CHP’nin seçim bildirgesindeki ekonomi politikalarının mimarlarından olan Profesör Doktor Selin Sayek Böke, genel seçime birkaç gün kala Kılıçdaroğlu’nun Hatay mitingine katılmak için geldi. Misafir olmadığını ve Arsuz ve İskenderunlu olduğu için evine geldiğini belirten Böke, seçim bildirgesinde yer alan asgari ücret ile emekli ikramiyeleri ve Merkez Türkiye Projesi üzerine net konuştu.
Bin 500 Tl yapacakları asgari ücretin işverene yük olmayacağını belirten Selin Sayek Böke, asgari ücretteki vergiyi almayacaklarını ve geri kalan kısmı da işsizlik fonundan karşılayacaklarını söyledi.
Özgürlükler, farklılıklardan zenginlik yaratmaya izin veren hukukun öncelikle tesis edileceğini belirten Selin Sayek Böke, “Yaşanacak bir Türkiye için ilk yapılması gereken, hepimizin ortak kaygılarını gidermek. Konuştuğunuzda esasında inancınız ne olursa olsun, etnik kimliğiniz ne olursa olsun Türkiye coğrafyasının neresinde yaşarsanız yaşayın hepimizin ortak bir kaygısı var. Nasıl para kazanacağız, yarın işimiz olacak mı, gençlerimiz yarın iş bulabilecek mi? işte biz de bu kaygılara çözüm üreten bir programla karşınıza çıktık ve şunu söyledik önce demokrasi olacak. Önce özgürlükler olacak, önce farklılıklardan zenginlik yaratmaya izin veren hukuk olacak. Bunlar yoksa ekonomiden bahsetmek mümkün değil. Sonra ne olacak sosyal adalet olacak, sen ben diye ayrım yapan kampanyalardan sıkıldık. Biz diyen hep birlikte üreten hep birlikte zenginleşen yaşanacak bir Türkiye hayali kuruyorsak eğer, o zaman eşit fırsatlar ve eşit fırsatlara erişebilen, eşit insanların Türkiye'sini inşa etmemiz gerekiyor. Temmuz ayında emeklilerimiz ilk maaş ikramiyesini aldıklarında o sofraya bizlerde heyecanla misafir olmayı bekliyoruz. Yine alnının teriyle birçok zorlukla üretime dahil olan değerli emekçilerimize hakettiklerinin olmadığını bildiğimiz halde asgari ücreti net 1500 liraya arttıracağız derken yine aklımızdan geçen o sofra işte, o sofraya aşını koyarken, alnı dik başı yukarda çocuğunu kucaklayarak oturabilen emekçilerimiz içinde aydınlığa sadece saatler kaldı. 3 gün sonra asgari ücreti 1500 liraya çıkartacak ekip burada. Asgari ücret 1500 lira olursa aman ha biz batarız diyorlar. Biz de diyoruz ki işini bilen öyle olmayacağını sağlayan bir devlettir. Biz böyle bir devlet yapısına hazırlandık. Haksız rekabete engel olarak üretimi canlandırmak mümkün, bunu en iyi siz biliyorsunuz Hatay'da. Haksız rekabetin bu korkunç yalnızlık yaratan siyasetin, dış politikanın esasında nasıl olup da siz değerli esnaflarımızın, siz değerli üreticilerimizin, haksız rekabete yol açtığını siz Ankara'dakilerden daha iyi biliyorsunuz. Bizde diyoruz ki alnının teriyle kazanç elde eden, o kazancıyla vergisini ödeyen, istihdam yaratan, yarattığı istihdamı kayıt içine alan değerli kobimiz ve esnafımız, ödediğiniz vergi kadar sıfır faizli kredi verilecek sizlere. Maliyet altında ezilmeniz değil biz sizin üretmenizi istiyoruz. Onun için vergimizi ödeyen her vatandaşımızın faizsiz kredi almasını sağlayarak üretimin önünü açacağız. Sadece istihdam yaratmayacağız hep birlikte bir zenginlik yaratıyor olacağız. Yine programımızda İskenderun için çok önemli bir parça var. Biliyorsunuz bir kaç hafta önce heyecanla açıkladık merkez Türkiye projemizi, Türkiye'yi dünyanın merkezi yapan ve Türkiye'nin coğrafi eşsiz konumundan üretim yaratan bir projedir bu. Bu proje ne yapıyor, Türkiye'yi birbirine bağlayan ama en önemlisi Türkiye'yi dünyaya bağlayan bir alt yapı yapıyor. Alt yapı yatırımı nereden başlıyor, İskenderun Limanından. Önce limanımızı Dünyanın her yerine bağlayacak karayollarını ve demiryollarını yapacağız. İzmir, Mersin, İskenderun, Samsun, Trabzon limanlarını birbirine bağlayan ahtapot alanı kurduktan sonra sizin burada ürettiğiniz narenciyeyi, sizin burada ürettiğiniz zeytini, sizin burada ürettiğiniz boruyu dünyanın dört bir tarafına satmanız için devlet üzerine düşeni yapacak. Dalında güzel olan mandalinalarımız, portakallarımız var ya, biz bu projeyle sadece dalında güzel olan o narenciyeyi bütün dünyaya lezzetini dağıtan bir tarım sektörü hayal ediyoruz. Onun içinde diyoruz ki 8 Haziran sabahı o yatlardan jetlerden vergi almaya başlayacağız, siz değerli çiftçimize verdiğimiz mazottan vergiyi almayacağız. İşte o zaman sizin elinizde alnınızın terinde o güzel portakal çiçeği kokusu, merkez Türkiye projesinden sizin toprağınızdan Mega kentimize, mega kentten dünyanın her yerine ambalajıyla, sıkılmış şekilde ama en önemlisi sizi daha zengin yaparak bütün dünyaya ulaşmış olacak. 4. ayağı yine bizim burada hayatı yok eden neden bu kadar çok olduğunu anlayamadığımız yüzlerce termik santralle ilgili farklılıklar yapmamız gerektiğini de biliyoruz. Biz bu topraklarımızı çocuklarımıza bırakacağız. Ben nasıl ki Arsuz'la ilgili her Arsuz kelimesini duyduğumda yüreğim ağzımda çarpıyorsa, istiyorum ki Can ve Aksel benim güzel oğullarımda aynı heyecanı yaşayabilsinler. Onlarda bu toprağın kokusunu her nefeslerinde hissedebilsinler. Bunun için bizim bu toprağı ve yarınımızı korumamız gerekiyor. Sadece üreten değil üretirken yaşamı da gözeten bir yaklaşımla bu işi yapmamız gerekiyor. O zaman da akıllı şehirlerle güneş enerjisiyle, rüzgar enerjisiyle kendi enerjisini üreten bir Türkiye ile ayağa kalkmamız gerekiyor. Can'a Aksel'e ve onların sevgili arkadaşlarına güzel bir Arsuz, güzel bir İskenderun, güzel bir Hatay ve güzel bir Türkiye bırakmak için çalışıyoruz. Yaşanacak bir Türkiye için saatler kaldı. İnşallah Genel başkanımızı buradan alkışlarımızla başbakanlık ofisine uğurlayacağız. “
