Skip Navigation Links

Başkan Culha ile Gündemi Değiştirecek Röportaj..

Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha,7 Haziran genel seçim sonuçlarını değerlendirdi ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin sorulara açık yüreklilikle yanıt

Başkan Culha ile Gündemi Değiştirecek Röportaj..

Arsuz   A+a-

Başkan Culha 8. Gün Haber’in sorularını yanıtlarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tek adam olma arzusu ve AK Parti yandaşlığı sisteminin çöktüğünü söyledi.

Çarpıcı açıklamaları ve geleceğe yönelik değerlendirmeleriyle Arsuz Belediye Başkanı Nazım Culha Röportajinı keyifle okuyacağını umut ediyoruz.

 

- 7 Haziran genel seçimlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

  Bu seçimlerin ilk sonucu, 13 yıllık mutlak AKP iktidarı sona erdi. Neden mutlak diyorum? Tayyip Erdoğan şahsında cisimlenen bir tek adam yönetimine doğru giden, bütün devlet kurumlarının ve bürokrasinin AKP hesabına çalıştığı, bir havuz ekonomisi oluşturulup yandaşlara pay edildiği bir sistemden bahsediyoruz. 8 Haziran itibariyle bu sistem çökmüştür. Aynı şekilde sürdürmenin imkanlarını halkımız AKP'nin elinden almıştır.

- Partiniz CHP açısından nasıl değerlendiriyorsunuz durumu?

  Partimiz bu seçimde oyunu artıramasa da, bu seçimlerin galiplerinden biri tartışmasız Sayın Kılıçdaroğlu'nun başında olduğu partimiz CHP'dir. AKP'nin gergin ve kutuplaştırıcı dili karşısında Sayın Genel Başkanımız, hiç kimseyi dışlamayan ötekileştirmeyen, toplumsal barış ve uzlaşma mesajlarıyla toplumdaki gerginliğin dozunun düşmesini sağlayan bir duruş sergiledi. Seçimlerden önce de sonra da, bugün koalisyon görüşmelerinde de kişisel durum ve hedeflerinden öte Türkiye'nin geleceğini düşünen, öne çıkaran bir tutum takınmıştır.

- Sizce olası koalisyon seçenekleri nelerdir?

  Bana kalırsa, en uygun koalisyon formülü, CHP, MHP ve HDP'nin bir araya geleceği koalisyon seçeneğidir. Bu, CHP azınlık hükümeti olabileceği gibi, HDP destekli CHP-MHP koalisyonu da olabilir. Aralarında anşalacakları bir protokolle nasıl bir araya geleceklerinin çerçevesini oluştururlar. Bu koalisyon ne yapar? Öncelikle  Türkiye'nin normalleşmesini sağlayacak, ağır tahribatlar yaratan uygulamalara derhal son verecek, temel devlet kurumlarında devlet adına değil de AKP adına çalışan bütün bürokrasiye acil müdahalelerde bulunacak, dış politikada güven artırıcı kararlar alacak ve yolsuzlukla mücadelede güçlü hamleler yapabilecek bir dönemi başlatabilir. Ayrıca seçim barajını kaldırarak, RTÜK ve TRT'ye müdahale ederek eşit propagandayı ve demokratik seçimleri güvence altına alabilir. Ayrıca havuzun dağıtılması, adaletli vergi denetimi ve siyasi ahlak yasası çıkarılarak Türkiye'ya acil bir soluk aldırabilir. Bizim gönlümüzden geçen bu. Hatta Genel Başkanımız böyle bir koalisyonun gerçekleşmesi için, Sayın Devlet Bahçeli'ye bugün Başbakan olması teklifi götürüldü fakat bu öneri reddedildi.

  Böyle bir olasılık dışında, başka seçenekler gündeme gelebilir elbette. Kulislerde çok dillendirilen AKP-CHP koalisyonu meselesi var. Bütün uluslararası güçler ve TÜSİAD böyle bir koalisyondan yana tavır alıyor gibi görünüyor. AKP'nin bu haliyle koalisyon kurmak imkansız gibi görünüyor. Ama AKP, Tayyip Erdoğan'la sürdürdüğü hukuk dışı organik ilişkisini keser ( Cumhurbaşkanı Anayasayla belirlenmiş sınırlarına çekilir),  yolsuzluk dosyalarının yüce divana gitmesini kabul eder ve partimizin 14 maddeyle iafade ettiği ve demokratikleşmeye giriş anlamını taşıyan ilkelerinde uzlaşılırsa  böyle bir koalisyon elbette gündeme gelebilir.

  Son seçenek AKP-MHP koalisyonudur ki, bence bu Türkiye açısından ciddi zararlar yaratabilecek sonuçlar doğurabilir. Böyle bir koalisyon bir gericilik ittifakı olur.  Bugün ağır basan bir ihtimal olarak görülse de, özellikle halka verdiği sözlerin altında kalacak olan MHP bu koalisyonun altında ezilecektir.

- Sayın Kılıçdaroğlu CHP Genel merkezinde CHP'li bütün belediye başkanlarıyla bir toplantı yaptı, Siz de katıldınız. Nasıl değerlendiriyorsunuz sonuçlarını?

Bence bir çok açıdan çok önemli bir toplantıydı. Sayın Genel Başkanımızın parti içi demokrasi ve kolektif akla verdiği önemin bir göstergesidir. Temel olarak AKP'nin dışarıda kalacağı bir iktidar formülü öne çıktı ve Genel Başkanımızın öne sürdüğü manifesto niteliğindeki 14 madde üzerinde ilkesel bir görüş birliği vardı diyebilirim.

- Siz toplantıya bir katkı sundunuz mu?

  Ben de kürsüden kendi görüşümü ve Arsuz halkının görüşünü paylaştım elbette. Bir seçim değerlendirmesi, ardından demokrasi- koalisyon ilişkisi, Genel Başkanımızın sürece katkısı gibi konulardan sonra, koalisyon seçenekleri üzerinde durdum. Daha önce basın bildirisi ile paylaştığım görüşlerimi yineledim. Ben AKP'nin dışında kalacağı bir koalisyon ve böyle bir koalisyonun görevlerini sıraladım. Halkımızın özellikle AKP ile bir koalisyona karşı olduğunu ayrıntılarıyla ifade ettim ve AKP-MHP koalisyonunun Türkiye'ye ciddi zararlar vereceğini anlattım.

- Seçimler geride kaldı, herkes Ortadoğu'daki siyasi durumda ne gibi etkileri olacağını merak ediyor. Sizce ne olur?

Genel taployu görmek önemli bence. Suriye'de ve Musul'a kadar uzanan bölgede IŞİD ve tekfirci örgütlerin faaliyetleri ortada. Çok ciddi lojistik desteğe sahipler. Silah, terörist ve para sevkiyatının çok yüksek miktarlarda bu örgütlere akıtıldığı biliniyor. Belli bir alanda hakimiyetlerini bu şekilde sürdürüyorlar. Türkiye-Katar-Suudi Arabistan ittifakının Suriye, Irak ve Yemen'de savaşa bu şekilde müdahil olduğunu biliyoruz. Yakın zamanda Kobane'deki direnişin başarısı ve koalisyon güçlerinin Kürt güçlere desteği dengeleri değiştirmeye başladı. Diğer taraftan İran ve Lübnan Hizbullah'ının da müdahalesiyle Suriye'deki savaşın seyri de değişmeye başladı.

Son zamanlarda iki temel konu Türkiye'yi yakında ilgilendiren ve koalisyon seçenekleriyle ilişkisi bulunun bir önem arz ediyor. Birincisi, Kürt güçler Tel Abyad denilen bölgeyi ele geçirerek Kürt kantonlarının çoğunu birleştirdi ve IŞİD'in Türkiye ile en önemli lojistik hattını ve başkent ilan ettiği Rakka'yı saldırıya açık hale getirdi. Şu anda IŞİD'in Türkiye ile tek bir  sınır bağlantısı kaldı ve Kürt güçler Afrin'i korumak için o bölgeye ilerlemek için hazırlıklar yapıyor. Bunun doğrudan sonucu, Türkiye sınırı boyunca Hatay'a kadar tüm bölgenin Kürt güçlerin (YPG) eline geçmesi anlamına geliyor. Burada kesinleşmiş bir Kürt hakimiyeti ve Türkiye'nin doğusunda HDP'nin AKP'yi ezerek Kürt seçmenin önemli bir kısmının oyunu alması birlikte okunduğunda Kürt sorunu denen şeyin artık bambaşka bir şeye evrildiğini görmek durumundayız.

İkincisi, daha önce baharda yapılması planan ve Haziran'a ertelenen ve  şimdi hazırlıklarının son aşamasına geldiği açıklanan, koalisyon güçlerinin Musul'u kurtarma operasyonuna Türkiye'nin de katılacağı haberleri geliyor. Irak Dışişleri Bakanlığı bu konuda net bir açıklama yaptı. Türkiye askerinin  bir batağa ve kan gölüne doğru sürüklenmesi an meselesi. Operasyon için Türkiye'deki seçimin sonuçları bekleniyordu. Seçimler sonuçlandı ve bu iki konu ışığında gelin tabloyu birlikte okuyalım:

AKP-MHP koalisyonu, gerici bir ittifaktır dedim. Şimdi dediğim daha net anlaşılır. Böyle bir koalisyon çözüm sürecini ve yıllardır kan dökülmeyen mevcut durumu sonlandırabilir. Bu iki parti bu konuda rahatlıkla anlaşabilir ve bu da Kürt sorununun patlaması anlamına gelir. Koalisyon güçlerinin Musul'u kurtarma operasyonunda da AKP'nin savaşa girmeye çok hevesli olduğunu bildiğimizden MHP'nin de kolayca bu savaşa Kürt antipatisi dolayımıyla ikna edilebileceğinden, bu konuda da anlaşabileceklerini düşünüyorum. Bu nedenlerle AKP-MHP koalisyonu savaş anlamına geliyor. İçeride ve dışarıda savaş ve kan sarmalına girmek istemiyoruz.

- AKP'nin dışarıda kalacağı bir koalisyon seçeneği neredeyse imkansız görünüyor, MHP'nin tavrı dolayısıyla. AKP-MHP koalisyonunun çok ağır sonuçları olacağını düşünüyorsunuz. Türkiye nasıl bir siyasi tabloda nefes alır?

AKP ile koalisyona karşıyım ama partimizin ilkelerinin hayat bulması ve AKP'nin belli ölçülerdeki dönüşümü söz konusu olursa koalisyon tartışılabilir. AKP, Cumhurbaşkanına yasal sınırlarını hatırlatır, dört bakanı Yüce Divan'a göndermeyi kabul ederse ve partimizin 14 ilkesi kabul görürse, bu koalisyon yeni ve demokratik bir Anayasa yazabilir, savaş çılgınlığını frenleyebilir, bürokraside ve dış politikada daha makül bir tablo ortaya çıkarabilir. Ama dediğim gibi, devletin başına çöreklenmiş çetenin tasfiyesi şart.

Bizim seçmenimize AKP ile koalisyon korkunç bir olay olarak görünüyor. Böyle olması için binlerce neden de sıralayabilirler. Ama şunu da göz önünde bulundurmalıyız: AKP artık her istediğini yapamaz, kendi gündemini topluma dayatamaz, meclisten kafasına göre torba yasa falan çıkaramaz, Cumhurbaşkanı hükümete istediği gibi karışamaz. "Tek hakim benim" kibri bitti diyebiliriz, tek başına hiçbir kararı alamaz. Yargıda, bürokraside de tam hakimiyet bitecek, her şey yeniden düzenlenecek. Başta söylediğim gibi AKP'nin mutlak hakimiyeti bitmiştir. Herhangi bir koalisyonun içinde olmaları bir şeyi değiştirmez. AKP'yi buraya gerileterek ne büyük bir kazanım elde ettiğimizin farkında olmalıyız.

-Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

  Partimiz yepyeni bir siyasal iklimin kapılarını açtı. Başından beri kendimizi değil ülkemizin geleceğini düşündük. Şimdi koalisyon seçeneklerini tartışırken de koltuk derdinde olmadığımızı başta Sayın genel Başkanımız olmak üzere herkes gösterdi. Demokratik, şeffaf, katılımcı, çoğulcu bir siyasal kültür inşaa ediyoruz. Devletin ve toplumun her kademesine bunu yaymak için elimizden geleni yapacağız. Bu sürecin bir parçası olmak benim için ayrıca bir mutluluk çünkü bu bizim de Arsuz Belediyesi'nde bir yıldır inşaa etmeye çalıştığımız şey. Türkiye siyaseti, yönetme erkini elinde bulunduranların, bu erki ayrıcalıklı olmanın ve rant elde etmenin bir aracı değil, hizmet etmenin bir aleti olduğunu gittikçe idrak edecektir. Bunun yasal ayaklarınında oluşturulması için her türlü çabayı harcayacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.

- Nazım Bey, çok teşekkür ederiz.

  Ben teşekkür ederim.

 

 

 

 

Adınız
:
Mail
:
Mesajınız
:
Bu içeriğe ilk siz yorum yapın!
 
son gelişmeler
öne çıkanlar
deneme bonusu güncel giriş supertotobet