Skip Navigation Links

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve eleştirileri

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz partisinin grup konuşmasında Balyoz davası, ODTÜ ve Ortadoğu politikaları nedeniyle hükümete sert eleştirile

Gazete Köşesi   A+a-

 
MEDYATİK BAKIŞ
Doğan SÜSLÜ
İletişim:0 532 728 45 53
 
   CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ve eleştirileri
 
   CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz partisinin grup konuşmasında Balyoz davası, ODTÜ ve Ortadoğu politikaları nedeniyle hükümete sert eleştiriler yöneltti. Kılıçdaroğlu Balyoz davasını ünlü Dreyfus davasına benzeterek bana göre çok önemli tespitlerde bulundu. Yaygın basında çok fazla öne çıkarılmayan bu tespitleri ben köşemde ön plana çıkarmak istiyorum. İşte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun oldukça önemsediğim eleştirileri;
 
   Ne biçim aydınsın sen?
 
   Adaleti yok ediyorsunuz, perişan ediyorsunuz. ‘Bir tek kişiye yapılan adaletsizlik, bütün topluma yapılmış adaletsizliktir’ der bilim insanları. Fransa’da Dreyfus olayı. Zola itiraz ediyor. Dreyfus beraat ediyor, rütbeleri iade ediliyor. Dreyfus davasını insanlığın gündemine oturtan Fransa’nın aydınlarıydı. Bizde Dreyfus çok ama Emile Zola yok. Nerede bu aydınlar? ‘Kalemini kiralayanlar’ dediğim zaman kızıyorlar. Haksızlık varsa niye konuşmuyorsun? Sana aydın dedik, itiraz etme, konuşma hakkın var. Senin ülkende her gün her saat onlarca kişi haksızlığa uğruyor, hapishanelerde çürüyor. Ne biçim aydınsın sen?
 
   Gezi Gençliğimiz var
 
   Bizim Emile Zola’mız yok ama pırıl pırıl gelen bir ‘Gezi gençliğimiz’ var. Onlarla gurur duyuyoruz. Orta Doğu Teknik Üniversitesi... Bunların bilgi ve birikimleri o üniversiteye girmeye yetmez ama tankla, sopayla, kaba güçle giriyorlar okula. Kaba güç, orman adamının işidir. Ne istiyor öğrenciler? Okullarına sahip çıkıyorlar diye gurur duymalısınız. Gece yarısı baskın düzenliyorlar. Eşkıyalık değil mi bu?
 
 
 
   Hukuk devletini savunuyoruz
Kazanımlarım kaybolduğu bir süreci yaşıyoruz. Geriye gidiyoruz. Ortadoğu ülkesi olmaya başladık. 1071’den beri yönünü batıya çevirmiş bir toplumuz. Bunlar Ortadoğu’nun yöneticileri gibi olmak istiyor, orta doğunun halkları da Türkiye halkı gibi olmak istiyor. Sorumluluğumuz diğer partilerden fazladır. Hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz, milletin vicdanını temsil etmek istiyoruz. Görüşü ne olursa olsun, kim haksızlığa uğramışsa yanında bir CHP milletvekili vardır.
 
   Yaftalayıp, hapse attınız
 
   Darbecileri savunacak değiliz. Ama evrensel kuralları da ihmal etmemeliyiz. Balyoz davası görüldü biliyorsunuz. Kuvvet komutanları nerede yargılanacak önce bu tartışılmaya başlandı. Yargıtay’a 160 militan yerleştirildi. Savcı, sanık lehine olan bilirkişi raporunu dosyaya koymuyor. 2003’de ölmüş insanlar var, olmayan sokak isimleri var CD’nin içinde. Sanıkları buldunuz, ‘bunlar darbecidir’ diye yaftaladınız, hapse attınız.
 
   Dünyaya rezil olduk
 
   21. yüzyıldayız. Kuşku olmadan adalet sağlamak zorundayız. İnat üzerine, intikam için adalet dağıtamayız. Ne oldu? Dünyaya rezil olduk. AB’nin son ilerleme raporunda var, savunma makamının dosyalara erişimi sınırlıdır. İddianamenin kalitesi düşüktür. İddianamenin mantık silsilesi yetersizdir. Çapraz sorgu yöntemi yanlış uygulanmıştır.
 
 
 
   Evet, CHP Genel Başkanı Kılıçdaoğlu aynen bunları ifade ediyor. Peki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği tarihi dava neydi. İsterseniz özetle o davaya da bir göz atalım;
 
 
 
 
 
    Yüzbaşı Alferd Dreyfus Davası
 
 
 
   Fransa’da casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanan Yüzbaşı Alfred Dreyfus 1894’te mahkum oldu. Yahudi olan Dreyfus cezasını çekmek üzere Şeytan Adası’na gönderildi. İki yıl sonra ortaya çıkan yeni gelişmelerle dava yeniden gündeme geldi. Ünlü romancı Emile Zola’nın, “Suçluyorum” başlığıyla yayımlanan Cumhurbaşkanı’na açık mektubu büyük yankı uyandırdı. Zola yazısında, Genelkurmay Başkanını ve diğer yüksek rütbeli subayları görevlerini kötüye kullanmak ve kamoyunu yanıltmakla suçluyordu. 1906’da dava yeniden ele alındı ve Dreyfus beraat etti. Sökülen nişanları törenle yeniden takıldı.
 
 
 
   Gün, ödleklik günü değildir…
 
   CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu’nun sözlerine aynen katılıyorum ve altına imzamı atarım. Sayın Kılıçdaroğlu’nun açıklamasına ekleme yapmam gerekirse şunları ekleyebilirim. Gün ödleklik ve kaçamak güreşmek günü değildir. Gün, Andımızı, 10.Yıl Marşını ve İstiklal Marşını okuma günüdür. Gün ‘Yaşasın 90 Yıllık Cumhuriyet!’ deme günüdür. Ve yine gün ‘Ne Mutlu Türküm diyene!” deme günüdür…
 
 
 
   ANDIMIZ
 
Türküm, doğruyum, çalışkanım,
 
İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak,
 
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
 
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
 
Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe
 
durmadan yürüyeceğime ant içerim.
 
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
 
“Ne mutlu Türküm diyene!”

Diğer tüm yazıları için buraya tıklayın!
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
yazar'ın diğer yazıları
makale kategorileri
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet