Skip Navigation Links

DASİFED Başkanı Mehmet Kılıçlar Net Konuştu..

Bu özel röportaj çok ses getirecek..

DASİFED Başkanı Mehmet Kılıçlar Net Konuştu..Web
TV

Ekonomi   A+a-

 Yatırım yapmak isteyenlere, ticaret erbablarına, moral ve motivasyonu düşmüş tüccar ve sanayiciye bu röportaj çok iyi gelecek.. 
DASİFED’le Sadece Hatay Değil Türkiye Büyüyor !
 
Son birkaç yıldır Hatay ve çevre illerde hızla büyüyen Doğu Akdeniz Sanayici İşadamları Dernekleri Federasyonu (DASİFED), Başkan Mehmet Kılıçlar ve yönetim kurulunun çalışmaları, DASİFED’e bağlı derneklerin destekleriyle hızla büyüyor ve önemli hizmetlerin altına imza atıyor. 
 
Aynı zamanda Hatay ve Türkiye’nin gururu sanayi kuruluşlarından  HATBORU’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapan DASİFED Başkanı Makine Mühendisi Mehmet Kılıçlar, Ortadoğu’da 6 yıldır devam eden savaş ve kaos ortamından büyük zarar gören Hatay, Adana, Osmaniye, Kahramanmaraş ve Gaziantep illeri başta olmak üzere, bu illerde faaliyet gösteren sanayici ve ticaret erbablarının sesi oldu.
 
Ürettiği projelerle DASİFED bünyesindeki derneklerin üyelerini Ticaret Köprüsü etkinliğinde bir çok kez bir araya getirerek tanıştıran, dayanışma, birlikte çalışma ruhuyla büyüme ve gelişmelerinin önünü açan DASİFED Başkanı Makine Mühendisi Mehmet Kılıçlar ve yönetim kurulu, bölgenin gelişmesi ve Dünya’nın bir çok ülkesinde oluşan, Hatay başta olmak üzere Suriye’ye komşu illerde savaş ortamı olduğu algısını yıkmak, huzur ve güven ortamının ispatı adına önemli organizasyonlara imza attı. 
 
8. Gün Haber Web Tv ve 8. Gün Gazetesi Sahibi Gökhan Gökpınar’a verdiği röportajda tüm sorulara samimi ve içten yanıtlar veren DASİFED Başkanı Mehmet Kılıçlar, Hatay ve çevre illerin ekonomisinden Türkiye’nin geleceğine, siyasetten spora, EXPO 2021 heyecanından Hatay ve çevre illeri şahlandıracak önemli projelere kadar daha bir çok konuda görüşlerini aktardı. 
Başarı çıtası her geçen yıl yükselen DASİFED için HATBORU yönetim kurulu başkanlığı sorumluluğu ve özel hayatından önemli fedakarlıklar yapan Mehmet Kılıçlar, bölge ekonomisinin rayına oturması, geleceğe güvenle bakması adına yapılması gerekenleri Gazeteci Gökhan Gökpınar’a anlattı. 
 
Çıraklıktan fabrika patronluğuna uzanan başarı dolu bir yol hikayesini gururla anlatırken, daha yapacak çok işi olduğunu belirten Makine Mühendisi Mehmet Kılıçlar’ın, gerçekten de gururlandıran bu hikayesini siz sevgili okurlarımızla paylaşırken, okuyan herkesin örnek alacak, ders çıkaracak önemli notları alması gerektiğini belirtmek istiyoruz. Daha sorulacak çok soru vardı ama önümüzdeki dönemlerde yoğun iş temposu arasında sevgili Mehmet Kılıçlar’ı yakalayıp sizler adına bu soruları sormayı da ihmal etmeyeceğiz. 

Mehmet Kılıçlar Kimdir?

1964 Antakya doğumluyum. Makine Mühendisiyim, evli 2 çocuk babasıyım, HATBORU yönetim kurulu başkanı  ve DASİFED başkanıyım.  Yaklaşık 38 senedir iş hayatındayım ve bunu devam ettirmeye de kararlıyım.  
 

Ticaret Hayatına Başlama Hikayenizi Dinleyebilir miyiz?

 
Tamamen resmi iş hayatım 3 Eylül 1979'da başladı. Ortaokulu bitirir bitirmez çıraklığa başladım. Aynı zamanda Endüstri Meslek Lisesinde okudum. Daha sonra Avusturya'da Makine Mühendisliğine devam ettim. 14 yaşından 28 yaşına kadar Avusturya'da yaşadım. Hem okudum aynı zamanda da çalıştım. Bu birikimlerle kısmet buraya oldu döndüm, evlendim ve hayatımı burada devam ettirdim. 

DASİFED Nasıl Doğdu ?

 

DASİFED bildiğiniz gibi Çatı örgütümüz TÜRKONFED'in bir federasyonudur. TÜRKONFED nedir? Tüm Türkiye'ye yayılmış olan bir konfederasyondur.  Kendisine bağlı 24 tane federasyon ve 194 tane derneği  ve 40 bin üyesi olan bir konfederasyon. Bizde bu konfederasyon altında Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş'ı kapsayan bir federasyonuz. Kendi bünyemizde başta Arsuz, İskenderun, Arsuz'da ARİAD, İskenderun’da ATSİAT,  İSİAD, Antakya'da HASİAD, KAGİD, Osmaniye'de OSİAD ve TÜSİAD olmak üzere 7 tane derneğimiz var. Bunlara ek olarak da Kahramanmaraş'ı eklemez istiyoruz. Hatta mümkün olduğu kadarıyla Reyhanlı'dan Samandağ'dan daha başka dernekler varsa İşadamları ve İş insanları varsa onları bünyemize katmak istiyoruz. 
dasifed1.jpg" alt="" />

DASİFED’in Vizyonu ve Misyonunu Anlatır mısınız?

 
Bu Federasyon ne yapar? Öncelikle bizim bağlı bulunduğumuz yöredeki İşadamlarını, İş insanlarını bir araya getirir. Bu İş insanlarıyla beraber bölgemizin sosyal,kültürel ve ekonomik konularını tartışarak, doğruyu bulmaya çalışarak gerekli, ilgili ve yetkili kişilerle paylaşır. Bunlarda geçmişte yapılan çalışmalardan bahsedecek olursak, en basiti bir ticaret köprüsü. Hatırlarsanız sizinde huzurunuzda gerçekleştirmiştik.  Ticaret köprüsünde amaç, İş insanlarını tanıştırmak, beraber iş yapmalarını sağlamaktır. Bu ekonomik yönlü bir proje. Tabi ki burada ekonomik ve diğer sosyal sorunları kendimiz belirleyip, bağlı olduğumuz TÜRKONFED'e belirtiyoruz.  Nedir bu bahsettiğimiz, komşularla yaşadığımız sorunlar. Gerek  sosyal, ekonomik, savaş ortamı olsun mümkün olduğu kadar bunları dillendiriyoruz.  
 

“Hatay’da Savaş Ortamı Var” Algısını Yıkmak Zor Oldu mu?

 
Öncelikle biz Hatay'da ki savaş algısını yıkmak için elimizden geleni yapmaya çalıştık. Bu lobicilikle oldu. Yani bunları gittiğiniz yerlerde anlattığınız zaman ancak insanları ikna edebiliyorsunuz. Daha güzel ikna etme metodu ise insanları buraya davet edip yerinde göstermek her şeyi. Burada bir savaş olmadığını, çok şükür her şeyin yolunda olduğunu ekonomik anlamda söylemesem de güvenlik anlamında söylediğim zaman  çok şükür burada güvenlik birimlerimiz ellerinden geleni yapıyor. Bu vesileyle de Askeri , Polis ve bütün birliklere  teşekkür etmek istiyorum.  Öbür taraftan da Türkiye'de İstanbul ve Gaziantep'ten sonra en çok Suriyeli barındıran Hatay'dır. Buna rağmen çok şükür güvenlik anlamında bir problem yoktur. Dediğim gibi onları buraya davet edip bir problem olmadığını  göstermek istiyoruz. Ayrıca da büyük bir ihtimalle bu sene sonuna doğru veya gelecek sene 2018'de TÜRKONFED'in Ulusal bazda bir toplantısı olacaktır. Amma zirvedir, amma konsey toplantısıdır Hatay'da yapmak istiyoruz
 İskenderun olur, Antakya olur başka bir ilçe olur.  
 
Hatay'a yönelik düşündüğümüz bir  Festival var. Buradaki algıyı kırmak için, tüm ilçeleri kapsayan bir festival düşünüyoruz. Bunu biraz Adana'dan görerek esinlendik. Detayları daha tam netleştirmiş değiliz. Çünkü biz bunu tek başımıza yapmak istemiyoruz. Tek başımıza yaparsak sadece DASİFED'e mal etmiş oluyoruz. Bunu Hatay'ın tüm dinamikleriyle beraber  yapmak istiyoruz. Yani biz bu işin en önünde olmak istemiyoruz. Bizim ismimiz olmasın önemli değil gelin hep birlikte yapalım. Önemli olan Hatay kazansın. Buradaki algıyı ortadan kaldıralım. 

EXPO 2021 Hazırlıkları Ne Durumda ?

 
EXPO Hatay'ın tanıtımı için önemli bir fırsat. Tek problem daha 4 sene vaktimiz var. 4 sene ne uzun ne kısa. Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Henüz belediyeyle oturup bu işleri detaylı konuşmuş değiliz. Nasıl çalışmaları var, neler düşünüyorlar paylaşılmış değil bizimle. Ama ben şuna inanıyorum her proje üstünde çok iyi durulduğu ve çok iyi çalışıldığı sürece başarıya ulaşmaması mümkün değil. Önemli olan bunu çok iyi bir şekilde buradaki dinamiklere yaymak. 

 

Referandum Sonrası Çağrınız Karşılık Buldu mu?

 
Referandum'dan sonra basındaki paylaşımımız şöyle oldu, artık seçim bitti ekonomiye odaklanalım düşüncesi var. Bu Hükümet tarafından ne kadar ciddiye alındı. Ben şunu görüyorum, Kredi Garanti Fonu konusunda hükümet bir adım attı. Burada bir çok firmaya kefil olarak kredi almalarını sağladı. Bu güzel bir şey.  En azından birçok maddi anlamda sıkıntıda olan ödeme sıkıntısı çeken firmalara bir can suyu gibi geldi. Bunun dışında sıkıntısı olmayanlarda bunu kullanabilir. Yanlış hatırlamıyorsam rakam 250.000TL civarındaydı. Buda fena bir rakam değil. Devlet diyor ki vatandaşım git sen kredi al, ben sana Yüzde 80 kefil olacağım. Burada hükümet bir adım atmış oldu. Doların şuan düzgün gitmesi yani istikrarlı gitmesi tabi ki olumlu bir şey. Tek korkum geçmişlerde hep yaşıyoruz bunu her sene bir bakıyoruz birden fırlıyor, birden düşüyor bunların olmamasını istiyoruz. Bir sanayici olarak Yükselecekse de istikrarlı bir seviyede yükselsin, düşecekse de istikrarlı bir şekilde düşsün istiyoruz.  Ekonomiyi daha çok güçlendirmek için, daha doğrusu Uluslararası bazlarda buradaki ekonomiyi geliştirmek için çok göreve ihtiyaç var. Eğer biz Dünya'da Türkiye olarak ilk 10 i olmak istiyorsak 2023'te de hükümetin kurduğu hedef vardı. Cumhuriyet'in 100'üncü kuruluş döneminde 500 milyar dolar ihracat hedefi koymuşsak bizim olmazsa olmaz demokrasiye ihtiyacımız var, bizim hukuka ihtiyacımız var, bizim laikliğe ihtiyacımız var, bizim insan haklarına ihtiyacımız var ki tüm Dünya'ya şeffaf olalım, saygın bir ülke olalım. Herkes buraya geleceği zaman kafasında soru işaretleri olmadan gelsin. İster turist olarak gelsin, ister kalmak için ister yatırım yapmak için gelsin. Bunlar olmazsa olmaz. Aksi takdirde biz oraya buraya kafa tutarak şurayı üzerek buraya ahkam keserek biz sadece kendi kendimizi tatmin ediyoruz. Sonra deriz ki Türkleri kimse sevmiyor. Yok öyle birşey. Bunun için toparlarsak eğer buradaki ekonominin, Türkiye'deki ekonominin düzelmesini istiyorsak dediğim gibi öncelikle demokrasinin oturması lazım hukuk'un oturması lazım laikliğin devam etmesi lazım. Gerçekten Türkiye hak ettiği yere gelsin. Hak ettiği yere gelecek durumdadır ben buna inanıyorum. Türkiye'miz gerçekten çok güzel bir ülke.Yeter ki hepimiz el ele verelim ve doğru bir şekilde ülkemizi yönetelim ki yarınlarımız daha güvenli olsun. 
 

Türkiye, Dünya ile İletişim Sorunu mu Yaşıyor?

Lobicilik Faaliyeti Yetersiz mi?

 
Lobicilik olmazsa olmaz ama siz bir ülkeyi ileriye götürmek istiyorsanız bu ülkeyi bir bütün olarak ele almanız lazım. Varsayalım lobiyi çok iyi yapıyorsunuz hukuki işlemiyor bu yüzden bir faydası olmaz bu işin.  Lobiciliği iyi yapın ama ekonomi işlemiyor.Bir yere varamıyor. Bu üç ayaklı bir masa gibi. O 3 ayağın hepsini çok iyi çalıştırmalısınız ki Türkiye dış ülkelerde kabul görsün. Mesela ben hatırlarım Ak Parti İlk hükümete geldiği zaman ilk 7-8 sene takdire şayan bir politika izledi. Bir şey daha işledi komşularıyla sıfır problem politikası izliyordu. Müthiş bir politikaydı herkes memnundu. İnsanlar gelip gidiyordu, ticaret yapıyordu. Suriye'de mesela Almanya standartları ve Rus standartları kabul görüldü. Bu iyi ilişkilerde dolayı biz Türk standartlarını artık kabul ettirebiliyorduk orada. İlişkiler o kadar iyiye gidiyordu. Huzur vardı insanlarda. 7-8 sene sonra durum tersine dönüştü. Mesela Ermenistan ile bile biz yakınlaşmaya başlamıştık. Bundan hiç söz edemiyoruz artık. 
 

Komşulardaki Savaş ve Kaos Biter mi, Umudunuz Var mı?

 

Benim her zaman umudum var. Yeter ki yöneticilerimiz yanlış yapmasın. Her zaman umutluyum. Geçmişe baktığım zaman Türkiye bir çok badirelerden buralara geldi. Her 3-5 senede bir şey oldu. Sadece bizim ülkede değil komşularda ve dünyada  da bazı olumsuz gelişmeler oluyor. Bugüne kadar çok şükür hepsini atlattık. Türkiye bunları kaldırabilecek müthiş bir ülke ve büyük bir devlet. Yeter ki doğru bir şekilde yönetelim. Olmaz diye bir şey yok ben umutluyum. Her şey olumlu olabilir yeter ki biz doğru yoldan gidelim. 
Ben her zaman yatırımcıların endişe etmemesini tavsiye ediyorum. Onları anlıyorum. Para ürkektir güvenli limanı arar. Şuan yatırımcıların endişeleri var kabul ediyorum. Suriye veya ülkedeki olumsuz gelişmelerden dolayı. Ben inanıyorum buralar çok daha güzel olacak. Komşulardaki problemler durulduğu zaman burada ciddi patlamalar olacak diye ümit ediyorum ve inanıyorum. Yatırımcılarımız veya buraya gelmek isteyen yatırımcılar hiç karamsarlığa kapılmasınlar, korkmasınlar. Korkulacak bir şey olsaydı bizde burada olmazdık. 
 

Yatırımcılara Seslenseniz Neler Söylersiniz?

 
Hatay gerçekten güzel bir il. Türkiye'nin her yöresi güzel derler ya ama burası çok daha güzel. Allah her şeyi vermiş Hatay'a. Güneşi, denizi, dağları, yağmuru, suyu, turizmi vermiş. Hepsi var burada. Ben bakıyorum şehir dışından veya yurtdışından gelenlere anlatıyorum burada her şey var. Belki kayak kaymıyoruz ona müsait değil ama bir kaç istisna dışında bu ilde her şeyi yapmak mümkün.  Turizm açısından baktığımız zaman Belen veya soğukoluk'a gidin 10 dakika sonra aşağı iniyorsunuz dünya değişiyor. Batıayaz'a veya Arsuz'a gidin, Dörtyol'a gidin çok çok farklı yerler. Antakya'ya gidin tarihi bir müze var.  Tarım açısından baktığımız zaman hemen hemen her şey yetişiyor. Önceden olmayan muzu bile Arsuz'lu hemşerilerimiz  üretmeye başladı en basiti. Sanayi zaten İskenderun'daki sanayiyi anlatmama gerek yok. Burası gerçekten müthiş bir yer ama bunlar varken özellikle sanayi alanında yatırım yapmak isteyen yatırımcılarımıza yer kalmıyor. Burada baktığımız zaman her yer tarım arazisi olduğu için, yatırım yapma imkanı olmuyor bu açıdan. Organize sanayi bölgesi yerleri belli daha fazla yeri yok. Her ne kadar biraz genişleme çabaları varsa da önümüzdeki 20 sene için yeterli mi olacak? Hayır. İskenderun OSB'ye baktığımız zaman zaten hiç yer yok. İskenderun'lu hemşerilerimiz, Payas'lı hemşerilerimiz Osmaniye'ye gitmek zorunda kalıyor. Bunlar olduktan sonra Hassa OSB'nin daha doğrusu Hassa Tüneli açıldıktan sonra, Hassa OSB'nin çok büyük prim yapacağına inanıyorum ben. Çünkü bir şekilde Hassa kısa sürede denizle buluşturulmuş olacak. Hassa'nın etrafında büyük yatırıma müsait araziler var. Yanlış hatırlamıyorsam 80 bin dönüm. Varsayalım ki bunun yeşil alanıdır, şudur budur olduğu zaman düşse düşse 25 dönüm  yatırıma müsait olsun. Buda çok büyük bir rakam. Bakıyorum Antakya OSB 1500 dönüm. Hassa'da şuan bürokratik  işlemlerin bittiğini sayalım, 25 bin dönüm her zaman ve her an yatırıma başlanabilir bölge olarak düşünün. Buda tabi ki oradaki yöreyim tamamen değiştirecek bir durum. Şimdi Hassa'lılar alınmasın küçük olduğu için şöyle söyleyeceğim Hassa'yı  3. Lig'den 1.Lig'e alacak. Oraya geldiği zaman oradaki çalışan çiftçilikle uğraşmayacak oradaki sanayiye yönelecek. Dışarıdan yavaş yavaş göç gelecek, sosyal hayat değişecek vs. onun için Hassa bu bölge için çok büyük bir şans diye düşünüyorum. Bu sadece Hatay için değil Gaziantep ve Kahramanmaraş için de aynı şey geçerlidir diye düşünüyorum. 
 

Mersin-Antakya Hızlı Tren Projesi mi? Nasıl Olacak.. 

 
DASİFED olarak biz öncelikle dediğim gibi Kahramanmaraş'taki İşadamları derneklerimizi almak istiyoruz. Bu bölgemize daha çok yayılmak için, daha çok el ele verebilmek için. Çünkü her şekilde iletişim içerisindesiniz Osmaniye ve Kahramanmaraş ile. Bunun yanında ekonomi ile ilgili düşüncelerimizi de olması gerektiği gibi otorite ile paylaşıyoruz.  Biraz önce Hassa ile ilgili bahsettiğim gibi. İleride çok önemli projeler olacak. Projeleri de dillendiriyoruz, dillendirmeye başladık. Mesela Mersin ve Antakya hızlı tren projesi. Adana, Osmaniye, İskenderun, Antakya ve Hassa'yı düşünün sanayileşmiş burada yaklaşık bu bölgede 5-6 milyon kişi yaşıyor ve siz uyandınız İskenderun'da işe gideceksiniz Adana'da iş bulmuşsunuz. Hızlı trenle yarım saatte orada olmanız lazım. 
Bu taşımacılıktan ziyade insan taşımacılığına yönelik hızlı tren. Bu sadece insanların hızlı bir şekilde bu bölgede hızlı bir şekilde hareket etmesini sağlayacak. Bu olmazsa olmaz diye düşünüyorum. Çin'den de örnek veriyorum, 2-3 sene önce Çin'e gittim. Hızlı tren ile 900km'lik bir hattı 3 saatte gittim. Çin devleti orada karar almış. 1 milyon ve üzeri tüm şehirler hızlı trenle bağlanacak. Düşünebiliyor musunuz ben bugün buradayım hızlı tren olduğunu düşünelim, Mersin 290km buradan bineceğim 1 saat sonra oradayım. Müthiş bir şey. Mesela çocuklarınız bir meslek sahibi oldular, Osmaniye'de bir iş buldular. İskenderun'dan binip 10-15 dakikada orada. Bunun yanında taşımacılık, yük taşımacılığı olmazsa olmazlardan birisidir. Burada çoğu şeyi kara yolu ile yapıyoruz. Her gün ölüm,kaza haberleri geliyor. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman gelişmiş ülkelerin çoğunu hem trenlere yüklemiş hem de gemilere. Almanya'ya gideriz veya Avrupa ülkelerine  Hollanda, Avusturya burada nehirleri göreceksiniz. Nehirler yük gemileriyle dolu. 
 
Türkiye elindeki potansiyeli doğal imkanları yeterince değerlendiremiyor. Bu bugüne kadar böyle oldu ama umudumuz yitirmeyelim. Yapacak çok iş var, daha her yere demiryolu döşeyeceğiz. Bunu yanında belki havayolculuğunu da geliştirmeliyiz. Daha kat edecek epey yolumuz var. Bu iyi tarafı.
 

İşdünyasının Endişeleri Umuda Dönüşür mü?

 
Ben çoğu arkadaşta görüyorum. Çoğu arkadaşımız endişeli. Yarın ile ilgili soru işaretleri var. Ne olacak, Biz böyle nereye gideceğiz vb. Ben hep şunu söylüyorum. Türkiye büyük bir ülke. Kimse endişelenmesin. Bizi yönetenler yanlış yapabilir ama maalesef bunlar her zaman olabilecek şeyler. Ama hiçbir şekilde umudumuzu kaybetmeyelim. İletişim alinde olalım, Bürokratlarımız ile Siyasilerimiz ile. Neticede bizi yöneten insanlar bu ülkenin kötülüğünü istemiyordur. Hata yapabilir, bazı bilgiye ihtiyaçları olabilir, yönlendirilmeye ihtiyaçları olabilir. Bize de düşen burada DASİFED veya diğer STK'lar olarak bunları otoriteye doğru bir şekilde paylaşmamız. Başka bir şeye gerek yok diye düşünüyorum. 
 

Peki Ya Özel Hayat?

 

Aileniz Eşiniz ve Çocuklarınız.. 

 

Benim iş hayatım çok yoğun. Günde ortalama 12 saat çalışan biriyim. Seyahatleri dikkate almıyorum onu da söyleyeyim. Seyahat olunca zaten gece gündüz belli olmuyor. Artık eşim, annem, babam, kardeşlerim hepsi biliyor ki hafta içi Mehmet Kılıçlar çok yoğun ama Pazar gününü ayırabiliyor en azından.  Haftada bir muhakkak anne ve babama uğrar onların gönüllerini almaya çalışırım. 2 çocuğum var. 1 kız 1 erkek. Onlar geçen yazdan itibaren yurtdışında okuyorlar. Karı-koca kaldık burada. Önceden de sistem aynıydı her hafta bir gün muhakkak birlikteydik.  Hep derim zaten haftanın 6 günü benim bir günü sizin. 
 

DASİFED ve HATBORU..

Bu Yoğun Tempo Yormuyor mu?

 
İnsan ruhunda da vardır bazen yeter diyor ne olursa olsun yeter ama ben hep şunu düşünüyorum. Hepimizin burada bir görevi var. Benimde böyle bir görevim var. Sadece işadamı olarak değil. Aileme karşı sorumluluğum var, ülkeme karşı sorumluluğum var. Şikayet etme hakkım yok. Onun için bunları severek yapmak zorundayım. Zorunda kelimesi belki abez kaçabilir ama o sorumluluğu kendimde hissediyorum. Gücüm yettiği kadar mücadele edeceğim. Bazen daha fazla heyecan istiyorum, daha farklı şeyler yapmak istiyorum. Ama şuan kapasitem bu kadar. 
İlaca karşı bir insanım. Çok zorda kalmadığım sürece kullanmam. Mesela grip olurum ilk bir iki gün inat ederim. 3. gün pes ederim almak zorunda kalırım. Beslenmede bazen sınırı aştığım oluyor. Antakya'daki yemeklerden dolayı dışarıdaki yemeklerden dolayı ama son iki aydır biraz dikkat etmeye çalışıyorum. Ne kadar devam eder bilmiyorum. Yürüyüş yapıyordum. Haftanın 2-3 günü yürüyüş yapardım.  Ama 3-4 yıldır maalesef bunu  kaldırdım. Daha doğrusu yapamıyorum. Ama tekrar yavaş yavaş psikolojikmen kendimi hazırlamaya çalışıyorum. İleride burada HATBORU'dan biraz hafiflersem her gün muhakkak 1 saat yürüyüşümü yapma hedefim var. 
 

Peki Ya Spor? Mesela Futbol.. 

 
Hasta bir futbolcuydum. Amatör takımda bayağı oynadım.  Bu yollarda ayağım kırılmıştır, beyin sarsıntısı geçirmişimdir, dişlerim kırılmıştır. Ama tamamen iş hayatına atılınca bir çizgi çizdim. Haftada bir halı sahaya gidiyordum. Oda yok oldu. Hasta bir Galatasaraylıydım ama şimdi artık hiçbir şeye bakamıyorum. Üzülerek söylemek zorundayım. Yani o hevesimde kalmadı nedense. İzlediğim zaman zevkle izlerim ama önceden Galatasaray'ın her şeyini bilen adam kim nerde oynar, antrenörü kimdir, kim ne gol atmış her şeyini takip eden adam şimdi hiçbir şeyini takip etmiyor malesef.
DASİFED Başkanı Mehmet Kılıçlar Net Konuştu.. videosunu izlemek için tıklayın.
Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
ramazan bayrami 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet