dediler, ustabaşıların ücreti düşecek dediler, C grubundan B grubuna geçmeyi unutun dediler, size siyasi baskı yapmayı bile denediler, siyasiler bizim yanımızda dediler. Hükümet, iktidar bizden yana dediler.

Şimdi soruyorum; Bu tehditlerin hangisi gerçekleşti? Hepsi fos çıktı, fos.

Zamanı gelen arkadaşımız terfi etmedi mi? Şu anda bile, hak edenler bir üst kademeye geçmiyor mu?

Şimdi zaman, geride kalan pisliği temizleme zamanıdır. Temizlik zamanıdır…

 

İsdemir’in cefakar emekçileri, artık bitti. Artık sonuna geldik. İsdemir Türk Metal’indir. İsdemir, sizin özgür iradenizle, özverinizle, güveninizle, inancınızla

Türk Metal’in olmuştur. Şu anda bir hukuki süreç yaşıyoruz  ve inşallah, sonuna gelmek üzereyiz. Bakın bu noktaya nasıl geldik? Kısaca izah edeyim.

 

Bu düzenbazlar, sizden yetki istediler, siz, kapıyı gösterdiniz. Sizden yüz bulamayınca Bakanlığa gittiler. 3 Eylül 2014 tarihinde, yetki başvurusunu yaptılar. İpini çekmedikleri kapı, yalakalık yapmadıkları bürokrat kalmadı.

Bakanlık bunlara, sizin yetkiniz falan yok dedi. Çünkü o tarihte, İsdemir’de 5739 çalışan vardı.

Bu sefer, 1 Ekim 2015 tarihinde, Hatay iş mahkemesinde dava açtılar. Dediler ki muvazaa var. Güya işveren, Bunların üye sayılarını düşürmek için 331 vardiya amir yardımcısını işe almış. Böylece yetki sayısı değişmiş, Bunlar da işverenin bu müdahalesiyle y etkiyi kaybetmişler.

İlkokuldaki bir çocuğa, masal anlat deseniz daha tutarlı, daha aklı başında şeyler söyler.

Şimdi soruyorum… Yalnız ben değil, Hakimin de sorması lazım bu soruları.

Eğer işveren, Sırf senin yetkini düşürmek için  331 vardiya amir yardımcısını işe aldıysa, sonra neden bunları işten çıkartmadı?

Eğer, bu 331 kişi, muvazaalı olarak işe alındıysa,

3 Eylül 2014’den sonra, yani bunlar yetki müracaatı yaptıktan sonra, Neden 305 vardiya amir yardımcısını daha işe alındı?

Madem ortada bir danışıklı bir döğüş var, neden bu vardiya amir yardımcılarının tamamı, yani 636 kişinin hepsi, işin en başında  bir seferde işe alınmadı?

Hesap ortada. Sahte sendikanın şu andaki üye sayısı 600’ün altına indi. Son 1 haftada Türk Metalli olan  arkadaşlarımızın sayısı 1000’i aştı.

Ve bu rakam, her geçen dakika hızla yükseliyor.

Umuyoruz ki bu yılın ilk yarısı içinde  bu sorunların tümü ortadan kalkacak. Türk Metal resmen yetkiyi aldıktan sonra, toplu sözleşme masasına oturacak.

 

Biz, o masaya yalnız oturmayacağız arkadaşlar. O masaya hep birlikte oturacağız. Hep birlikte müzakere edeceğiz, hep birlikte kazanacağız. Her şey ama her şey  sizin bilginiz dahilinde, sizin gözlerinizin önünde olacak.

Hiç kimse merak etmesin. Amacımız, bağcıyı dövmek değil. Amacımız, üzüm yemek. Bizim ilkemiz: Üretmek, kazanmak ve kazandırmaktır. Biz, hakkımızı ararken, alınterimizin, emeğimizin pazarlığını yaparken, aynı geminin, Türkiye gemisinin yolcuları olduğumuzu unutmayız. Ama kimse boşa heveslenmesin. Pazarlık masasına kelle koltukta gider, gerekirse kellemizi bırakırız… İşçinin bir kuruşunu bırakmayız.

 

 

Metin Önde’nin isztifa etmesi üzerine İsdemir Şube Başkanlığı görevine getirilenh Mevlüt Yıldız da bir selamlama konuşması yaparak, İsdemir’deki yetkinin tüm çalışanlara ve bölge halkına hayırlı olması temennisinde bulundu.

 

İsdemir de Mutlu Son İşçi Benim Hakkımı Türk Metal Savunur Dedi! videosunu izlemek için tıklayın.
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
ramazan bayrami 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet