Skip Navigation Links

Tufan Yıldızlar Kolejinde Aile İçi İletişim Semineri

Çocuk eğitiminde ailenin önemi ve sorumlulukları son derece önemlidir.

Gündem   A+a-

Tufan Yıldızlar Kolejinde Aile İçi İletişim Semineri

Sedat İSKENDEROĞLU / DÖRTYOL

Çocuk eğitiminde ailenin önemi ve sorumlulukları son derece önemlidir. Gerek çocukluğun ilk yılları olan okul öncesi dönemde, gerekse okul yıllarında ailenin vermiş olduğu eğitim veya takındığı tavır çocuğun kişilik gelişimini önemli oranda etkilemektedir. İşte bu amaçla Özel Tufan Yıldızlar Koleji 17 Ocak 2011 Pazartesi günü okullarının çok amaçlı salonunda saat 13;00’da konuşmacı olarak Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ebru Güngör’ün konuşmacı olarak katıldığı “Aile İçi Eğitim Semineri” düzenledi. Özel Tufan Yıldızlar Koleji Rehber Öğretmeni Mine Akdeniz Kuru’nun yaptığı sunumla başlayan seminer, İlköğretim Müdürü Mehmet Emin Söylemez’in açılış konuşmasıyla başladı. Özel Tufan Yıldızlar Koleji İlköğretim Müdürü Mehmet Emin Söylemez yaptığı konuşmada; “Geleceğimizin teminatı sevgili çocuklarımızı düşünen ve sorgulayan bireyler olarak yetiştirmek hepimizin görevi. Bu görevi üçlü sac ayağı dediğimiz okul, aile ve çevre işbirliğini sağlayarak yerine getireceğiz. Bu gün bu seminerin amacı da Aile İçi İletişimin, Anne- Baba Tutumları ve Çocuğun Kişilik Gelişimine etkileri oluşturmakta. Bu seminerlerimizi geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bundan sonrada zamana yayarak sürdürmeye devam edeceğiz. Bizleri kırmayarak yoğun iş temposuna rağmen iştirak eden MKÜ Öğretim Görevlisi Sayın Ebru Güngör Hanım Efendiye de teşekkür ediyorum” dedi..
Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ebru Güngör slayt eşliğinde verdiği seminerinde; Aile Tutumunun önemine, Kişilik gelişiminde 0-6 yaş arasının önemi-ne, Aile Tutum Modellerine, Aile İçi İletişimin önemine dair konu başlıklarıyla açıklamalarda bulundu.
0-6 YAŞ KİŞİLİK GELİŞİMİNDE ÇOK ÖNEMLİ Seminerine okul öncesi eğitimin önemine değinerek başlayan MKÜ Öğretim Görevlisi Ebru Güngör; “Bu konuda yapılan araştırmalar gösteriyor ki çocuğun kişilik gelişiminin % 85'i okul öncesi dönem dediğimiz 0-6 yaş döneminde oluşmaktadır. Bu dönemde çocukta oluşan olumlu veya olumsuz kişilik yapısı daha sonraki dönemlerde telafisi zor sonuçları doğurmaktadır. Yaşamın ilk yıllarını olumsuz koşullar için de geçirmiş olan bireylerin bu olumsuzlukları yetişkin olduklarında da devam ettirdikleri gözlenmiştir. Birey yetişkin olsa da çocuklukta yaşamış olduğu ailenin ve almış olduğu aile eğitiminin etkilerini taşımaktadır.” dedi.
ÇOCUK OKUL ÇAĞINDA OLSA DA ZAMANIN ÖNEMLİ BİR KISMINI AİLE İLE GEÇİRMEKTE Ailenin etkisi okul döneminde de devam etmektedir. Her ne kadar çocuk okula gitmiş olsa da zamanının büyük bölümünü ailenin içinde geçirmektedir. Ailedeki herhangi olumsuz bir durum çocuğun akademik başarısını da etkilemektedir diyen Güngör; “Duygusal durumlarda kaygılı olan anne babalar gerçeği doğru olarak algılamakta güçlük çekerler. Bu nedenle çok küçük şeyleri bile abartma eğilimindedirler. Endişe ve kaygıları o kadar abartılı olur ki çocuğun yaşamsal alanını kısıtlama durumu ortaya çıkar. Çocuklarına yaşamış oldukları çevreden her an bir tehlike geleceğinin düşünürler ve çocuğun çevresiyle ilişki kurmasını engellerler. Çocukluk döneminde çevresiyle yeterince ilişki kurmamış bir çocuktan ileriki hayatında sosyal bir insan olmasını beklemek çok da doğru değildir. Bazı anne babalar çocuklarıyla gerektiği gibi ilgilenmezler. Çocuğa karşı davranışlarında onu birey olarak görmeme eğilimi yüksektir. Aralarında geçimsizlik bulunan anne babalar çocukları için bu duruma katlandıklarını ifade ederler. Bu durumda çocuk kendisinin istenmediğini düşünür. Anne babalar çocuklarını ayrı bir kişi ayrı bir birey olarak görmezler. Kendileri nasıl davranıyorsa çocuktan da aynı davranışları beklerler. Bu durum çocuğun kişilik ve ruhsal gelişimini olumsuz etkiler. Aile sıcaklığı önemli! Bazı anne babalar aşırı hoş görülü olur. Çocuğun her dediğini yaparak onun mutlu olmasını sağlamaya çalışırlar. Her dediğini yaptırmaya alışmış çocuk aile dışına çıktığında çok ciddi disiplin problemleriyle karşılaşmaktadır. Bu da kişilik olarak çekingen, başkalarına bağımlı ve zayıf iradeli çocukların (yetişkinlerin) oluşmasına neden olur. Başka bir anne baba modelin de ise bunun tam tersi bir durum söz konusudur. Aile çocuğu tamamen ilgiden ve sevgiden yoksun bırakmıştır. Aile sıcaklığını yaşama-mış bir çocuktan sağlıklı bir kişilik gelişimi beklenemez. Hayatında istediği yerlere gelememiş anne babaların ideallerini çocuklarının üzerinde gerçekleştirmek istediklerini görüyoruz. Örneğin gençliğinde doktor olmak isteyip de olamayan anne veya baba bu isteğini çocukla gerçekleştirmek istiyor. Çocuğu tanımadan onun ilgi ve isteklerini görmezden gelerek sırf kendi isteğini gerçekleştirmek için çabalayan binlerce aile var ülkemizde. Gideceği liseyi veya üniversiteyi ailesi istediği için tercih edipte yok olup giden binlerce genç var ülkemizde. Motivasyon olsun diye başka çocuklarla kıyaslanan bir çocuktan kendisi olmasını bekleyemezsiniz. Amcasının oğlu A üniversitesinin B bölümüne gitti diye o üniversiteye ve o bölüme gitmek için kendi hedef ve ideallerinden vazgeçen veya vazgeçirilen gençler mensubu bulunduğu ailenin ürünüdür.
AİLENİN BİRİNCİ ÖDEVİ ÇOCUĞUN SAILIKLI BİR KİŞİLİK OLUŞTURMASINI SAĞLAMAKTIR Çocuğun elde etmiş olduğu başarıyı hemen sahiplenen, buna karşın başarısızlıkta kendisi dışında herkesi sorumlu (suçlu) tutan aileler yok mu çevremizde?” sorusunu yöneltti. MKÜ Öğretim Görevlisi Ebru Güngör çözüm önerilerini de sıralarken; “Çocukların ayrı bir birey olduğunun farkına varılmalı. Onun ilgi ve isteklerinin olabileceği bilinmeli. Çocuklar sevgiden ve ilgiden yoksun bırakılmamalı; fakat bu sevgi ve ilgi gereğinden fazla olmamalı. Çocuklara sorumluluk verilmeli, onun kendini ifade etmesi ve gerçekleştirmesi teşvik edilmeli. Çocukların çocukluklarını yaşamaları sağlanmalı, çocuk oyun oynamalı, bisiklete binmeli, toprakla oynamalı. Başkalarıyla kıyaslanmamalı. Çünkü insanların akademik ve sosyal becerileri akraba olsalar da birbirinden farklıdır. Ailenin önceliği çocuğunun sağlıklı bir kişilik yapısı oluşturmasını sağlamak olmalıdır. Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kararlarını alabilen bir birey hayatında mutlu ve başarılı olacaktır. Sonuç olarak bu maddeleri uzatmak mümkündür. Elbette her anne ve baba çocuğunun iyi yetişmesini ister. Bunun için tutulan yolar farklı farklı olsa da amaç aynıdır. Çocuğun mutluluğu. Değişen çağla beraber anne baba olarak bizlerin de bu değişime ayak uydurması kaçınılmazdır. Çocuklarımızın iyi birer yetişkin olması bizlerin iyi birer anne ve baba olmasına bağlıdır.” dedi. Seminer sonunda katılımcı olan bay ve bayan veliler yaşadıkları sorunlardan örnekler aktardılar. Son olarak da Tufan Yıldızlar Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Osman Tufan’ın eşi Menekşe Tufan tarafından günün anısı olarak MKÜ Öğretim Görevlisi Ebru Güngör’e çiçek ve plaket takdim edildi. İleriki günlerde ergenlik çağı ve sorunları ile ilgili olarak da yeni bir seminer verilmesi kararlaştırıldı.

 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet